- 494 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PES DOĞRUSU
31 Ocak 2019 dan beri Covid-19 ile yatıp Covid-19 ile kalkıyoruz. Sağlık Bakanlığımızın ilk başta aldığı tedbirler neticesinde 11 Mart 2020 tarihine kadar resmi olarak ülkemizde Covid-19’a rastlanmadı. Bunun neticesinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca adeta halk kahramanı ilan edildi. İktidarı, muhalefeti, yaşlısı, genci, kadını, erkeği herkes Fahrettin KOCA’ yı tebrik ve takdir etti. Fahrettin KOCA’ nın elde ettiği her türlü başarısı iktidar partisinin hanesine artı olarak yazıldı. Bütün bunların neticesinde sanki Fahrettin KOCA’ nın başarısını baltalamak, halk nezdinde ki itibarını sarsmak isteyenler varmış gibi eyleme geçildi.
Covid-19 ile mücadelede otla saman birbirine karıştırıldı. O kadar bilgi kirliliği var ki vatandaş ne yapacağına şaşırıp kaldı. Her kafadan bir ses çıkıyor. Covid-19 ile mücadelede nasıl ki bir Bilim Kurulu kuruldu ve alınması gereken tedbirler bu kurulda alınıp açıklanıyor, açıklamalar da tek bir merkezden yapılabilir, insanlar içinde dolaşan kaotik düşüncelerin oluşmasına böylece engel olunabilir. İşin açıkçası şu ana kadar kimin ne söylediği belli değil, sözüm ona Covid-19 ile mücadele ediyoruz. Yapılan açıklamalar birbirini çürütüyor, kafalarda oluşan istifhamların biri bin parça. Bu olanların yanında bir şeyin gözden kaçtığını düşünüyorum. Covid-19’un ülkemizde olup olmadığı meçhulken, Umreden gelen ilk kafileye her hangi bir karantina prosedürü uygulanmadı, bir şey yokmuş gibi herkes evine gönderildi. Bununla ilgili ilginç bir yazı okudum, şöyle ki ‘İstanbul Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu üyesi Dr. Hakan Hekimoğlu, Açık Radyo’da katıldığı programda çok konuşulacak bir iddiada bulundu. Hekimoğlu, Umre’den dönen kişilere uçakta rehber tarafından parasetamol dağıtıldığını, bunun sebebinin de Umre’den dönen kişilerin korona virüs tedbirleri kapsamında havalimanında gerçekleştirilen ateş kontrolünden kurtulmalarını sağlamak olduğunu söyledi.’ Eğer bu okuduklarım doğruysa Diyanet İşleri Başkanlığında bu işlerden sorumlu olanlar kimler ise derhal istifa etmelidir. Çünkü Covid-19 ile mücadelede ilk zafiyet burada verildiği düşünülebilir. Acaba görevliler, Umreden gelenler toplum içinde absorbe edilir diye mi düşündü? Belki böyle düşünülmüş olabilir ancak kontrolü zor dalgalar geldi.
Covid-19 ile mücadele kapsamında önce 65 yaş üstüne, sonra 65 yaş üstü ve 20 yaş altına, daha sonra da 60 yaş üstü ve 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı getirildi. Bu uygulama takdir edildi, yerinde bir karar olduğuna kanaat getirildi. 10 Nisan günü bir gece ansızın 30 büyük şehirde ve Zonguldak ilinde Cuma akşamı saat 24:00’ den, Pazar saat 24:00’e kadar sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu karar açıklanırken mahalle bakkalları, petrol istasyonlarında ki alış veriş yerleri açıktı. İnsanlar sürü psikolojisi duygusuyla hareket ederek sokağa çıkma yasağının başlayacağı ana kadar sözüm ona ihtiyaçlarını karşılamak için sosyal mesafeyi de hiçe sayarak sokaklara döküldüler. Bu eylem, Covid-19 ile mücadelenin örselenmesinin ikinci dalgası oldu.
Covid-19’un bulaş hızını sınırlayan maske temin edilmesi işi de Covid-19 ile mücadeleyi örseleyen başka bir adım oldu. Maskeler fahiş fiyatlarla satılınca, doğal olarak 7 Nisanda satışlar yasaklandı. Maske satışının yasaklanması, ücretsiz dağıtılacak olması maske temin etme sorunun çözümünü getirmedi. Yasaklanma kararı alınmadan önce bir alt yapı çalışması yapılmalıydı, bunun yapılmadığını gördük, yönetim erkinde olanlar topluma adeta mavi boncuk dağıttı. gürültü var ama yağmur yok, alınan tedbirler hayatın gerçeğinden çok palyatif çözümler üzerine kuruldu.
20 yaş altı ve 60 yaş üstü insanların sokağa çıkması yasak, bu insanlar evlerinde kalıyor, Covid-19 salgınına karşı daha korunaklılar, peki bunlarla ilgili ne yapıldı? Bu insanlar evlerinde oturuyor diye bunlara ücretsiz maske ve kolonya dağıtıldı. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu, evinden çıkması yasak olan insanlara niçin maske ve kolonya dağıtılıyor? Bu eylem hangi mücadelenin tezahürü? Bu maskeler öncelikli olarak üretim sathında çalışan insanlara dağıtılsaydı daha reel bir mücadele olmaz mıydı?
Ücretsiz maskelere ulaşmak da bir muamma oldu, bu hala devam ediyor, çözülmüş de değil. Maske talebi için önce PTT AVM’ lerden internet üzerinden talep edileceği daha sonra e-devlet üzerinden talepte bulunulacağı bildirildi. Kısacası her kafadan bir ses çıktı, kimin ne dediği belli olmadı. Ücretsiz maske temin etmek üzere şahsım kendi adıma bu iki uygulamadan da talepte bulundum, hala bir maske temin edemedim. Maskelerin dağıtımının önce PTT aracılığıyla sonra eczanelerden sonra belediyelerin dağıtacağı, sonra da muhtarlıkların bu işi yapacağı yönünde açıklamalar değişik kanallardan yapıldı ama hiçbiri bu işi henüz yapamadı. Hayır, yapılıyor diyebilirsiniz ama yaşadığım şehirde bu sorun henüz çözülmüş değil.
Daha realist, bütün toplumu kucaklayan, insanları ötekileştirmeden, Covid-19’un ülkemiz için bir ati meselesi olduğu değerlendirilerek yeni mücadele biçimlerinin geliştirilmesi dileğimle. “Sağlığın için evde kal.” Özer YILMAZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.