Bir kaşık suda fırtına Koparanlara
Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı Sayın Fikri Karadağ’ın bu ülkenin içine düşürüldüğü ve Emperyalizmin kucağına atıldığı bu süreçte ulu önder Gazi Mustafa Kemal’in 1919 yılında teoride ayrı ancak fiiliyatta benzer şartların oluştuğu ve Misakı Milli sınırları ile Lozan’da kanla çizilen Türkiye coğrafyasının bugün Sevr ile bölünme tehlikesiyle baş başa kaldığımız bugünlerde; Kuvayı Milliye ruhuna akın akın katılan katılımcıların gönülden yaptıkları yemin boyalı basının malzemesi oldu.
Yeminin içeriği insanların inandığı değerlerin üzerine vicdanlarının da ekleyerek sadakatini kattığı silah ve kuran sözcüklerinden (içeriğinden) rahatsız satılmış ve kiraya verilmiş görevli kalemlerin temsilciğini yapanların umudu kursağında kaldı.M.Ali Birand’ın bir televizyon kanalında yaptığı programda bütün çabalarına rağmen suların yokuş yukarı akmayacağını nihayet kabullendi.
Silah ve kuran üzerine yemin etmenin Hrant Dink cinayeti ve Milliyetçilikle bizzat bağdaştırılmasını halkı tahrik ve galyana getirme gibi algılanmasını özellikle çaba göstermesine rağmen başaramayan Birand’ın yüz ifadesine dikkat ettim.
Savaş meydanında mağlup efendi rahatsızlığı gözden kaçılır değildi.
Şu meselenin bir özüne bakalım:
Ulusalcılık-Milliyetçilik kavramlarını algılama problemi olan ve son zamanlarda kendilerini ulusalcı, Atatürkçü ve benzeri kavramlarla yüce Türk Milletinin ezberini bozmaya çalışan bir takım akımların özellikle Atatürk’ü sosyalist Milliyetçiği tukaka olarak göstermeleri tesadüf değildir.
Oyun kurucuların bugün ne oldu da yeniden Kuvayı Milliye sorusuna cevabı vermek istiyorum:
Ulu Önder Mustafa Kemal’in 1919’da 3 kişi ile birlikte yola çıkarak bugünkü bu medeni Avrupa’nın ülke topraklarının fiilen işgal ettiği ve insanına esareti öngördüğü şartları kabullenmeyip her türlü siyasi akımın (faşizm, kominizim, nasyonalizm v.b) akımlara karşı her türlü akımdan uzak yüce Türk Milletinin var olma mücadelesinin meşalesini yaktığı koşullarla günümüzde fiili askeri kuşatmanın daha ağırı olan küreselleşme ve globalizm safsatasının işgali ile AB hayali uğruna o günün koşullarından daha ağır olan manda ve işgalin mali güç ile mahkum edildiği günümüz koşullarını birleştiren ve bu işgale karşı çıkan ruhun kuran ve silah üzerine yeminini milliyetçiliğin hortlaması şeklinde algılayan satılmış kalemlere sormak gerek?
Yemin ne demektir?
Yemin inandığı ve yaşadığı değer yargılarının üzerine o işi inanarak tasvip ederek ve dönmemek üzere kanının son damlasına kadar inandığı inanç, dava, ideal ve aidiyet uğruna sadık kalmaktır.Bu yolda gerekiyorsa ölmek yada öldürmektir.Başka bir deyişle silaha sarılan ele silahla, kalem tutan ele kalemle cevap vermektir.
Yüzyıllardan bu yana silah Türk’ün kimliğini, KUR’AN ise yüce İslam’ın emrini işaret eden başka bir deyişle Türk eşittir Müslüman kavramının kabul gördüğü başta Avrupa ve diğer yeryüzünün her noktasında Türk’ün adının Müslüman ile özdeşleştiği bir dünyada Sayın Karadağ acaba İncil ve haç üzerine mi yemin ettirseydi bu kadar tepki görürmüydü.Sonuçta bir millet, kavim, topluluk hatta minik bir aile inandığı değer üzerine yemin eder.Buna da sadık kalır.Yüce Türk Milletinin asırlardır at, avrat, silah ve Kur’an üzerine ettiği yeminden de dönme şansı yoktur.Burada yadırganacak ne var anlamış değilim.
