- 525 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
YAŞAMAK
YAŞAMAK
Yaşamak çok anlamlı bir kelimedir, hata başlı başına bir dünyadır. Yaşamak kelimesini herkes kendine göre yorumlar ve yaşar. Kimine göre istediği gibi davranmak, gerektiğinde oturmak, gezmek, dolaşmak, oyun oynamak, uyumaktır. Kimine göre sevgilisiyle kol kola, göz göze, yürek yüreğe olmaktır. Sevgilisiyle istediğince gezmek, dolaşmak, alışveriş yapmak, diskolarda dans etmek, dünya turuna çıkmaktır.
Kimine göre ailesiyle, eşi- dostuyla, arkadaşlarıyla birlikte olmak, iyi gününde, kötü günüde onlarla yan yana olmak, onlara manen ve madden yardımcı olmaktır. Sevdikleri için yararlı bir şeyler yapabilmektir, üretebilmektir. Gerektiğinde uykusuz kalmak, aç yatmaktır. Gerektiğinde yemeyip yedirmektir, giymeyip giydirmektir, özcesi almadan vermektir.
Kimine göre gerçek yaşamdan soyutlanmak, kendi kabuğuna çekilmek, kendisini dinlemek, olaylara, hoşnutsuzluklara kulak tıkayıp sessiz kalmaktır. Haksızlıklara, adaletsizliklere ses çıkarmamak, bana değmeyen yılan bin yaşasın demektir. Kendi gemisini yürütüp deveyi amuduyla yutanlara göz yummaktır, bir anlamda hortumcuların değirmenine su taşımaktır. Yolsuzların, huysuzların, hırsızların, düzenbazların sömürülerine çanak tutmaktır.
Kimine göre zorluklara göğüs germek, boyun eğmemektir, nerede olduğunu bilmek, kaç kilo olduğunu bilmek, boyunun ölçüsünü bilmektir. Neyi ne kadar bilip, neyi bilmediğini bilmektir. Nerede nasıl konuşacağını bilmek, nerede, ne zaman susması gerektiğini bilmektir. Önüne hedef koymak, hedefine varmak için inadına gayret etmektir. zalimlerin karşısında, mazlumların yanında olmaktır. Haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı çıkmak, meydan okumaktır. Ezenlerin yanında değil, ezilenlerin yanında olmaktır, onlarla omuz omuza hak savaşı vermektir. Gerektiğinde işkence görmek, tutuklanmak, hapis yatmak, her şeyi olan özgürlüğünden olmaktır. Hapiste bile dışarıdakilere yardımcı olmak, destek olmaktır. Kirli savaşa karşı çıkmak, ölümlere canını kalkan yapmaktır. Düzenbazın oyununu bozmak, mücadelenin destanını yazmaktır.
Kimine göre fırsattır, önüne gelen fırsatların kıymetini bilmek, onları iyi değerlendirmektir, dahası yeni fırsatlar yaratmaktır.
Kimine göre yaşamak güzelliktir, mutluluktur. Eğer güzelse, başkaları kendisine gıpta ile bakıyorlarsa budur yaşamak. Eğer karnı tok, sırtı pekse, işleri yolunda gidiyorsa, kendi kendisiyle barışıksa, özcesi mutluysa budur yaşamak. Komşularının sobası tütmezmiş, günlerce aç yatarlarmış, giyecek elbiseleri, yiyecek aşları yokmuş umurunda değil onun. Dünyanın başka bir coğrafyasında hatta yanı başında halklar birbirini boğuyorsa, günahsız çocuklar ölüyorsa, analar oluk oluk gözyaşı döküyorlarsa umurunda değil onun, kendi mutluluğu yeter ona. Başka yerlerde isterse kan gövdeyi götürsün, isterse ......
