- 386 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
23 Nisan’ı Eleştirenlere Karşı
Yazıyı lütfen sonuna kadar okumadan herhangi bir önyargıdan uzak durun.
Tarihi olarak pozitif yönde gelişen ilerleme ve buluşlar, burjuva devrimleri, sosyal hareketler, hatta reformlar bile insanlığın kendi yarattığı gericiliğine karşı yaratmış olduğu değişim ve dönüşümler olarak algılanmalıdır ve algılanmak zorunluğu vardır. Tarihi tersine ҫevirerek, tarihsel bir gerҫekҫilik yaratamazsınız, bunun tersi tarihsel materyalizme ve sosyalizme ihanet etmektir.
Neden mi?
a) Kazanımlar iktidarlarla ölҫülmez.
b) Büyük insan ve tarihin yaratmış olduğu en büyük dehalardan birisi olan Lelin Yoldaş’ın kurmuş olduğu sosyalizm reel bir ҫöküş dönemine girmiş ve bu gün bitmişliğin sınıralarına gelip dayanmıştır. Ama bu bize sosyalizmden vazgeҫeceğimizin bir ölҫütü olarak algılandırılıp dayatılamaz. Böyle algılayanlar zaten devrimci olamazlar, ya da bırakın devrimci olmayı demokrat bile olamazlar. Lelin’i, Stalin’i, Çavuseko’yu, Mao’yu, Enver Hoca‘yı Tito’yu inkar etmek tarihe ihanet etmektir. Bunlar reel soyalizmi yaratan öncü ve örnek alacağımız liderlerimizdir.
Yine Sovyetler Birliği’nden kalan Rusya Federasyonu bu günkü koşullarda sosyalizmin binlerce kazanımıyla elde edilmiş sosyal haklara sahip olamarına rağmen, bu gün Dünya da öldürülen kadın sayısında birinci sırada yer almaktadır. Buna inanmayanlar kendileri konuyu detaylı bir şekilde araştırma zahmetine katlanırlarsa daha iyi olur kanımca. Aynı durum Arnavutluk iҫin de geҫerlidir. Bir hafat önce rastlantı sonucu Arnavutluk Istatistik Dairesi’nin 2018 yılında öldürülen kadınların sayısını okuduğumda gerҫekten şoka ugradım. Neredeyse Enver Hoca’ya kızacak konuma gelerek iҫimden öfkelendim. Ama yine de burada ben ne sosyalizmi, ne de E. Hoca’yı suҫlayacak kadar küҫülmediğim gibi, sosyalizmin tarihine de de ihanet etmedim ve de etmek istemem.
c) Ҫin Halk Cumhuriye’tinin bu günkü gelişmelerini ve kapitalizme sosyalist bir disiplinle geҫiş yapışını ise yine biz Mao Yoldaş’a bağlayamayız. Bu durum iҫin Mao’yu suҫlayamayız. Veya bu yumuşak geҫişi Mao Yoldaş‘ı suҫlayarak işin iҫinde ҫıkamayız. Biz yine sosyalist ve ilerici olarak kalmak zorundayız ve tarihsel işleyişte zaten insanlığı bu sürece zorlamaktadır. Mao, feodal koşullardan bir devrim yaratarak insanlık tarihinde ki sosyalist konumunu kaybetmeyecek bir şekilde kendi temelinde dimdik oturmaktadır. Yine insanlık, er ya da geҫ, bir gün mutlaka kendi makus talihine bütün faşist diktatörlere, sömürücü, dinci, talancı ve emperyalist kapitalist taşeronlara rağmen yenecektir. Bu tarihi bir zorunluluktur, tarih burada kendi yaratıcılığını bir gün mutlaka devrimin lehine ҫevirecektir.
d) Fransız Burjuva Devrimi’ni inkar ederek bir yere varamayız. Kant‘ı, Hegel’i, Humboldt’u, Feuerbach’ı, Schoppenhauer’i, reddederek Marx ve Engels yoladaşlarımızı anlayamayız. Ya da anlamakta kesinlikle zorluk ҫekeriz.
e) Cumhuriyeti ve Atatürkü eleştirmekle ve yerden yere vurmakla da bir yere varamayız, cumhuriyeti reddetmekle solcu da olunmaz ilerici de olunmaz, dinciler de reddediyorlar Atatürkü! Böyle bir durumda, şeriatҫılarla aynı kafayı taşımış oluruz. Bu gün Atatürk zaten fiili olarak bitmiştir Türkiye’de rejim siyasal islam faşizminin şeriat kurallarına geҫmiş ve hiҫ bir kale kalmamışken kendine solcuyum diyenler tükenmişliklerini ve öfkelerini aynen dincilerin yaptığı gibi Atatürke saldırarak, O’na kin duyarak tatmin olmaya ҫalışıyorlar. Bunlar iş yapmayan, okumayan, araştırmayan, tarih bilmeyen oaradan buradan duyduklarıyla ahkam kesen karga kuşlarıdırlar.
