- 481 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KAHRAMANLAR GELİYOR
Ekim ya da kasım aylarından biriydi. Dışarıda yağmur yağıyor biz de pencereden yağmuru seyrediyorduk birden cami hoparlöründen bir ses geldi. “Dikkat dikkat 12 Eylül kahramanlarından köyümüzde tutuklu olanların bugün saat 12.00’de köyümüze giriş yapacağı ile ilgili bilgi geldi. Tüm köy halkını kahramanlarımızı karşılamak üzere köyün çıkışında bekliyoruz, dikkat dikkat 12 Eylül kahramanlarını karşılamak üzere tüm köy halkını köyün çıkışında bekliyoruz.” Deyince birden annem telaşlandı hadi biz de gidiyoruz babanı karşılayacağız dedi. Annem başına atkısını bağladı elimden tuttu, merdivenlerden yavaşça indik. Yağmur dinmiş ama yer alabildiğince çamurdu. Bastığımızda ayakkabılarımız çamura saplanıyor, yürümekte zorlanıyorduk. Yolun kenarındaki taşlara basarak camiinin önünden köyün çıkışına doğru yürürken birden arkamız kalabalıklaştı onlarca kişi köyün çıkışına gidiyordu. Kiminin babası, kinin kardeşi, kiminin de komşuydu gelecek olanlar. Bir aydan fazla zaman olmuştu haber alınamıyordu. Köyün çıkışına vardığımızda düğün yeri gibiydi. Onlarca kişi kalabalık bir şekilde köyümüzden, asfalta bakan tepenin üzerinde beklemeye başladık. Biraz sonra köy muhtarı bir pikabın üzerinde davulcu ve zurnacı ile kalabalığın içine geldi. Pikabın üzerinden köylülere seslendi. “Kıymetli komşular, bugün 12 Eylül’ de köyümüzden tutuklanan altı kişi serbest bırakılmış ve köyümüze gelecekler. Kahraman arkadaşlarımızı onlara yakışır bir şekilde karşılayacağız, davulcu ve zurnacıyı da onun için getirdim. ”diye bağırdı. Muhtar daha arabadan aşağı inmeden susa’ dan yukarı doğru bir kum kamyonu göründü. Muhtar davulcu ve zurnacıya işaret verdi, davul ve zurna çalmaya başladı. Bir bayram yeri bir şenlik alabildiğine kalabalık annem benim elimden tutmuş kalabalığın kenarında diğer kadınlarla beraber bekliyorduk. Altı yedi yaşlarındaydım. Birden kamyon yanımıza geldi davul ve zurnanın tam yanında durdu, kamyonun kasasından altı kişi atladı içlerinde babam da vardı. Annem uzaktan babama doğru baktı ve benim elimi bıraktı, kulağıma eğilerek “Hadi koş babana sarıl” dedi. Kalabalığın arasından koşarak gittim, babamın bacaklarına sarıldım. Babam beni kucağına aldı, öptü, kokladı. Daha sonra indirdi, elimden tuttu. Köy muhtarı davul ve zurnaya sus işareti yaptıktan sonra altı kişi önde erkeklerle beraber kadınlar arkada köyün meydanına doğru yürümeye başladık. Muhtar arkasını dönerek kalabalığa doğru seslendi: “Biz erkeklerle köy odasına gidiyoruz, kadınlar evlerine gitsinler biz önce bu kahramanlarla biraz hasbihal edelim bir çay içelim ondan sonra herkesi evine göndereceğiz” dedi. Köy odasına doğru giderken ben de babamın yanında vakur bir şekilde yürüyordum. Bu altı kişi, babam ve arkadaşları, dâhil olmak üzere odanın en başköşesinde oturdular. Çaylar geldi köyün yaşlı adamlarından bir tanesi anlatın bakalım nasıl oldu da tutuklandınız dedi. Babam konuşmaya başladı: ”Hacı emmi, Odanın bir tanesinin penceresine naylon çaktık çalıştığımız inşaatın bir odasında hep beraber kalıyorduk. Sabah da kahvaltımızı yapıp çalışıyorduk. 