SEVGİLİYE MEKTUPLAR (10)
Gökyüzümün Mavisi
Denizlerimin nazlı dalgası
Cennet vatanımın kokusu
Sevgilim,
Bugün yine hasret dalgası vurdu kıyılarıma. İçim yanıyor, gözlerimin denizlerine, mahzenlerin dehlizlerinde boğuluyor gibiyim. Her şey üstüme üstüme geliyor. Ayrılık acısı feleğimi şaşırttı. Sabah kalkıyorum; akşama kadar deli tavuk misali dolaşıp duruyorum Lahey’in ıssız caddelerinde. Bazen kızıma gitsem de yine içimdeki cam kırığı duygularım parçalıyor beni. Sensizlik ne zormuş. Hele akşamın karanlığı üzerime çöktüğünde anılarımız gözlerimin önünde ’’haydi durma, ağla’’ dercesine canlanıyor. Acılar bir tesbih gibi boğazıma diziliyor, mısra mısra akıyor kahırlar kadehlere. Şiir gözlerine bakıp yelken açıyorum Okyanus’un açıklarına. Yahşi anılarımızla teselli bulmaya çalışıyorum.
Mevsimlerden bahar olmasına rağmen içimdeki kış fırtınalarını, sonbahar hazanlarını, rüzgârın serzenişlerini durduramıyorum. Yastığa başımı koyduğumda uykum firar, pencerenin aralığından pırıl pırıl gökyüzünün karanlığı yırtarak dolunay ve yıldızların nûrânî güzelliklerini sunarken bana, özlemin içine düşürdüğü yalnızlıklarımı bir nebze de olsa unutturuyor. Yıldızların görkemli ışıltılarında, dolunayın nazlı endamında seni buluyorum. Onları tutarak tek tek öpmek istiyorum. Sabahlara dek bir gıdım uyku girmiyor gözlerime. Aklımın her karışında, hislerimde hep sen varsın. Şu karanlık günlerin bir an önce defolup gitmesini istiyorum yüce Tanrı’mdan. Mecalim kalmadı. Tebessümlerinin yokluğu içimi titretir
Buralarda havalar o denli güzel ki; uzun zaman yağan yağmurların yerini bulutsuz gökyüzünden süzülen güneş doğayı, içimizi, sahili ısıtır. Kuşlar yuvasında bebişlerini dünyaya getirirken ağaçlar yapraklandı, çiçek açtı. Laleler, güller boy boy. Geçenlerde bisikletimle kırlara çıktım. Senin en sevdiğin menekşelerden, papatyalardan topladım. Lavantalar da vardı ama henüz kış uykusunu üzerlerinden tam atamamışlardı. Onlarında açma zamanını bekleyeceğim. Ormanlıklarda dolaşırken gölcüklerde yavruları ile yüzen yaban kazları ile konuştum. Hatta selamını bile söyledim onlara. Olsaydın yanımda, el ele tutuşur gezerdik mutluluğu içimize doldur doldura. Yemyeşil alanları bir görsen, Ötüken yaylaklarında sanırsın kendini. Tanrı dağlarından gelen toynakların kişnemeleri geldi kulaklarıma. Azimli, kararlı Türk yiğitlerin naraları çınladı gök kubbede. Orkun ırmağında sulanan atların, kurulan toyların saadeti düştü usuma. Tanrı’nın biz Türk’lere kutsadığı Tanrı dağlarından bozkurtların ulumaları inletti Lahey semalarını. Türk’ün mesut ve bahtiyar yaşadığı asırları hayal ettim senin hayalinle dolaşırken.
