- 598 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARTEMISIA XIV
Kerilius Themistokles’in savaşçı yeteneğinin ve borçlu hissettiği hayatının da verdiği bir ilgi ve alaka ile kısa zamanda onu muhafızların komutasına getirmişti. Bunda Nesterius’un da katkısı büyüktü. Senato’da söz sahibi olan Kerilius’un Themistokles’in yanında olması Nesterius ve Artemisia’nın işini bir hayli kolaylaştırmıştı. Lakin Themistokles Kerilius’un yanında yükseldikçe kızı Archippe’nin gözünde daha da vazgeçilmez oluyordu. Archippe tapınakta Themistokles ile onu tanıştıran en yakın arkadaşının Themistokles için sürekli evlerine gelip gitmesinden artık bıktığı için onunla irtibatı keserek bir daha onunla görüşmeme kararı alıp Themistokles’i başka bir kadına kaptırma korkusunu da kendi kendine gündeme getirmiş olmuştu. Bir an önce Temistokles elde etmeliydi. Diğer taraftan ise Nesterios, Kerilius’un yanına gelip gittikçe Themistokles’e övgülerle hitap ederek Kerilius’un gözünde değerini artırmaya çalışıyordu. Nesterius bir gün yine gece geç vakitlere kadar Kerilius’un yanında oturmuş ve eve gitmek için izin istemişti. Kerilius son zamanlarda ki en güvendiği adamlarından birisi olan Temistokles’in ona eşlik etmesini istemişti. Yol boyunca Nesterius Themistokles’e bir an önce Kerilius’un kızı Archippe ile evlenmesi gerektiğini üsteleyerek söyledi. "Bundan sonra ki ilk işinin Kerilius’un kızı ile evlenmek" diyerek diretti. Temistokles bunun olabilme ihtimalinin zorluklarından bahsederken Nesterius "sen sadece yaklaş gerisi gelecektir" dedi. Themistokles için Nesterius’un sözleri gerçek bir önem taşıyordu. Çünkü bu Pers belasınından kurtulmak için planın bir parçasıydı. Kendiside bu planda gerçekten çok önemli bir role sahipti. Themistokles Nesterius’u evine bıraktıktan sonra döndüğünde kapıda ki muhafızlara selam vererek geçip odasına gitmeden önce Kerilius’a, Nesterius’u eve bıraktığını söyleyip dinlenme için odasına çekilmeden son bir isteği olup olmadığını sormak için yanına gittiğinde Kerilius’un içtiği şarapların etkisi ile sızdığını Archippe’nin ise babasını yatağına götürmek için uğraştığını görüp Kerilius’un kolunun altına girip yatak odasına kadar birlikte taşımışlardı. Kerilius’u yatağına yatırdıktan sonra Themistokles ve Archippenin aynı anda Kerilius’un sarkan kolunu tuttuklarında elleri bir birine temas etmişti. Themistokles’in eli Archippe’nin elinin hemen altındaydı ve o elini çekene kadarda çekmedi. Sonunda Archippe elini çekerken elini kavrayarak canını yakmayacak şekilde sıktı. Archippe’nin yüreği hızlı hızlı çarpmaya başlamış heyecandan tüm vücudu titremeye başlamıştı. Oracıkta Kerilius’un yanı başında sarmaş dolaş olup dudakları bir birine kavuşarak sevişmeye başlamışlardı. Archippe babasının yanı başında Themistokles ile saatlerce sevişmiş sonunda oradan birlikte ayrılmışlardı. Daha sonra ki günlerde de buluşmaya devam etiler, lakin bundan kimsenin haberi olmadı. Ta ki Archippe’nin Hamile kaldığı anlaşılana kadar. Archippe’nin son zamanlarda sürekli kusması ve baş dönmeleri sonucunda hamile olduğu ortaya çıkmış bunun üzerine Kerilius öfkeden kudurmuştu.