12 Eylül sabahı Âdem’i ekmek almaya gönderdik. Sokağa çıkınca jandarmalarla karşılaşmış. Darbe oldu sokağa çıkma yasağı var, evlerinize dönün demiş. Biz Âdem’e inanmadık tekrar hep beraber dışarı çıktık çıktığımız da gördük ki sokağı jandarmalar tutmuş dışarı çıkmamıza izin vermiyorlar. Jandarmalara kahvaltı yapacağız ekmek almamız gerekiyor dedik. Onlarda ekmek gelecek bekleyin dediler. Biz de inşaatın en üst katına çıkıp şehre baktık. Jandarma araçları tüm sokak başlarını tutmuştu. Akşam saat dörde kadar beklememize rağmen ekmek falan getiren olmadı. Jandarma sokakta devriye yapmaya devam ediyordu. Oturup hep beraber düşündük ne yapalım diye. Rüstem dedi ki: “Biz burada beklersek akşama kadar bize kimse ekmek getirmez en iyisi jandarmalar arkasını dönünce sokaktan kaçalım. Şehri çıktıktan sonra köye ulaşmamız zor olmaz. Kestirmeden gidersek iki saate köyde oluruz”. Dedi bu fikir hepimizin aklına yattı. Jandarmanın bir tanesi sokağın öbür başına doğru ilerleyince inşaatın kapısından gözetleyerek jandarma uzaklaşınca patır patır koşmaya başladık. Jandarma havaya ateş ederek “durun kaçmayın” diye peşimizden gelmeye başladı. Hepimiz farklı bir sokağa daldık amacımız jandarmayı şaşırtmak ve şehrin çıkışında toplanıp hep beraber gitmekti. Benim peşime iki tane jandarma takıldı. Dar bir sokağa girdim. Hem koşuyor hem de kapıları yokluyordum. Tüm kapılar kapalıydı. Koşarak mavi kapılı bir eve omuz attım. Kapı açıktı nefes nefese eve girdim. Evin salonunda bir tane kadın kucağında bir çocuğu emziriyordu. Bir çırpıda yan tarafta bulunan karyolanın üzerine oturdum kadına parmağımla sus sana bir zararım dokunmayacak jandarmalar gittikten sonra gideceğim dedim. Kadın telaşlı bir şekilde korkudan tutuldu kaldı. Karyolanın üzerinde otururken arkama batan bir şey hissettim bir elimi uzattığımda arka cebimde ki tornavidayı fark ettim. Tornavidayı hemen çıkarıp kadının yastığının altına koydum. Aradan bir dakika geçmedi ki jandarmalar kapıyı açtı kadın hemen çömeldiği yerden doğruldu. Gözüyle beni işaret etti. Daha nefesimi toparlayamadan hemen beni tanıyıp götürdüler nezarete attılar. Birkaç dakika sonra; Rüstem, Salih, Âdem,Niyazi,Kadir hep beraber nezarette buluştuk. Jandarmalar hepimizi de yakalamıştı. İfade sıramız gelene kadar bir ay hapiste yattık. Sonunda hâkim karşısına çıktık. Hâkim Bey’e olanı biteni anlattık. Hâkim bey biz aslında inşaatta çalışıyoruz bizim sağla solla işimiz yok. Biz ekmek almak için sokağa çıkmak istedik fakat jandarmalar izin vermeyince köye gitmeye karar verdik. Biz ekmeğimizin peşindeyiz. Köye gitmek için çıktığımızda jandarmalar peşimizden koştular ve bizi yakaladılar. Hepimiz de aynı ifadeyi verince hâkim bizim serbest bırakılmamıza karar verdi. Hacı emmi lafa girerek” Biz de sizi komünistlerle kavga ettiğiniz için yakaladılar sanmıştık. Hatta siz gelmeyince, Bu bir aylık sürede köyde birçok dedi kodu yayılmıştı bizimkiler üç komünisti öldürmüşler, çok büyük kavga olmuş, on-on beş kişi ölmüş gibi haberler yayılmıştı. Bizde sizden çok korkmuştuk. Neyse ki bir şey yokmuş, haydi geçmiş olsun” dedi. Eve gelince babam anneme “eğer benim üzerimdeki o tornavidayı yakalasalardı şimdi burada olmayabilirdim “dedi. Çünkü tornavida silah sayılıyormuş…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.