Biz mutluluğumuzu neden bırakıp gittik? Neden başkalarının huzuru için kendimizi yaktık, dirliğimizi, düzenimizi bozduk? Aklımda bu duygular depreşti. Halbuki atamız Bilge Kağan’ın, Bilge Tonyukuk’un, İlteriş Kağan’ın bize bıraktığı kutsal emanetleri koruyabilseydik, sözlerini iyi işitseydik ne alfabemiz, ne de törelerimiz bozulurdu! İyi niyetlerimiz bizi perperişan etti. Aslımızı bize unutturdu! Göktürk alfabesi bizim hayat kaynağımızdı! Hani nerede şimdi? Acemin dilini Selçuklu Türk Devleti resmi dili yaparken, öz gardaşlarını da ezmiş, yok etmiş. Türk tarihinin mirasını yaşatan Türkmen Türklerini katliama tabi tutmuş Osmanlı Türk Devleti. Devleti yönetenler Türk olmaktan çıkmış, öz gardaşlarını alevi diye doğramışlar. Kültürümüzü bedevi Arapların medeniyetsiz örf, adet ve göreneklerini islâm kültürü diye bize yutturulmuş. Devletin tüm kadroları Türk olmayan etnik tayfasından oluşturulmuş! Gök Tengri’nin kılıcı olan biz Türkler özden, közden, sözden dönünce bunlar geldi başımıza. Gök Tengri’nin Türk bedeninde yeniden vücut bulunca içimizden bir Mustafa Kemal çıktı! Göktürk devletinden sonra Türk ismi ile ikinci Türk devletini kurdu! Ama yine de boş durmadılar Türk’e olan düşmanlıklarında hainler ve gafiller! Kendi devletimizin kutsal toprakları içinde Türk milletine soykırım devam etti, ediyor hâlâ...
Dertler çok! Hangi birini yazayım? Umarım bu fetret dönemi son bulacak yakın gelecekte. Başbuğ Alparslan Türkeş dememiş miydi? ’’ 21. yüzyıl Türk asrı olacak’’ diye. 2020’nin ilk aylarında uğursuzluklar, felaketler başlasa da, peşimizi bırakmasa da ben yarınlardan ümitliyim. Yeter ki plânlı, proğramlı bir yol takip edelim. Şafak elbet sökecek bize. Devrimcisi, Sosyalisti, Ülkücüsü, Alevisi, Sunnisi tek yürek olduğumuzda ne aşılmaz dağları aşarız biliyor musun? Yeter ki; içimizdeki şeytanı yok edelim, birbirimize olan saçma düşmanlıkları, kırgınlıkları eski bir urba gibi atalım üzerimden, zihnimizden. İşte bunları başaramadığımız için emperyalistler bizi paramparça ettiler. Son elli yıl içinde de et ve tırnak gibi olduğumuz Türk’ün özbe öz gardaş Kürtleri birlikten koparmaya çalıştılar ve aynı hızla devam ediyorlar! Ben çok şahit oldum kürtçülük ağına gençlerimizi düşürenlerin kim olduklarına. Bunları iyi anlatmamız lazım çevremizde. Bu güzel cennet vatanımız dünyanın en güzel nimetlerine sahip. Gök Tengri bize bağışlamış bu yurdu, Namerde çiğnetmeyelim artık.
Bak ya! Yine neler yazdım sana. Yüreğimiz Türklük menbaasından gıdasını alıyorsa içimiz, dışımız vatan oluyor işte. Ne yapasın bu garip? Ancak sana dert yanabiliyor. Bir tarafta sen, diğer yanda halkı ile adeta dalga geçilen yurdum. Yüreğimiz yanıyor. Gel de yanmasın! Şu korona belasında milletimiz zor durumda iken, zengin olan İsrail’e, İngiltere’ye, İtalta’ya, Fransa’ya uçaklar dolusu tıbbi ve sağlık malzemeleri yolladı devleti yönetenler. Halkına daha maske ve kolonya (!) dağıtmamış, halk isyan noktasına gelmiş, insanlar yarınından emin değilken, ağalar yandaş mütahitlere ihaleleri peşkeş çekme derdinler. Yazık!
İçimizi iyice kararttılar! Ben de senin içini kararttım gerçekleri yazınca. Ama yazmak zorundayım. Yazmasam, ben için için mahvolacağım. Derdimi bölüşüyorum seninle. Kusuruma bakma olur mu?
