- 355 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARTEMISIA XIIl
Kapı hızlı hızlı birkaç kere vurdu, Dardanus gözlerini açtı, sanki 5,10 dakika önce uyumuş gibiydi. Oysa sabahın ilk ışıkları kapının aralıklarından içeriye sızıyordu. Işığın geldiği kapı aralıklarının bir kısmı dışarıda duran adam tarafından kapanmıştı. Az sonra Kostas’ın sesi duyuldu. "Temistokles" dedi. Dardanus yavaşça yerinden kalkıp kapıyı açtı, dışarıdan gelen ışık gözlerini açmasına engel oluyordu. Dardanus "birisiyle karıştırdın galiba ben Dardanus" dedi. Kostas "hişşş unut bu ismi artık gerçek adına alışsan iyi olur, çünkü Nesterius bundan sonra isminin Temistokles olduğunu söyledi. Hadi çabucak hazırlan bir an önce tapınakta olmamız gerekiyor," dedi. Dardanus kapıyı çekip dışarıya çıktı çünkü zaten üzerindekiler ile yatıp kalkmıştı. Kostas yine acele adımlarla önde Dardanus ise arkada ona yetişmekte zorluk çekerek tapınağa varmışlardı.
Gün içerisinde gelenler gidenler oluyordu. Tapınak büyük ve birçok ziyaretçiye aynı anda hizmet edebiliyordu. Kostas, Dardanus’u Zeus ve diğer tanrılar için sun(adak) yerine getirilen hayvanları kurban etmek için yapılan kısma götürerek bıraktı. "buraya gelenlere yardımcı olun dedi. O kısımda bulunan başka bir görevli daha vardı. Getirilen hayvanları kurban etmekten sorumluydu. Elinde ki bıçakları keskinleştirmek için eğeye sürterek Dardanus’a bakıyordu. Hiç konuşmadan öylece sert bir ifade ile bakmaya devam etmişti. Güneş tepeye yaklaştığında bir ufak oğlak geldi, onu ustaca yere yatırıp usulünce kesmişti. Daha sonra gelenleri de hiç yardım almadan kesmişti. Belli ki işinde usta bir kasaptı. Kan içinde kalan bıçağının üzerinde ki kanları üzerinde ki paçavra kıyafetlerine silerek Kostas’tan ücretini alıp tapınağı terk etti. Kostas Dardanus’a tapınağın avlusunda ki kuyudan su çekerek kan olan yerleri temizlemesini söylemişti bir tarafa yığılan leşler ve kan kokusunda iğrenmemek imkansız gibiydi. Ahşap bir el arabası ile önce onları ayrılan bölümlere (hangi tanrıya kurban edilmişse) attıktan sonra, Zeus için ise yüksekçe bir tepeye yabani hayvanların yemesi için bırakılırdı. Poseidon için yakılarak külleri denize bırakılırdı. Hades için genel olarak siyah renkli hayvanlar kurban edilerek gömülürdü. Lakin tapınak Zeus’un adına yapıldığı için istisnai durumlar haricinde kurbanlar Zeus için kesilir veya şah damarına mızrak ucu gibi bir bıçak sokularak boğazı delinerek kurban edilirdi. Bu iş gayet zordu. Bütün leşler atıldıktan sonra Dardanus kuyudan çektiği su ile kan akan mermeri yıkamıştı. Yorgun bir şekilde kenarda bulunan zeytin ağacına yaslanarak oturdu. O sırada dün gördüğü bayan ve yanında başka bir bayan daha vardı. Dardanus’un yanına kadar geldiler. Zosima bugün çok daha güzeldi belli ki Dardanus’a kendini beğendirmek istiyordu. Yanında ki bayan ise yine onun yaşlarında kıyafeti ve duruşuna bakılırsa oda asilzadeydi. Zosima " merhaba Dardanus" dedi. Dardanus şaşkın bir biçimde ayağa kalkıp ismini dün ona söylediğini hatırlayarak "merhaba Zosima, fakat ismim Dardanus değil Temistokles, galiba ismimi yanlış hatırlıyorsunuz" dedi. Zosima’nın aşk dolu bakan gözleri birden mahcup ve acaba sorusuna yanıt ararcasına "ben şey gayet net hatırlıyorum dün siz bana isminizin Dardanus olduğunu söylediniz" dedi. Zosima’nın yanında duran bayan gülümseyerek dirseği ile hafifçe ittirip "Zosima yine gizlice babanın şaraplarından mı içtin?" dedi. Lakin Zosima gibi o da gözlerini Dardanus’un mavi gözlerinden alamıyordu. Zosima da gözlerini Dardanus’tan alamayarak. Arkadaşına "Archippe!" dedi. İkisi de gülüştüler. Zosima "Tanrılara hayvanları siz mi kurban ediyorsunuz, Themistokles"
"hayır, ben sadece yardım ediyorum. Burada ki kasap işi bittiği zaman başka tapınaklara gidiyor. Bu sebepten öğleden sonra burada olmuyor."