Dünkü Marksist- Leninist ideolojinin savunduğu halkların kardeşliği veya ulusların kaderini tayin etme hakkının cevabı olarak beş bin yıldır aynı topraklar üzerinde yaşamış, aynı havayı teneffüs etmiş ve aynı kaderi paylaşmış Anadolu’nun milli mücadele yıllarında aynı siperde çarpışmış insanların kurduğu laik cumhuriyetin kurucusu bütün bu akımların karşısında ‘Ne Mutlu Türküm diyen’ herkesi Türk milleti olarak tanımlamıştır.
O günden bu yana alt ve üst kimlik sendromu noktalanmıştır.Bugünün emperyalist ve globalizm savunucularının maksadı ulus devletlerin tamamını tasfiye etmektir.Nitekim menhur bir saldırıya kurban giden Hrant Dink Ermeni ve Hıristiyan olduğu için katledilmiş olarak düşünmek küçük ve oyun kurucuların beyniyle düşünmeyi de özdeştir. Oysa unutulmamalıdır ki bu zat Ermeni faşizmini hortlatan Türklüğü aşağılayan söylemlerinin kurbanı olduğu göz ardı ediliyor.Çünkü bu ülkede evlenirken veya devlet memuru olurken senin dinin veya alt kimliğin şu yada bu olarak hiçbir zaman sorgulanmıyor.İnsan ait olduğu duygu ve inanç la yaşar, nasıl mutlu oluyorsa öyle ödüllenir.Nitekim Milli mücadele döneminde Osmanlı Bankası Genel Müdür olan Yahudi vatandaşın Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda gösterdiği sadakat ve samimiyet kendisini TBMM’ne taşımıştır. Demek ki Ulu Önder Gazi MUSTAFA KEMAL ne kafatasçıydı ne de kan testi yapandı.
Ne yazık ki medyada günlerdir gündemi Kukayı Milliye derneğinin yemin törenine takan zihniyetin asıl maksadının Türk milletinin tek kimliği olan ‘Türk Milleti’ kimliğini nasıl parçalarız yada birilerine yaranmak adına nasıl ayrıştırırız hesabı içindedirler.
Küçük bir hatırlatma yapalım eğer oyun kuran siz değilseniz oyun kuranın kurallarını da peşinen kabul etmiş sayılırsınız . Gazi Mustafa Kemal şu üç temel noktaya işaret etmiştir.Ümmetçilikten cemiyetçiliğe, Kabile’den ulus devlete, mandadan ülkenin bütünlüğü ve milletin bağımsızlığını, ağır ve kabul edilemez korkak bir yaşamdan onurlu ölmeyi işaret etmiştir.
İşte bugün bu şartların oluşup oluşmadığını anlamak için dahi olmaya gerek yok!...
Bir yanımızda servi hortlatmaya çalışan ABD ve yandaşı AB. Güneyimizde oluşturulmaya çalışan kukla bir Kürt devleti öte yandan binlerce yıllık ata yadigarı Kıbrıs adım adım peşkeş çekilirken yetmezmiş gibi AB uyum yasaları adı altında vatan topraklarımızın yabancılara satışı, Türk tarımının yok edilişi, milli olan her türlü üretim ve hizmet sektörümüzün bir bir (haberleşmeden savunmaya, eğitimden bankalara yer altı kaynaklarından sanayiye) yabancıların denetimine verilmesi ülkenin yer altı ve enerji kaynaklarının akıl almaz işgalden öte ağır şartlarla yabancılara bir bir satıldığı veya peşkeş çekildiği bir dönemde bunlara karşı çıkmanın ırkçılık, kafatasçılık veya aşırı milliyetçilik gibi uydurma akıl almaz sözcüklerle doldurulmasına anlam vermek oldukça zor.
