- 428 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Beypazarı Ankara Eylül ikibinonbeş
Kaldırımları oldukça dardır tıpkı diğer kasabalar gibi;
dik ve yokuş olan sokakları da bolcadır.
Bir beyden almadır adını.Bey--Pazarı bitişik yazılır elbet. elbet başkaca şeylerden de bahsedeceğim mutlak.
Uzak şehir sayılır Ankara an ve kara....
sabahları soğuktur güzaylarında...eğer akşamdan ayırtmamışsan yerini kalırsın o şehirde giden otobüslerinin ardından. Biletsiz ve ayakta.
Kapı deliğinden sızan güneş ısıtır ayağının üstünü şaşarsın.
Bakır tavalarının dövüldüğü teneke seslerine karışan alt çarşılarının ara sokakları sınainin ta kendisidir bu şehirde.
Meşhur AYAŞ domatesi de bu vadilerden kırmızı yanaklarına bürünüp ankara pazarlarına biratlının sırtında inmektedir.
Eski hırkalarının cebinden ne çıkaracağını bilmeyen çocukları büyümüş bulursun elbet...elbet ki kırmızı kiremitli damların birinde konaklamalısın pansion yarı otel niteliğinde.
Beypazarı kurusu ıslatılmadan yenmeli ama; büyük bakır sinilerde ki ev baklavası yok mu tam bir kilo yediriyor kırmızı yanaklı esnaf kızları,
bey pazarı (İNÖNÜ) vadisi sarı yapraklarını bürünmeden gidilmemeli olası bir kuruluk veriyor.
Büyük çift kanatlı eski kapıları aralanırken hakimevinin, bahçesinde bir bardak çay da içebilmek mümkün (ankara üniversitesinin) ikramıdır.
İnsana eski bir hava veriyor sabahları sokakları erkenden dolaşırsan
tereyağına batırılıp yenecek taze bazlamaları da cabası
Bana Mudurnu’yu hatırlattı bu şehir.
Madenler şehri beypazarı, nallıhan, mudurnu uzayıp gider bu böyle.....Beypazarı maden sodasının limonlu su da var artık.Hiç sevmedim. Ben sadesini tercih edenlerden.
...............................
....................................................
Bu soğuk kuru iklimli anadolu kasabası.....
bizim!
unutulacak arkada bırakılacak değil elbet, insanın rüyasına girecek kadar da inatçıdır tabi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.