Salonun bir ucundan diğer ucuna yürürken aldığı nefesler tokat gibi Themistokles ve kızı Archippe’nin kulağına çarpıyordu;
"hiç düşünmedin mi sen ey kızım, sıradan bir aile değiliz biz böyle bir şeyin duyulması benim kariyerimi nasıl etkiler" dedi ve sonra Themistokles’e dönüp "sen, sen peki nankör pislik" diyerek suratına sert bir tokat sonrasında ise karnına isabet ettirmek isterken diz kapağına atılan bir tekme ile, "sen nasıl benim kızımla" bir tokat daha atıp "benim kızımı" yine naçizane bir tekme atıp "seni öldüreceğim pislik herif" dedi.
Archippe’nin dolgun yanaklarından süzülen yaşlar ile içten içe yankılanan hıçkırıkları. Kerilius’un kulağını adeta tırmalıyor gibiydi. Kızının bugüne kadar üzülmesine tahammülü olmayan Kerilius şimdi kızının ağlamasına yine dayanamıyordu. Archippe ağlayarak "baba Themistokles’i seviyorum" dedi.
Kerilius kızına dönüp elini kaldırdı dişlerini sıktı. Elleri titreyerek dönüp Themistokles’e baktı ve titreyen elleri bir anda taş kesilip şimşek gibi Themistokles’in sol yanağına inmişti. Themistoklesin yüzüne bakarak "kızım kadar cesaretin yok mu, bok herif" dedi. Themistokles, başını öne eğip dizlerinin önüne çöküp "hatamı telafi etmem imkansız efendim, size sadece bir canım var onu verebilirim" dedi. Kerilius ağzını yamultarak onun söylediklerini tekrar ederek "hatanı telafi etmenin bir yolu var kızımla seni evlendirmek," dedi. Archippe’nin ağlayan gözleri bir anda parlayıvermişti. Themistokles ise bunun böyle olacağını zaten biliyordu lakin "siz nasıl uygun görürseniz efendim" dedi. Şayet "Ben ölene kadar kızımı üzdüğün takdirde seni olacak olan torunumun babası veya kızımın kocası olarak görmez öldürürüm" dedi. Kısa zamanda bir düğün ile evlenmeleri ise Themistokles’in önemli bir kumandan olmasının önünü açmıştı.
.....................................
İmparator Büyük Darius, yıllardır yunanlıların desteklediği, Kuzey ege ve Trakya’da ki halk ile boğuşmaktansa orduyu yorup Trakya’dan geçirmesi yerine Artemisia’nında içinde bulunduğu bir İmparatorluk meclisinde, yunanlıların üzerine o zamanki hatırı sayılır bir ordu ve başlarında tecrübeli bir komutan olan General Datis ile bir saldırı gerçekleştirme ve bu saldırıda asker kaybı olmaması için ise Artemisia’nın yardımı ile gemilerle Atina’ya çıkarma yapma kararı alır. Lakin bunun iki taraf içinde bir güç denemesi olacağından General Datis sadece 10000 civarı asker ile ilk çıkarmayı yapmayı planlar. Halikarnasos’ta imparatorun emri üzerine hummalı bir çalışma başlar. Gemi imalatı ve elde ki gemilerin onarımının, karşı tarafa sağ salim geçip Atina’ya çıkarma yapana kadar yani yunan topraklarına ayak basana kadar bütün mesuliyet Artemisia’dadır. Artemisia mecliste büyük Darius’a;
Biliyorsunuz ki ne kadar yunan kanı taşısam da yunanlıların yaptıkları sürgün ve büyük Darius’un bize el uzatması unutulamaz bir iyiliktir. Ben babam gibi bir Pers satrabı onurlu bir savaşçıyım. Önümüzde ki savaşlarda İmparatorumuz Büyük Darius’un verdiği görevi sorunsuz bir şekilde yerine getireceğimden emin olabilirsiniz. Şayet bizim içimizden ve onların içinde muhakkak haber alışverişini sağlayanların olabilme ihtimalini gözeterek çıkarma yapacağımız gün ve saati sadece imparator Darius ile paylaşacağımı bunun diğer general ve meclis üyelerine güvensizlik değil sadece ordunun emniyeti için olduğunu söylemek isterim."dedi.