Mehmet Ali Birand Kuvayı Milliye Genel Başkanı Fikri Karadağ’a soruyor: (ülkenin toprak bütünlüğü tehlikede değil, toprakları işgal edilmemiş yani başka bir deyişle 1919 şartları oluşmamış bu çıkışınızın maksadı nedir?)
Karadağ’ın cevabı çok net:’ Ogün topla, tüfekle, askerle geldiler, bugün adını küresel sermaye dedikleri zehirle geliyorlar, kanımıza kadar giriyorlar, ülkenin bütün kaynaklarını talan eden ve ülkemin kaynaklarını bir bir dışarıya taşıyan 13.500 hainin götürdüğü bugünkü iç ve dış borcumuzun tutarına eş maddi servetin ülkemin insanını aç ve sefil bırakıyorlarsa bunun adı işgal değil de nedir’ cevabının arkasından en güzel cevabı Yargıtay baş savcısı Sayın Vural Savaş veriyor:.’Ne yazık ki bugün fiili işgalin ötesinde beyin işgali de var ve Atatürk’ün Türk Milliyetçiliği tezinin ne kadar gerekli ve doğru olduğunu bir kez daha kanıksadığımı ancak ne yazık ki Atatürkçüyüm diye geçinen CHP’nin dahi yüzde sıfır alakası olmadığını görüyoruz.
Gazi Mustafa Kemal muasır medeniyetler seviyesine çıkacağız derken bugünkü satılmış beyinlerin anladığı Avrupa’yı değil Musul’u Kerkük’ü ve Selanik’i içine alan artı dilde, fikirde ve ekonomide TURAN’ı işaret etmiştir.Bu ne ırkçılıktı ne de sonu izimle biten hiçbir akımı işaret etmemiştir, kaybettirilmeye çalışılan Türkün örf kimliğini ve fikrini artı dünya barışını tesis etme gücünün gerekliliğini işaret etmiştir.Bunu anlamamakta şer güçlerine davetiye vermekten öte bir şey değildir.Gazi Mustafa Kemal, bugünkü anlatılan ne sosyalist ne komünist ne de faşist akımı işaret etmemiş Türk Milletinin onurlu, kendine yeten ve dünya konjektüründe olması gereken değerlerine, inancına ve de ait olduğu kimliğe sahip çıkmanın gerekliliğini vurgulamıştı.
Sonuç olarak ön yargılarla milliyetçiliği; kafatasçılık veya bir kimlik sorunu olarak algılayan veya böyle olmasını isteyen Bedri Baykan gibi hala kimlik problemi yaşayan beyinlerin Atatürk’ün nutukta yazdıklarını defalarca anlayana kadar okumalarını tavsiye ediyorum.
Su akar yatağını bulur.Bu millet ihanet edeni, hizmet edeni de çok iyi bilir.
YORUMLAR
Su akar yatağını bulur.Bu millet ihanet edeni, hizmet edeni de çok iyi bilir.
+++++++++++++++++++++++++++++++++
VATAN İÇİN NE YAPSAK... ŞEHİDİ ANINCA AZ !
SEVENE CANIM KURBAN , SEVMEYENE KIZAMAM...
SAYARIM , SAYGILIYSA ...BAYRAK VE DİNE BİRAZ;
YA İHANET EDENE ... YA BANA HAYAT HARAM !!!
Sayın hocam,siz bu sözleri anlayacak kafayı bu ülkede artık zor bulursunuz,insanlar vurdumduymaz kör ayvaz konumunda,ben solcular bilirim şimdi sağcı,nice sağcılar hala yağcı ve bu ülke böyle mi olmalıydı ÜRKEK.
Siz bilmez misiniz serv den kalan o artıklar bugün Hırant"cı olanların genetik üremeleridir,saygımla.