Sende evde kalıma bu bunaltıcı durum karşısında. Her fırsatta çık dışarı. Yağmur yağıyorsa ıslan sırılsıklam. Benimle el ele ıslandığını getir gözlerinin önüne, mutlu ol. Git bir su kenarına şarkılar söyle. Denizi gözlerinin önüne getirerel sahil boyunca koklaşa koklaşa dolaştığımızı düşün! Sana yazdığım şiirleri sesli oku caddelerde, sokaklarda. Bir şey derlerse sana: ’’ Size ne! Aşkıma deli divaneyim!’’ de gitsin. Gül geç. Ben kendi kendime konuşurken bana da bakıyorlar abes abes. Gülüp geçiyorum. ’’ Haberiniz yok! Bu oğlan aşık’’ diyerek uzaklaşıyorum. Önemli olan her an seni yaşamak, yaşıyorum da... Senin varlığın olmasa, inan çekilecek gibi değil. Geçen gün parkta otururken nemli gözlerle sana şiir yazmıştım. ne ’’off’lar’’ çektim şiiri bitiresiye. Beni duygular öyle çok yıpratıyor ki...
GEL SEVDİĞİM GEL!
Anlamsızım derdi çok gurbet ellerde
Hiç oldum yokluğuna
Yaktın beni, divâneyim sokaklarda
Yağmurlar altında yorgunum
Bahar rüzgârı nazlı nazlı eser sahil boyunca...
Gözlerimde silüetin ışıldar
Ufkun derinliklerinden gelir sesin
Ahuzar gönlüm çaresiz arar seni
Bitmeyecek hasret ömrümü verdiğim sevdana...
Ne olur gel, dokun kalbimin hicranına
Dalımda güllerin soluyor
Aşkına şakıyan bülbüllerin ölüyor
Üç günlük dünyada sevdaya ömür yetmiyor...
Ansızın ayrılıklar içimde kan deryası
Boğuluyorum, nefesim bitti bitecek
Ceylan gözlerinde son kez demleneyim
Dudaklarından ince bir buse alayım
Ömrümün son durağı, aşkın kollarında öleyim!..
Dertli gönlümden bu dizeler dökülüvermişti gözümün nuru sevgilim.
Veda etmek çok zor. Bu satırların hiç bitmesini istemezdim. Ama yazdıkça içimde dert yumağı büyüdükçe büyüyor, alevler içinde kıvranıyorum. Birazdan yine sokaklara atacağım kendimi. Yanımda aşkının harı ile bilmem nereleri yakıp yıkacağım? Sarhoşum yalnızlığımın rıhtımında. Uzaklara giden gemilere el sallayacağım. Sahil beni yine dağıtacak!
Deniz Gözlüm
Mavi Gülüm
Sevdiceğim,
Seni hasretimle öpüyorum. Allah’a, memleketime emanetimsin! Beni çok düşünme. Aşkın yüreğimde yaşadıkça, gücünün büyüsünde yarınları sabırla bekleyeceğim sana kavuşmak için.
Benim her şeyimsin sen...
Zafer’in
Zafer Direniş
...
15 Nisan 2020 Salı Lahey - Hollanda
YORUMLAR
Akşamın bu hüzün veren saatinde,bir mektup okudumsa da mektuptan öte... kalbe işleyen bir hüzünlü şarkıydı dizeler. Ve şiir ise ayrı bir güzellikte,gözlerim okurken umutlara doğru alıp götüren dizelerdi.
İlk baharın ılık havasını,renklerini, kokularını getirdi yüreğime işlenen. Uzaklarda hasretin şarkısı doldu kulaklarıma gönlüme. Hasretin türküsü mektup olmuş öyküsü çok güzeldi.
Direniş Hocam. Saygılar.
Aygün Deniz tarafından 4/15/2020 10:29:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
direniş
Teşekkür ederim Aygün.
Zahmet edip okumuşsun hasretle yoğurduğum mektubunu
sağ olasın
Huzurlu akşamın olsun.
Yorumunu çok beğendim! Eksik olmayasın ..