Kimine göre yaşamak aşktır sadece. Eğer aşıksan, sevgilin varsa, birbirinizi seviyorsanız bu yeter. Sevenlere samanlık seyrandır, gerisi hep yalandır. Aşkın için, sevgilin için zorluklara göğüs gerebiliyorsan, denizleri aşmayı göze alabiliyorsan, aşkın için, sevgilin için canını vermeye hazırsan budur yaşamak..
Kimine göre tecrübelerinden pay çıkarmak, ders almaktır. Her ayağının kaymasında, her düşmesinde bir daha düşmemek için hatasını ve yanlışını içselleştirip ileriye dönük planlar yapmaktır. Acı dolu, yalan dolu, hüzün dolu ve de yeni acılara, yeni hüzünlere gebe olan hayatı yaşanılacak hale getirmek için planlar yapmaktır.
Kimine göre Yaşamak, yaşanılan anın, yani şimdinin tadını çıkarmaktır. Yani günü birlik yaşamaktır. Onlara göre dün geçmiştir, yarın nasıl olsa gelecektir. Önemli olan bu günün tadını çıkarmaktır.
Kimine göre elindekinin kıymetini bilmektir. Elindeki malların, dostların, tecrübelerin değerini biliyorsan yaşamayı biliyorsun demektir. Kimine göre yaşamak zenginliktir. Eğer varlıklıysan, paran çoksa, katların, yatların varsa, emrinde binler varsa, istediğini yiyip, istediğini giyiyorsan, eller çalışıyor sen yeyiyorsan, bir gömlek almak için bile Parislere uçabiliyorsan anında sen yaşıyorsun demektir. İşçileri sigortasız çalıştırıyorsan, istediğin zaman istediğin işçiyi işten çıkarabiliyorsan yaşıyorsun demektir. Kimine göre elindeki zenginlikleri başkalarıyla, dostlarınla paylaşabiliyorsan, işçinin, emekçinin alın terinin değerini biliyor ve veriyorsan, insanları sınıfına, sosyal durumuna, etnik yapısına, diline, dinine, inancına.... göre ayırtmıyorsan onları kendinle eşit ve kardeş görebiliyorsan odur yaşamak.
Kimine göre sevgidir yaşamak. Eğer yüreğin sevgi doluysa, doğayı, insanları seviyorsan, daha yaşanılası bir dünya için çaba sarf ediyorsan, hoşgörülü olabiliyorsan, dostlarını kırmamaya özen gösterebiliyorsan, bir damlada kıyametleri koparmıyorsan budur yaşamak.....
Yaşamak özgürlüktür, fikirlerini, düşüncelerini, inançlarını zora başvurmadan, şiddet kullanmadan açıklayabilmektir, "Bir ağaç gibi tek ve hür bir orman gibi kardeşçesine" işte budur yaşamak. Özgürlük yoksa yaşamak anlamsızdır. Nasıl ki kanatsız bir kuş uçamıyorsa özgür olmayan insanlar da üretemezler, kendilerine, ailelerine, halkına, ülkesine, insanlığa yararlı olamazlar.
Yaşamak ne değil ki?..... sevgidir, huzurdur, mutlululuktur, kardeşliktir, çalışmaktır, üretmektir, ürettiğini dostlarıyla tüketmektir, paylaşmaktır, haklarını savunmaktır, kendine, halkına, ülkesine, insanlığa yararlı olmaktır. Özcesi yaşamak direnmektir, tersinden okursak direnmek yaşamaktır.
Yaşamak elbette bütün bulardan bir damladır. Hayat çok kısadır. Kimine göre "bir içimlik su", kimine göre Bir ağacın gölgesi kadar kısadır. Tüm olumsuzluklara rağmen, tüm dayanılamaz acılara, hüzünlere rağmen hayat yaşamayı değer. Önemli olan yaşamı anlamlı kılmaktır. Yaşamdan tad almasını bilmektir. Daha güzel, daha yaşanılası bir gelecek için çaba sarf etmektir, üretmektir. Yaşamı kaderin pençesinden kurtarıp avucumuza kotarabilmektir. Eğer kendin için, ailen için, halkın için, ülken için, insanlık için bir şeyler yapıyorsan budur yaşamak. İnsanlık için, gerektiğinde tanımadığın birini yaşatmak için ölebiliyorsan budur yaşamak.
Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın dediği gibi
Söyle sevda içinde türkümüzü
Aç bembeyaz bir yelken
İnsan nasıl ölebilir
Yaşamak bu kadar güzelken
İnsanlar dallar bulutlarla bir
Aynı mavilikten geçmiştir
İnsan nasıl ölebilir
Yaşamak bu kadar güzelken.
İki şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
HAYAT BU MU
Kültürdeşinle eş
Gönüldeşinle yoldaş olmalıymış
Hoppa hoppalaaa
Kültürlü kültürünü
Mezara mı götürecek
Kültürsüz hep
Kültürsüz mü kalacak
Hayat bu mu
Hor görmek nedir
Yılanların uykusu mu
Büyük ağaç filizi gölgeleyecek
Kanatlamayacak mı hiç
Yaşamı engellemek
Yaşamın tortusu mu
YAŞAMAK
Her gün 20 saat çalışmaksa
Yokluğa alışmaksa
Bir lokma ekmek uğruna
Kedi köpekle dalaşmaksa
Halk düşmanlarına
Boyun eğmekse
Çile çekmekse ömür boyu
Yaşamak
Ölüm can olsun bana....
2007
İsmail Cömertoğlu
YORUMLAR
Yaşam, yaşamak, insan, insanlık gibi kavramlara bazen şöyle çok yukarıdan, sanki başka bir varlıkmışım gibi bakmaya çalışıyorum. Doğanın ekolojik dengesi içinde doğup, gelişip, zamanı gelince bir şekilde ömrünü tamamlayan organizmalar görüyorum. Kiminin yaşam süresi çok kısa, kiminin göreceli daha uzun... Kimi bir başka organizmanın yaşamını sürdürmesi adına yaşamını beklenenden kısa sürede kaybederken kimileri daha güçlü olduğundan daha uzun süre hayatta kalabiliyor.
İnsanoğlu da bu döngü içinde yaşayan bir organizma aslında. Özünde yaşamaya programlanmış bir organizma. İntihar etmek için uçurumun kenarına gelen bir insanın bile yakınlarında büyük bir patlama duyduğunda çömelip başını korumaya çalışması bu yüzdendir.
"İnsan yaratılmışların en şereflisidir" diye bir öğreti var. Baktığım zaman maalesef öyle olmadığını görüyorum. Diğer canlılardan farklı olarak aklımızı daha fazla kullandığımız kesin ama bunu birbirimize ve doğaya zarar vermek adına kullandığımız kesin. Elimizdeki ile yetinmiyor, birbirimize saldırıyor, savaşlar, katliamlar, kötülükler bitmiyor. Hep daha fazlasını, hep daha fazlasını istiyoruz. Belgesel izlemeyi çok severim, izlediğim onca belgesel içinde hayvanların yaşam içgüdüsü ile hayatta kalabilecek miktardan fazlası için avlandığını görmedim. Açken ceylana saldıran aslan, karnı doyunca az ötesindeki ceylan sürüsüne yan gözle bakmıyor. "Hazır fırsat varken buradan bir kaç ceylan daha avlayayım da sonra yeriz" gibi bir düşüncesi yok. sadece hayatta kalma güdüsü ile ihtiyacı olduğu kadar tüketiyor. Bir de insanlara bakalım. Hep fazlası, hep daha fazlası. Bölüşmek, hak, hukuk adalet hak getire. Kim güçlü ise, istediği gibi yön veriyor diğerlerine.
Biraz biz fazla anlam yüklüyoruz sanki, yaşam ve insan kavramlarına...
Keşke dediğiniz gibi olsa, sevgiyle kardeşçe yaşayabilsek...