- 409 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞKANIN DAVETLİSİ
-Çocuklar acil dükkâna gelin.
- Hayırdır Hasan abi?
- Hadi hadi çabuk beklemeyin dükkâna gelin.
-Hepimiz mi gelelim?
-Hepiniz de gelin ama çabuk gelin servise çıkacağım.
Montlarımızı giyip yolun karşısındaki tüpçü dükkânına gittik. Hasan abinin karşısındaki sandalyelere oturduk. Hasan abi hiçbir şey söylemeden hem bize bakıyor hem de bir eli ile de çekmeceyi açıyordu. El büyüklüğü kadar beş tane kâğıt çıkarttı. Kâğıtları bize doğru uzatarak;
-Hadi yine iyisiniz.
-Abi bunlar ne?
-Bu Ramazan da sizleri unutmadım belediye başkanına giderek mahallemizde öğrenciler olduğunu ve Ramazan’da sıkıntı yaşadığınızı söyleyince sağ olsun başkan bu davetiyeleri verdi.
-Bunlar davetiye mi?
-Davetiye ama ne davetiye, tam bir aylık.
-Hep bir ağızdan sağ ol Hasan abi, Allah razı olsun dedikten sora elimizdeki kâğıtları incelemeye başladık. Takvim yaprağı büyüklüğünde sarı saman kâğıdının üzerinde yuvarlak bir mühür hemen altında tükenmez kalem ile yemek yiyebilir yazıyordu. Hasan abiye bakarak;
-Abi bu nasıl davetiye sakın bir sorun olmasın.
-Gençler bunları bizzat başkan verdi. Bir sorun çıkartırlarsa beni arayın.
-Yemekleri nerede yiyeceğiz.
-Sahi onu söylemeyi unuttum. Yunus Emre Kültür Merkezi’nde yiyeceksiniz. Dedikten sonra teşekkür ederek ayrıldık. Kâğıtları katlayıp cüzdanlarımıza koyduk.
İki gün sonra Ramazan’ın biriydi akşam iftara yarım saat kala yürüyerek Yunus Emre kültür Merkezi’ne gittik. Kapının girişinde siyah takım elbiseli papyonlu bir garson bizleri karşıladı.
-Buyurun efendim yemek salonumuz sol taraftadır. Diyerek bizlere içeri aldı “U” şeklinde dizayn edilmiş masaların en baş tarafında kravatlı bürokrat oldukları her hallerinden belli olan kişiler oturmuşlar, masanın yan kolları da yine takım elbiseli kravatlı misafirlerle dolu. Yemeklerini almışlar ezanın okunmasını bekliyorlar masanın aşağı uç kısımlarındaki boşluk yerlere oturduk. Garsonlar masanın ortasındaki boşlukta tekerlekli arabalarla servis yapıyorlar arabaların üzerinde envaı çeşit yemekler menüyü kendimiz oluşturuyoruz. Birkaç tabak yemek aldıktan sonra tatlımızı ve içeceğim bizi seçip önümüze koyduk. Biraz sonra ezan okundu iftarımızı açtık. İftar açtıktan sonra masanın en baş kısmının oturan kişiye mikrofon uzatırlar ve konuşmaya başladı. Kıymetli meslektaşlarım ve ormancı arkadaşlarım sizlerle Türkiye ormancıların geleneksel 5. iftarında birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum hepiniz hoş geldiniz, diyerek sohbete başladı. Sohbet tanışma faslı ve diğer orman bölge müdürlerinin konuşmasıyla devam etti. Namaz için ara verilince biz eve doğru yürümeye başladık. Allah Hasan Abi’den razı olsun ne kadar güzel yemekler veriyorlar belediye başkanına helal olsun. Adam öğrencileri gözetiyor. Hayatımızda böyle güzel yemedik diyerek, sevinçle eve geldik. İkinci gün yine ezana 15-20 dakika kala kültür merkezine geldik, kapıda yine aynı garson; siyah takım elbiseli papyonlu, kolunu hafifçe büyükmüş kolunda beyaz bir havluyla bizi karşıladı. Bize dikkatli dikkatli baktı fakat bir şey söyleyemedi, kendimizden emin bir şekilde içeri girdik bu sefer yine aynı, değişen bir şey yok misafirler oturmuş aralardaki boşluk yerlere giderek oturduk. Servis arabalarından yiyeceğimiz yemeklere seçerek ezanı beklemeye başladık ezan okunduktan sonra yemeğimizi tatlımızı içeceğimizi çayımızı kahvemizi içtikten sonra masanın en baş kısmının orta yerinde olan şahıs ayağa kalktı ve geleneksel Kastamonulular buluşma yemeğinde hepiniz hoş geldiniz dedi. Bir konuşma yaptı konuşmadan sonra biz yine ayrıldık, evimize gittik üçüncü gün geldiğimizde kapıdaki garson
-Kardeşim siz yine mi davetlisiniz?
