- 487 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Korona Virüsünün Yayılmasında Suçlu Kim?
Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan salgının yayılmasında Avrupa ve Amerika’yı sorumlu tutuyor. Amacı hükümetin korona ile mücadele konusundaki başarısızlığını örtbas etmektir. Türkiye korona salgınıyla ilgili olarak alması gereken önlemleri zamanında almadığı gibi halen sokağa çıkma yasağı ilan etmeyerek çalışan kesimleri göz göre göre virüs canavarının kucağına atıyor ve virüsün hızla yayılmasını engellemeyerek halkın sağlığını tehlikeye atıyor. Bu, ekonomik korkularla yapıldığı herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Buna rağmen cumhurbaşkanı “Biz hem hazırlık, hem malzeme, hem de müdahale konusunda sağlam bir duruş gösteriyoruz. Covid – 19 hastalığını bulaştıranlarda Avrupa ve Amerika hikayesi olması düşündürücüdür. Hastalığın teşhisinde ve vaka sayısının artmasından sonra yetersiz kalmaları çok açıktır. Türkiye bu tedbirleri alarak hastalığın ülkemize gelmesini geciktirmiştir.” Diyerek suçlu aramaktadır. Suçlu aramaya gerek yok, çünkü:
Dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi Türkiye’de de herkes salgının yurt dışından geleceğini biliyordu. Hatta umre sonrası yurda dönenlerin virüs riski taşıdıkları bilinmekteydi. Korona virüsü Aralık 2019’un başlarında Çin’de görülmüş ve dünyaya yayılmaya başlamıştı. Virüsün yayılacağı bilinmesine rağmen umre ziyareti engellenmemiştir. İran’da salgın olduğu bilindiği halde İran sınırı kapatılmamış ve virüsün Anadolu’ya yayılması engellenememiştir. Bu durumda elbette ki suçu başkasına atamayız. Salgının yayılmasının sorumluğu iktidardadır. Zamanında yurt dışından gelenler ve umreden dönenler test edilerek devlet gözetiminde karantinaya alınmış olsaydılar bu virüsten çok az zararla kurtulurduk ve ekonomimiz bu kadar zarar görmezdi, insanlarımız aç ve açıkta kalmazdı.
Cumhurbaşkanı “Türkiye tüm tedbirleri alarak hastalığın ülkemize gelmesini geciktirmiştir.” diyerek aslında önlemlerin zamanında alınmadığını itiraf etmektedir. Bu aynı zamanda salgınla mücadeledeki beceriksizliğin ve başarısızlığın itirafıdır. Salgının yayılmasında hayati önem taşıyan maskelerin haftalarca dağıtılamamış olması bu beceriksizliği ona katlamıştır. 11 Martta ilk vaka tespit edildiğinde testleri yapabilen merkez sayısı sadece 6 idi. 16 Mart 2020’de sağlık bakanı “laboratuvar sayısını 16’ya çıkaracağız.” dedi. Sağlık bakanı 20 Mart 2020’de Çin’den gelen test kitlerinin yurda geldiğini açıkladı. Bütün bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere hükümet yeterli test kitini zamanında hazırlayıp bütün ülkeye dağıtmayı başaramadığı için yayılmayı engelleyememiştir.
Şunu belirtmekte fayda vardır. Virüslü hastaların hangi ülkeden geldiği önemli değildir. Yapılması gereken o hastaların yurda girişlerinde tespit edilip devlet kontrolünde izole edilmesidir. Özet olarak şunlar yapılmış olsaydı bu canavardan çok az zararla kurtulablirdik:
1.Sınır kapılarında herkese test yapılıp pozitif çıkanlar devlet gözetiminde izole edilseydi.
2.Yeterli sayıda test merkezi açılmış olsa kısa sürede daha çok insana test yapılmış olsaydı.
3.Aile hekimlerine zamanında karantinayla ilgili yetkiler verilmiş olsa ve gerekli imkanlar sağlanmış olsaydı.
4. Zorunlu sektörler dışında üretim durdurularak anlamlı bir sokağa çıkma yasağı uygularak daha fazla izolasyon sağlanmış olsaydı.
Ne yazık ki hükümet hastalığın yurda geleceğini bildiği halde gerekenleri zamanında ve eksiksiz yapmamıştır. Bilim kurulunun kararları gecikmeli olarak uygulanmış veya uygulanmamıştır. Kararlar eksik ve gecikmeli alınmıştır. Dolayısıyla alınan kararlar virüsün yayılmasını engelleyememiştir. Virüsün yayılmasının tek ve etkili önlemi ekonomik korkuları bir tarafa bırakarak zorunlu sektörler dışında üretimi durdurarak, işsiz kalanlara işsizlik fonundan asgari ücret kadar para ödeyerek uygulanabilir sokağa çıkma yasağı ilan ederek tam izolasyonu sağlamaktır. Vatandaş olarak alınan tedbirlere uyarsak salgını önlemeye katkımız olur. Bu hepimizin görevidir.
İsmail Cömertoğlu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.