- 749 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
TOPLUMSAL ŞİDDET VE KADINA ŞİDDETİN İÇ YÜZÜ
TOPLUMSAL ŞİDDET KADINA ŞİDDETİN İÇ YÜZÜ
X
Kadına şiddet genel anlamda toplumdaki şiddetin bir parçasıdır. Toplumumuz yüzyılın yanılgısı olarak bir şiddet sarmalına düşmüştür. Biz toplum olarak yüzyıldır birbirimize şiddet uygulamaktayız. Bu şiddetin kaynağı nedir? İliklerimize kadar işleyen bu şiddetçi anlayışın nerden kaynaklanmaktadır?
Bu şiddet anlayışını o kadar içselleştirmişiz ki onu benimsemiş, onsuz yapamaz hale gelmişiz. Onun dışındaki tüm çözümleri yerle bir etmiş, yere gömmüş, üzerine toprak atmış, sonra da adeta gömdüğümüz yerden çıkarmamacasına unutmuşuz. Şimdi korkunç bir akıl tutulması yaşamaktayız bu alanda, hafıza kaybı yaşamaktayız.
Bu hafız kaybının sebepleri olarak gerileme dönemlerinde yaşadığımız mağlubiyetler, ardından gelen yokluk ve yoksulluklar, akçenin değerinin düşürülmesiyle oluşan enflasyon, enflasyonun yoksullaştırdığı kitleler, ardından oluşan manevi değerler kaybı ve yayılan yolsuzluk dalgaları. Hepsi bu şiddet hareketinin nedenleri arasında sayılabilir.
Bu toplumsal şiddet önce toplumun en zayıf tabakasına yönelmiş, çocuk, kadın ve yoksul tabakayı hedef almıştır. Medresede falakada simgeleşen bu şiddet anlayışı askerlikte kendini anıtlaştırmış, ailede kutsallaşmıştır. Dayak cennetten çıkma özdeyişiyle alkışlanan şiddet her ne kadar ‘’’ hayırlı bir şey olsaydı oradan çıkar mıydı ’’ diye yadırgansa da toplumun her kesiminde büyük yer bulmuş, zamanla temellenmiş, kökleşmiştir.
‘Hocanın vurduğu yerde gül biter.’ anlayışıyla güzelleme yapılan şiddet hayatımızın bir parçası, hem de en önemli ve sevimli yanı haline gelmiştir. Bu şiddet sarmalı o denli içimize işlemiştir ki toplumsal hayatımızın her alanını kaplamış, adeta ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.
Evde, sokakta, mahallede, okulda, askerde, iş hayatında, sporda, eğlencede, trafikte, hasılı her yerde ve her zamanda hayatımızı hakimiyeti altına almıştır. Bu şiddet sarmalından kurtulmak ahtapotun kollarından çıkmaktan zordur. Toplumu her tarafından kuşatmış bu şiddet sarmalı hastalık halini almış,bünyeyi sarsmış, içten içe işleyen kanser gibi bünyenin yerine geçmiştir.
Bu gün toplumsal iletişimin yerini almış, Yeniçerinin ‘söyletmen vurun’ söylemine yansımış bu anlayış kolay kolay gerileyecek gibi görünmemekte, bu hastalığı tedavi edecek ilaç ve çare bulunamamış gibi görünmektedir.
Toplumsal kültürsüzlük ve iletişim becerilerinin öğretilememesi bu problemin ortadan kalkmasını engellemektedir. Bu konuda devlet yönetimi, milli eğitim ve yerel yönetimlerin ortak hareket ederek, bilimsel çalışmalar yaptırması, şuralar toplanması, medyanın etkin kullanılması, panel ve açık oturumlar düzenlenmesi, toplumun bilinçlendirmesi gerekir.
Ayrıca toplumun kültürlü bireylerden oluşmasının da bu şiddetin önüne geçileceği düşünülerek bu konuda acil eylem planları yapılması zorunluluk arz etmektedir. Bu sorunun tüm diğer sorunlar gibi, belki de onlardan daha öncelikli ele alınması şarttır.
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Ataerkil bir toplumda kadın'a şiddet yoksulluk ile nitelendirilmiş olmasını adil bulmuyorum çünkü gazetelerin 3. Sayfalarında hep zengin kesimlerde şiddet pik safhada. Kadına şiddet tam anlamıyla cinsiyetçi bir tavırla çözülemez bugün biz kadın kelimesini şiddetle aynı cümle içinde daha fazla kullanıyoruz ama neden erkek şiddetinin sözünü hiç konuşmuyoruz. Gel gör ki erkek şiddetine alkış tutar kadın şiddetine de lanet okuyoruz.
Bugün Türk tarihine baktığımızda en Medeni toplum biziz bunun öncüsü de Mustafa Kemal Atatürk'tur
Eğer kadın ve şiir bu kadar edebiyat içinde geçiyorsa ve İstanbul'a güzel betimlemeler yapılıyorsa bunun tek bir gerçeği vardır o da Mustafa Kemal Atatürk'tur.
Duyarlı bir yazı okudum teşekkürler
Daha fazla yazmak isterdim ama başka zamana artık
Hürmetle