- 692 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUKLUĞUM
ÇOCUKLUĞUM
Babam sahur vakti annemi rahatsız etmez ,kalkar akşamdan annemin bana moli moli olmasın diye sıkı sıkı tembih ederek yaptığı ve sonra tencereden düz bir tepsiye dökerek soğuttuğu çılbırı tereyağı dökerek ısıttığı, yanında aynı özenle tereyağıyla yeni bir lezzet için kızarttığı pideyle sunduğu menüyü yemek üzere kalkardık.
Daha ufak yaşlarda sahurlara uyanır babam tarafından zorla uyutulurduk. Yat uyu size oruç farz değil azarlarıyla uyumaya zorlanır ,anne merhametinin baskın çıkmasıyla bazen zafer elde eder ,bu muhteşem sofraya kavuşurduk. Oruç bize bir mükâfattı. Zaten yemekle arası olmayan biz cılız yavruların muhallebi sevdası hiç de yadırganacak bir şey olmamalı o ortamda.
Benden iki yaş küçük kardeşimi hayal meyal iple yapılmış salıncakta sallayıp düşürdüğümü hatırlıyorum. Sonradan öğrendiğime göre abimin de bana aynısını yaptığını. Hem de bir kaç kere.
Benden küçük kardeşimin ben süt çocuğu iken -henüz 8 aylık- annemin karnına düştüğünü , yeterince süt emmediğim için cılız bir çocuk olduğumu, sağlıksız büyüdüğümü söylemekten geçemeyeceğim. Hatta çocukluk günlerinde ciğerlerimi duman kaplamış. Doktor tarafından ne iyi yiyeceğiniz varsa ona yedirin, sonra ahınız kalmasın dediğini, babamın da çok sevdiği balını yedirdiğini ve bu bal etkisiyle ciğerlerimin kurtulduğunu anlatır annem.
Oysa ben benden ve bir büyük abimden önce doğan abimin ismini yaşatıyorum. Onun bebekken ölümü benim onun ismini almama sebep olmuş. Oysa ebem olan ananemin ninesi Ayşe kadın; o mübarek insan bana dedemin adını koymuştu ve bu ad benim göbek adım olarak kalmıştı. Ben de bu adı mahlasımın ilk adı olarak almış onu Yahya Kemalden esinlenerek Kemal’le birleştirmiştim.
Bir büyük abimiz daha varmış, babam askerdeyken annem onu süte doğradığı ekmeği iyi eritmediği için boğulmasına sebep olmuş. Adı Âdem’di ,ama onun ismi bir daha hiç kimseye verilmedi. Oysa bizim ailede, hatta sülalede bu ada hiç ilgi olmadı. Benim adım ise çok fazla kullanılan bu yüzden çok fazla karıştırılan bir ad.
Büyük abim Mustafa babama hiç bir zaman baba dememiş, onu ninemin çağrısından esinlenerek ismiyle çağırmamış, bu yüzden babamla yıldızları hiç barışmamıştı.
Abim kunduracı çırağıydı. Sabah gider akşam gelirdi. Babam ondan namaz kılmıyor diye şikâyet ederdi. Onu okutmamıştı, ilkokula bile göndermemişti. Annem bunu hep söylemiş,en son mirastan ona biraz fazla pay verdirerek vicdanını tatmin etme yoluna girmişti.
Bizim okula gitme vaktimiz gelmişti. Bizim derken aslında bir büyük abimi kast ediyorum. Yaşı yedi olmuş ama benimle birlikte yazıldığı için resmi yaşı 2 eksik kalmıştı. Bu yüzden ikimiz beraber ben 5 yaşında o yedi yaşındaydım.
devam edecek
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.