Zosima; "yarın Archippe’nin babası gelecek Zeus’a her sene olduğu gibi 10 boğa kurban edecek, bunu öğleden sonra yapacak arkadaşınıza söyler misiniz?" dedi.
Archippe bu arada elini Dardanus’a uzatarak "ben Archippe" dedi. Archippe hafif kilolu koyu kumral saçlı orta boylu çekici ve güzel bir bayandı. Göz göze geldiler. Dardanus Archippe’nin havada kalan elini nazikçe tuttu. "memnun oldum"diyerek gözlerinin içine derin derin bakan Archippe’ye gülümsedi. Zosima dirseği ile sertçe Archippe’yi iteleyerek Dardanus ile ellerinin bağlantısını kesti "hadi çabuk gidelim akşam oldu" dedi. Archippe gözlerini alamayarak sık sık arkasına bakarak oradan ayrıldılar. Dardanus iki bayanın da kendisi ile ilgisinin olduğunu biliyordu. Lakin onun aklında sadece Artemisia vardı. Uzaktaydı ama yürekleri bir biri için çarpıyordu.
...
Ertesi gün Tapınakta hummalı bir çalışma yapılıyor her yer ince ayrıntısına kadar dikkate alınıyordu. Tapınağın girişinde üçer adım ara ile onlarca muhafız silahlı olarak bekliyordu. Kostas "Temistokles bugün buraya Zeus’a kurban vermek içi asil Kerilius gelecek, her an gözünü ondan ayırma ve her isteği mutlaka yapılsın" dedi. Öğleden önce ufak tefek kurbanlar kesildi. Kasap ve Dardanus beklemeye koyuldular Kasap "bir can aldın mı daha önce?"
Dardanus kafasını iki yana hafifçe sallayarak "hayır" dedi.
Kasap kirli kahve rengi seyrek dişleri ile sırıtarak, "anlamıştım sen bir korkaksın"
Dardanus sesini çıkarmadı. Kasap ; ayağa kalkıp Dardanus’un yanına kadar gidip sert bir ifadeyle eğilerek ellerini göstererek " biliyor musun tanrılara binlerce kurbanı bu eller ile verdim, onlarda bana bir gün Tanrılık verecekler, biliyorum" diyerek ayağa dikilip "zeussss duy sesimi" diyerek haykırdı. Sonra tekrar eski yerine geçerek "istersen seni korurum" diyerek tekrar iğrenç dişlerini göstererek sırıttı. Dardanus ona bakmıyordu. Ama o konuşmaya devam ediyordu. "bir kadından daha çekicisin" diyerek bakmaya devam ediyorken. İki adam tek tek boğaları getirmeye başlamışlardı. Kasap ayağa kalkıp mermer sunağın önüne geçti. Aradan pek zaman geçmeden İki muhafız ile Nesterios ve Kerilius geldi. Kasap onlarında gelmesi ile işe koyuldu.