-Davetliyiz kardeşim.
-Bakın gençler iki gündür geliyorsunuz bir şey demedik.
- Sen kim oluyorsun kardeşim, biz belediye başkanın misafirleyiz diyerek garsonla tartışmaya başladık.
Cebimizdeki kâğıtlara güvenerek garsona dikleşerek içeri girdik, o gün de yine başka bir grubun geleneksel iftar yemeğine katıldık ve yemeği yedikten sonra çıktı. Dördüncü gün gün kapıdaki garson bizi görünce güvenlik çağırdı, güvenliğe;
-Bunlar her gün gelip burada beleş yemek yiyorlar, dün de geldiler ondan önceki gün de geldiler, deyince güvenlik bize apar topar dışarı atmaya çalışınca hepimiz birden güvenlikçinin üstüne yürüdük.
- Kardeşim sen kim oluyorsun? Biz Altındağ belediye başkanın davetlisi olarak buraya geliyoruz, deyince -olmaz kardeşim ne belediye başkanı, bugün Çankırı eski bürokratlarının yemeği var.
-Olsun kardeşim biz belediye başkanın davetlisiyiz şikâyet edersek senin için kötü olur, deyince bu işte bir yanlışlık olduğunu düşünerek güvenlikçi bizi üst katta bulunan kültür merkezinin müdürünün yanına çıkardı.
- Müdür bey, bunlar her gün gelip buradaki davetlere katılarak beleş yemek yiyorlar. İçeri almak istemedik ama ısrar ediyorlar; Biz belediye başkanının davetlisiniz diyorlar, efendim. Deyince;
-Tamam, bir dakika sen dur bakalım dedi ve gençler burada belediyenin bir yemeğe yok bir yanlışlık var herhalde.
-Müdür bey, burası Altındağ belediyesinin değil mi?
-Evet, doğru söylüyorsunuz burası belediyenin bir kültür merkezi.
-Tamam, işte, başkan bize burada bir ay boyunca yemek yiyebilirsiniz dedi.
-Biz burayı belediye namına işletiyoruz, burada iftar vermek isteyenlere günlük ücreti mukabilinde hizmet veriyoruz. Parasını ödeyenler burada toplu iftar veriyorlar. Dolayısıyla belediye başkanının size böyle bir davet vermesi söz konusu olamaz.
-Nasıl olur? Başkanın davetiyesi var biz de, bize gelip her gün burada yemek yiyebileceğimizi söyledi. Deyince müdürü;
-Belediye başkanı size davetiye verdi öyle mi?
- Tabii verdi, davetiyeler cebimize deyince müdür, Allah Allah diye kafayı salladı.
-Gösterin bakalım şu davetiyeyi deyince, biz ceplerimizdeki sarı saman kâğıdın üzerine basılmış mühürlü, altında yemek yiyebilir yazan kâğıtları müdür Bey’in masasının üzerine bıraktık. Müdür bey kâğıtları aldı, baktı; ortada kocaman bir belediye müdürü altında tükenmez kalemle yemek yiyebilir, yazısını görünce gülmeye başladı, öyle bir gülüyor ki kahkaha atıyordu. Sonra biz şaşkın şaşkın müdüre bakarken müdür bir iki dakika sonra kendine geldi.
-Çocuklar bu kâğıtlar evet bizim belediyenin kâğıtları, bu kâğıtlarla yemek yiyebilirsiniz ama burada yiyemezsiniz bizim Yunus Emre kültür Merkezi’nin bahçesinde aşevi var hemen bakın şu pencereden görünüyor yan tarafta bu kâğıtlarla orada yemek yiyebilirsiniz. Bu kâğıtlar fakir vatandaşlar ve öğrenciler için hazırlanmış, burası değil, burası seçkin insanların ücretini ödeyerek kiraladıkları bir yer, deyince biz özür dileyerek yan tarafa geçtik. Yan tarafa geçtiğimizde bir de baktık ki ezanın okunmasına 10 dakika var ama kuyruk uzamış da uzamış, artık başka gidecek bir yerimiz olmadığı için mecburen kuyruğa girdik ve yemek sıramızı beklemeye başladık. Yemek sırası bize geldiğinde görevli;
-Kâğıtlarınızı gösterin dedi. İşte o zaman doğru yere geldiğimizi anladık. Kuru fasulye ve pilav olduğunu öğrendik fakat kuru fasulye taneleri bitmiş kepçenin içine sadece kuru fasulyenin suyu ve şanslı olanlara bir iki danesi denk geliyordu. Yarım kepçe pilav ve bir kepçe kuru fasulye suyu ile iftarımızı açtıktan sonra, Yunus Emre kültür Merkezi’ne son gidişimiz olmuştu.