ÇAY VE KAHVE SOHBETİ
Günlük hayatımızın sıcak içeceklerinin başında gelen muhteşem ikili.
Şimdi sizlere çay ile kahvenin nereden nasıl geldiği hakkında bir yazı yazmak istemem. İkisi de hayatımıza girmiş ve kabul görmüştür.
Her ne kadar çay ve kahvenin aynı adla bilinen onlarca “benzeri” varsa ki buna “taklidi” demek daha doğru olur.
İster çay olsun, isterse kahve hayatımızda o kadar yer etmişlerdir ki ikisinden en az biriyle her gün mutlaka beraber oluruz. İnsanların çay veya kahve içmediği gün yoktur.
Burada en önemli fark ikisinin yerlerinin ayrı ayrı oluşu.
Çay kahveye göre daha yaygın ve biz hastalık, yolculuk veya diğer şartlar hariç kendisiyle her gün hemhal oluruz.
Çay ile beraberliğimiz kahvaltının asıl unsuru olmakla başlar. Şayet güne çay ile değil de “çorba” ile başlarsak, sofradan kalkmadan bir “keyif çayı” mutlaka içeriz.
Güne çay ile başlar hatta çay ile bitiririz.
Eskilerin tabiriyle “yediden yetmişe” herkesin içtiği içecektir çay. İster “demeli” ister “açık” olsun herkes günde en az bir bardak içer. Hatta tiryaki olmayanlar dahi. Çay tiryakilerine ise sözümüz yok.
Kahve ise daha itibarlı bir içecektir. Kahveden kasıt, “Türk kahvesi” diye bilinen kahve tabii. Hani o “iki bir arada” ve “Üçü bir yerde” gibi ne idüğü tam olarak bilinmeyen şeyler değil yani.
Kahveler daha samimi ve sakin ortamlarda içiler. Özellikle bir yere misafir gitmişseniz, güzel tefriş edilmiş bir odada koltuklara yaslanır, kahvelerinizi dostlarınızla birlikte yudumlarsınız.
Çay için “Tazeleyelim mi” sorusu kahve için sorulmaz. Çünkü kahve içilen ortamlar yeme içmenin sona erdiği artık muhabbet ile birlikte damağımızın da bu sohbete katıldı anlar seçilir.
Az ve öz içilen bir içecektir kahve. “Kırk yıl hatırı olması” bundandır belki. Hatta Bir acı kahvemizi içseydiniz” teklifi de muhabbet vakti için biçilen zamandır. Bazen buna “Bir teşehhüd miktarı oturalım” da denir.
Tabi “Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane” sözü de kahvenin sohbet ile yan yana geldiği sözdür.
Çay daha “halk” içeceğidir. Bir çay ocağında, kırda, piknikte, bir balıkçı barınağında, bir şantiye veya atölyede, bir esnaf ziyaretinde, umumi park ve bahçelerde, bir çadırda veya çok yıldızlı bir otelde, cezaevinde, hastane koridorlarında, öğretmen odaları veya hizmetli odalarında…
Çay ne zaman seçer ne mekân. Merasimi yoktur. İki kişi bir araya gelmesi de şart değildir. Tek başınıza bile içebileceğiniz bir içecektir.
Şekerli de içilir şekersiz de. Ama ince belli cam bardaktaki keyfi tiryakilerce bilinir. Şekersiz içseniz bile çay kaşığı onun vazgeçilmez bir parçasıdır.
Kahve ise fincanda içilir. Daha önce belirttiğimiz gibi tazelenmez. Fincan porselenden olmalıdır. Cam fincanlarda kahve içilmez.
Ayrıca fincanın tablaya oturduğu yer tam tamına aynıdır. Taşıyan kaydırmadan getirmesi için. İhtimal bu daha önünüze gelmeden kahve fincanına bir şey olursa yenisi için beklenilmez çok defasında. Sadece “Kısmetse bir dahaki sefere” denir.
Çay tablasının yüzeyi cay bardağından geniş olabilir. Dedik ya tam bir halk içeceğidir ve merasim gerektirmez.
Her halde bu yazı burada bitmez. Ancak bizim yerimiz bitti.
Kısmetse bir dahaki sefere efendim.
Afiye olsun.
Hangisine mi?
Tercih sizin efendim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.