Kasap ustaca önüne getirilen tüm boğaları haklıyordu ki, sıra son boğaya gelmişti. Sarı ve devasa bir boğa getirdiler. Boğayı zapt etmek çok zordu. Lakin adamlar güç bela boğayı kurban edileceği yere getirerek bağladılar.
İki adam ve kasap zor zapt ettikleri boğayı kurban etmek için Kerilius’un emrini bekliyorlarken boğa birden huysuzlanmıştı. ipini sıkı sıkı tutan adamlardan birisini, ipi ile birlikte kaldırıp fırlattı. Adamın elinden bıraktığı ip, boğanın diğer adamı da fırlatmasına sebep olmuştu. Kasap hemen boğanın boynuzundan tutup burnunun deliklerine sağ elini atar atmaz güçlü bir boynuz darbesi ile yerden yükselip tekrar boğanın önüne düşmüştü ki. Boğa onu yerden boynuzu ile tekrar sürükleyerek kaldırıp iki metre ötede duran yeni budanmış zeytin ağacına doğru fırlattı. Sivri ve bir kol kalınlığında ki dal kasabın sırtından girip göğsünden dışarı çıkmıştı. Adamın kanı yerlere akarken gözleri öyle bir açılmıştı ki karşısında ki katil boğanın böyle bir şey yapacağını düşünmemişti. Boğa bir hışımla Kerilius’a doğru koşmaya başladı. Muhafızlardan birisi boğayı durdurmak istese de daha elinde kılıcı sallamadan boğa onuda alaşağı etti. Muhafız bir tarafa elinde ki kılıç bir tarafa gitmişti Dardanus kendine yakın düşen bu kılıcı alıp ani bir hamle ile boğanın arkasından yaklaşıp yan tarafına geçip kılıcı boğazına sapladı. Boğanın boynunu bir tarafından girip nefes borusunu keserek öbür taraftan çıkan kılıç yarası ile korkunç bir böğürtünün tapınağın duvarlarında yankılanması bir olmuştu. Kerilius’un gözleri yuvasından çıkacak gibi olmuş, elleri ayakları titriyordu. Dardanus’un bu ani hamlesi ağaçta ölümle pençeleşen kasabın son anları olmuştu. Kerilius kendine gelir gelmez Dardanus’a dönüp "Zeus aşkına sen kimsin?" dedi. Dardanus tek dizinin üzerine çöküp eğilerek "Adım Temistokles, tapınak görevlisiyim" dedi. Kerilius "Temistokles gerçekten hayatımızı kurtardın. Benden bir isteğin varsa söyleyebilirsin" dedi. Temistokles "efendim önümüzde ki ilk savaşta yunan düşmanlarına karşı savaşmak isterim" dedi. Kerilius şaşkın bir ifadeyle "sadece bu mu, bunu mu istiyorsun benden genç adam" Temistokles hafifçe başını kaldırarak "evet efendim" Kerilius "tamam olmuş bil bunu seni yunan askerleri ile eğitim için bir süre benim himayemde ki orduda misafir edebilirim. Eğer başarılı olursan senin için ilk savaşta iyi bir birlikte asker hatta bir lider olarak görev verebilirim"dedi. Temistokles "müteşekkir olurum efendim" dedi. Kerilius az önce ki arbedeye yetişmeye çalışan muhafızların yere bakan mahcup suratlarına bakarak. "muhafızlar duydunuz değil mi? Temistokles misafirimdir onu yanınıza alın ve ne gerekiyorsa yapın" diyerek Temistokles ve muhafızlarının arkasından Nesterios ile yan yana yürürken "bu nasıl bir fedakarlıktır, görüyorsun değil mi sevgili Nesterios, ben ona isteğini soruyorum o da benden ölümü istiyor. İşte hayat böyle bir şey herkesin aklı var, ancak siyasetçilerin oyun tahtasında bir rol alabilirler, buda bizim gibi asilzadeleri yükseltir" diyerek gülümsedi. Nesterios’ta onun gülümsemesi karşısında hafifçe gülümseyerek sessiz kalmayı tercih etmişti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.