- 906 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
YAŞADIKLARIMIZ, YAŞAYAMADIKLARIMIZ
YAŞADIK MI, YAŞAMADIK
MI?
Değerli dostlarım, biz insanların kendimize özgü bir takım hayallerimiz vardır. bu yaşımıza dek şöyle bir yaşantımızı göz önüne alırsak şu dünyada neler yaşadık, yaşamak istediğimiz şeyler ne denli gerçekleşti, ya da gerçekleşmedi? Ne kadarını yaşayabildik, ne kadarını yaşayamadık?
Duygusal gelişimimiz, bize iç dünyamızın iklimini belirten duygularımızın özüdür. Bunu anlayabilmek için yakın bulduğumuz kimselere bazen özel sorular sorabilildiğimiz gibi kendimize de sorarız .
Mesela ; Mutlu olduğunuz bir çocukluk dönemi yaşayabildiniz mi?
Arzu ettiğiniz tahsil hayatınız
oldu mu ve akabinde bir meslek edinebildik mi?
Nedir yaşadıklarımız?
Her doğan çocuğun dünyaya gelirken ağlaması mı?
Okullara giderek okumamız mı? okuyamadıysak serbest meslekte ne kadar kazandık? Karda mıyız, zararda mıyız?
Bazen yarım kalmış sevdalara hayıflanmak mı?
Evlenerek, mutlu olmanın yanısıra mutluğa hasret kalanlarımızın tek tesellisi, torun sahibi olmak, onların başarı ve mutluluğunu paylaşarak mı mutlu olmak mı?
Geçim dertlerine aldırış etmeden şükür dualarıyla Allah’ a sığınmak mı? Çocuğunun istikbalini kazanmış olması mı?
Yoksa kendin tok yatarken, yoksulların aç yatmasına gönlünün el vermediğinde fakir fukaraya yardım etmek mi?
Yaşlanan bir bedenin en sonunda dünyaya ebedi vedasını bilmek mi?
Ne kadar bağrımız yansa da vatan uğruna şehit olan evlatlarına "Vatan sağolsun!" diyerek avunabilmek mi?
°°°°°
Yaşadıklarımıza gelince ;
Acaba kaçımızın mutlu bir çocukluğu oldu?
İdealimizdeki tahsili yaparak, o mesleğe sahip olabildik mi?
Deniz kıyısında oturup çay içmek şöyle dursun, aramızda denizi yakından gören kaç kişi var?
Kaçımız vapurda iken martılara el salladık, onlara simit attık?
Hangi birimiz feleğin gelmişine, geçmişine rest çekip de kafamız estiğinde yalın ayak kırlara koştuk? Hangimiz içimize sığdıramadığımız dertleri dağlara taşlara haykırabildik?
Kaç kişi oturup da içinden geldiği gibi bir şiir yazmıştır?
Kaç kişi yariyle cadde ve sokaklarda el ele tutuşarak, ana baba, eş, dost korkusu olmaksızın yürüyebilmiştir?
Hangimiz görgü kurallarına aldırış etmeden tabağımızdaki yemeği ellerimizle şapur şupur yemişizdir?
Denizde kulaç atarken hiç arkamızı dönmeden, sahile bakmadan, dalgalara kapılarak boğulmaktan korkmadan denizin ortasına kadar yüzebilmişiz dir (Ben😊 iyi bir yüzücüğümdür)
Peki... Kaçımız sevdiğimizin gözlerine bakarak sevdiğimizi söyledik?
Hangimiz alışkanlık haline gelmiş, sırf evlenmiş olmak için evlenerek mutsuz bir evlilik hayatı sürdürürken çoluğunu çocuğunu hiç düşünmeden" Bu saçma evlilik bitsin artık deyip de kapıyı çarpıp çıkmış ve bir daha dönmemişiz?
Haaaa.. belki nadiren içimizde bunları yapanlar da vardır. İstisnalar kaideyi bozmaz deriz ama, inanın yapanların sayısı bir elimizin parmakları kadar azdır. Tabi ki dirayetli insanlardır bunu yapamayan.
Eğer bunları yapabildiysen, yaşamamış değil ; Yaşamışsındır dostum! Aksi takdirde sürekli gri kül tabağını doldurmuş izmaritlerini sayar durursun! O hayatlara da çokkk yazık olur.(😔)
Dileğim, yaşadıklarınızla mutlu olunuz.
" İLK KİTABIM" AYSER ŞİİR" den bir deneme yazım
AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU
3 Mart 2018
Gaziantep
YORUMLAR
Değerli şair ve yazar arkadaşlarım,
Her nsanoğlunun hayatı bir film gibidir. Kiminin renkli, kiminin siyah beyaz. Mücadeleyi biliyorsak, hayallerimizi, ideallerimizi kısmen de olsa gerçekleştirebiliriz. Ama olmayacak dualara da amin diyemeyiz öyle değil mi? Benimbu konuda düşüncem, : Yaşadığımız güzel şeylerle mutlu olabilmeyi, yaşayamadıklarımız için de çaba göstererek elde etmeye çalışmalıyız. Olmuyorsa zamana bırakmalıyız. Elimizdeki şeylerin kıymetini bilerek, ve sabrederek şükürle yola devammm...