f) Dünya da ҫocuklara bir bayaram hediye eden tek ülkeydi Türkiye bir zamanlar, uҫaklarla ҫocuklar bir ülkeden başka bir ülkeye kaynaşma ve dayanışma amacıyla gelir ve misafir edilirlerdi! Ama bu gün bundan bahsedemeyiz. Bu gün ҫocuk tecavüzcüleri, sapıklar, yobazlar ortalıkta cirit atıyorsa bunları Atatürk mü besleyip büyüttü? Atatürk 1500 yıllık gerici Islam, Selҫuklu ve Osmanlı gericiliğinden cumhuriyete bir adım atarak bir şeyi hem savaş meydanlarında hem de diplomasi alanında kazanarak tarihte ki yerine bırakmıştır kendisini. Bırakın Atatürk’ü tarih yargılasın. Hayatın da beş kitap okumayanların eleştirileri de kendileri gibi yavan kalır ve katıksız olur. Cumhuriyet başarıya ulaştı mı? ve dört dörtlük yerine oturdu mu? derseniz „hayır“ derim.
g) Aynı şeyi sosyalizm iҫinde söylerim. Bu gün bütün Doğu Avrupa Sosyalist ülkeleri ҫökerek kapitalizmin koynunda oruspuluk ediyorlarsa bunun suҫunu da sosyalizme yüklemek alҫaklıktır.
h) Atatürk sosyalist değildir ve özel mülkiyeti kaldırmamıştır. Eğer Atatürk sosyalist olsaydı ve özel mülkiyeti kaldırmaya ҫalışsaydı cumhuriyet bile hayalden öte bir şey olmazdı. Okuma yazma oranı binde beş olan bir toplumun yetişmiş aydın kadrosu olmadan devrim yapılmaz. Eğitilmemiş halkın başına kim, nasıl ve ne şekilde gelirse gelsin o şekilde yönetir. Armut ağacından üzüm beklemeyiniz. Böyle bir gaflete düşenler, güneşi görmeyecek kadar kör olanların işidir.
i) 23 Nisan’a karşı olanlar veya onu Türkiye’de ki ҫocuk ölümleriyle, işҫi ҫocuklarla ilişkillendirenler Türkiye’nin sosyo ekonomik ve gerici feodal yapısını bilmeyen ve öğrenmemekte direnen avarelerdir. Türkiye şu anda cumhuriyetle değil faşizmle yönetilmektedir. Faşizm ise insanlığın düşmanıdır. Faşizm ve onun yaratmış olduğu gerici sınıflar sömürüde sınır tanımadıkları iҫin, özellikle ҫocukları, kadınları ve azınlıklıklar üzerinden politika yaparak sömürünün her türlü aymazlığını kullanmaktan, var olan ve akla gelebilecek tüm sahtekarlıkları ve manipülasyonları kullanmaktan ҫekinmezler. Bu faşizmin genel karakteridir ve zaten faşizmden de tersi beklenmez.
j) Hedefiniz başarıya odaklanmış olsun. Mükemmel olmak kolay değildir. Başkalarından mükemmelik bekleyenler önce kendileri mükemmel olsunlar. Yanlış yapma hakkımızdan vazgeҫerek doğruyu bulamayız, ҫünkü yanlış yaparım korkusuyla gerҫeği aramaktan vazgeçerseniz yeni şeyler öğrenme ve gelişme olanağınızı kaybedersiniz.
k) Bir toplum kollektif bilinci başaramadığı sürece başarıya ulaşamak ve devrim yapmaz. Unutmayalım ki, mükemmeliyetçiliğin arkasında korku yatar. İnsan olduğumuzu hatırlayarak korkularımıza göğüs gererek onları yok edebiliriz. Bu insan psikolojisinin şaşmaz bir kuralıdır.
O halde ben 23 Nisan’ı ҫocuklara armağan edilmiş bir gün olarak görüyorum. Bu güne karşı gelenler lütfen 8 Mart Kadınlar Gününü, 1 Mayıs Emekҫi Bayramını ve daha nice diğer kazanımları kutlamayın. Kutlamayın, madem siz 23 Nisan‘a karşıysanız başka günlere de karşı gelin. Lütfen! Lütfen!
Saygılar!
23.04.2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.