İmparator Darius üç, dört kere ellerini bir birine vurarak "Artemisia senin gibi bir müttefikim olduğu için gerçekten şanslıyım" dedi.
General Datis ise asker sayısında pek memnun değildi. Datis;
"asker sayısı ne kadar çok olursa korku artar ve yunanlılar savaşmadan Atina’yı teslim eder" dedi,
Darius "yunanlıların savaşa çıkaracağı kaç askeri olabilir ki?"
Artemisia "General Datis doğru söylüyor, efendim" asker sayımızın en az onların çıkaracağı asker sayısının iki katı olması bize avantaj sağlar,
Darius gülerek Artemisia’e bakıp "sparta bu aralar Atina ile düşman yunanlıların iç savaşı yüzünden savaş meydanına çıkaracağı sayı 10000 bini geçmeyecek kesin bilgiler var. Lakin ihtimaller doğrultusunda bu savaşı riske atmamak için onların iki katı asker ile savaşalım. Aslında bizim bir savaşçımız onların iki savaşçısına bedel olacağını savaştan sonra göreceğinizi bilmenizi de isterim"dedi.
Artemisia " imparator büyük Darius en iyisini bilir" dedi
Diğer meclis üyeleri de tekrar ettiler; imparator Büyük Darius en iyi bilendir"
O gün ki meclis toplantısından sonra Artemisia ve mahiyetinde ki araç gereç altın ile Halikarnasos’a dönmüştü. Hemen durumu Dardanus’a aktarmalıydı. Bunun için Atina’ya Agatone bir ticaret gemisine binerek haberi ulaştırmak üzere gidecekti. Artemisia bu durumun Nesteriios ve Dardanus’un bilgisini vermeliydi. Lakin bunu hemen yapması şüphe uyandırabilirdi. Rutin olarak Girit’e giden bir ticaret gemisi ile Agatone’u gönderecekti.
.....
Agatone Atina’ya giderek durumu Nesterios ve Dardanus’a anlatmıştı. Nesterios ve senato üyeleri Perslerin böyle bir savaş çıkaracaklarından emindi. Çünkü Sparta ve Atina arasında süregelen itişmeden Darius elbette faydalanacaktı. Lakin Darius’un bu savaşta asıl çekindiği durum ise Sparta’nın Atina’ya son anda yardım edebilme ihtimaliydi ki son zamanlarda Sparta ile Atina arasında bir soğukluk vardı. Batı Anadolu’da iyonların ayaklanmasına destek olan yunan müttefikleri iyon halkını kışkırtıcı bir unsur olarak bir maşa gibi kullanması Darius’un yunanlılarla barış içinde yaşamanın imkansızlığının nişanesiydi. Evet birçok yunan şehri Darius ile gizliden anlaşma içerisindeydi. Lakin bunun bir teminatı yoktu. Büyük Darius 600 civarı gemi ile Atina’yı yerle bir edip ele geçirecekti. Yoksa bu gidişatın sonu tek tek ayaklanmalarla yunan azınlıkların egemenlik mücadelesi ile sonuçlanacaktı.
Artemisia üzerine düşen görevi layığı ile yapacak geri kalan ise yunanlı askerlerin başlarında ki komutanların emri ile canını ortaya koymaktı. Themistokles ve senato’nun ileri gelenleri tarafından kurulan planla Miletos’un başına kısa bir süre ile geçen Aristagoras’ın Perslerin hegomanyası altında olmasına rağmen onlardan izinsiz olarak Naxos adasına yaptığı saldırı ve bu saldırıdan başarısız olması Darius için satrapların güvensizliğini ve Miletos halkının bir kısmını Naxos’a kaçtığının işareti olarak görmesi persler ile yunanlıları savaşın eşiğine getirmişti.
Themistokles o sıra yeni sparta kralının oğlu ve askerlerin başında generalolan Leonidas ile irtibata geçerek ondan yardım ister lakin bu askeri yardımdan hiç kimse haberdar olmayacaktır. Çünkü her yerde Perslere altın karşılığı veya hayatları karşılığı hizmet edenlerin olabildiğini bilmemek imkansızdır.
Thermopylae Geçidi;
Themistokles hava kararınca yanan odunların üzerine birkaç odun daha atarak beklemeye devam ediyordu. Yanında ki tecrübeli savaşcı ve komutan Mildiates ve ileride nöbet tutan 10 asker havanın kararmasından dolayı artık ileriyi seçemiyorlardı. Lakin geçidin bir yönü vardı sadece Leonidas’ın oradan geleceğini düşünürken arkalarından yanlarına kadar sokulan bir gölge ile irkildiler. Kılıçlarına ellerini atar atmaz Mildiates;
"Leonidas! Çocuk gibi bizimle oyun mu oynuyorsun" dedi ve gülerek kalkıp kucaklaştılar. "bu komutan Themistokles" dedi. Leonidas onunda elini sıktı.
Leonidas yanı başında duran kayaya yaslanarak;
"beyler isteğiniz üzere buraya geldim. Benim politika yönüm zayıftır ben bir asker olarak bir savaşçı olarak yetiştirildim. Lakin içerde Perslere hizmet eden birisinin olabileceği fikri beni buraya getirdi. Buyurun sizi dinliyorum."
Themistokles tam konuşmaya başlayacaktı ki Mildiates söze girdi. "persler Atina’yı yok etmek için geliyorlar ve biz senden asker istiyoruz." dedi, Themistokles ekledi; "lakin bu yardımını göndereceğin askerler dahi bilmeyecek ta ki evlerinden ayrılıp yolu yarıladıklarında söyleyeceksiniz" Leonidas "durun bir dakika, bunları neden yapayım?" dedi. Themistokles "eğer bunu yapmaz isen Atina’da devirdiğiniz tiran Hippias tekrar Persleri arkasına alarak başa geçer ve ilk hedefi de siz olursunuz." Leonidas gülerek "bizim savaşçılarımız ile Tanrılar bile boy ölçüşemez" dedi. Kendinden emin bu tavrı ile Mildiates’i öfkelendirdi. Mildiates; "demek öyle o zaman savaşta ne denli maharetliler görmüş oluruz eğer cesaretleri varsa Perslerin korkusuz ordusu ile yüzleşmeye" Themistokles "Leonidas sizin ordularınızın ne denli iyi olduğunu biliyoruz, bizim amacımız ise Perslerin gözünde yunan askerlerinin efsaneleşmesi, gözlerini korkutmak için senin orduna ihtiyacımız var" dedi ve ekledi. "ayrıca senin askerlerinin her kaybı belki onlarca yunan askerinin hayatını kurtaracak," Leonidas "bir asker kaç senede yetişiyor biliyor musunuz?" Themistokles; "biliyorum ölen askerlerin canından daha kıymetli bir şey yok, lakin biz tüm Grekler hürriyetimiz için savaşırız hürriyetimiz olmasa yaşamamızın bir anlamı kalmaz, ölen her askerin ruhu bağımsızlığımızın yolunda bir ışık olacak sen ben ve Mildiates belki bizde öleceğiz ama yunan halkı her daim bağımsız olacak"
Leonidas çenesini kaşıyarak "anlaşılan sizinle konuşmakla başa çıkamayacağım, yunan halkının egemenliği için fedakârlık yapacağız" diyerek gülümsedi ve ekledi "Lakin ölen askerlerimin ailelerine verilmek üzere her biri için 1000 drahmi isterim" dedi. Themistokles "Sparta askerlerinin fazla kaybı olmaması için Zeus’a dua edeceğim" dedi ve Mildiates ve Leonidas güldüler. Sonuç itibariyle plan tıkır tıkır işliyordu. Bu durumda Büyük Darius’un hamle yapmasını beklemekten başka yapılacak bir şey yoktu.
..............
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.