- 770 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEFİNE
Anadolu’nun bir köyünde yaşayan Hamza ve Tahir aynı yaşta çok çok iyi anlaşan iki arkadaştı. İkisinin de maddi durumları kötüydü. Köyde herkes Hamza’ ya Hamo diyordu. Hamo çok babayiğitti. Dövüşten kavgadan kaçmaz hakkını verirdi. Fakat gece karanlıktan, cinden, periden çok korkardı. Her ikisinin de askerlik çağları yaklaşmıştı. Askerden gelince evlenmeyi düşünen Hamo ve Tahir askerlik sonrası yapacakları işin hayal kuruyorlardı. Tahir pek çalışmayı sevmez, havadan para kazanmak peşindeydi. Bu nedenle havadan para getiren işlere çok merakı vardı.
- Hamo: Tahir askerden gelince birlikte bakkal açalım köyde bakkal yok, dolayısıyla çalışmadan paramızı kazanırız. Elimizde sıcak para olur. Bir kısmını da harmana veresiye olarak satarız o topladığımız paralarla da kışlık erzaklarımızı alırız millet tarlada çalışırken biz de dükkânımızda gölgede otururuz. Bak Kale köylü Çopur’ a yaz kış sandalyede oturuyor. Civar köylerin hepsi ona borçlu.
-Tahir: İyi diyorsun Hamo ama dükkân açacak parayı nereden bulacağız. Beni en hassas yerimden vuruyorsun. Tarlada sıcaktan çalışmaktan nefret ediyorum.
Hamo: Hele şu askere gidip gelelim ondan sonra Bakkal mı açarız çift mi süreriz Allah kerimdir.
Hamo ve Tahir sülüs almak için askerlik şubesine giderler. Şubedeki komutana bir bakraç manda yoğurdu götürürler. Komutan da bunlara bir kıyak geçer ikisinin de askerliğini aynı yere yazar. Askerlik yerleri Edirne Uzunköprü’ dür. Neşeli bir şekilde köye gelen Hamo ve Tahir eş, dos,t akraba ile vedalaştıktan sonra askerlik görevlerini yapmak üzere Edirne’ye hareket ederler.
Vardıklarında Türkiye’nin değişik yerlerinden gelen insanlarla tanışırlar sabah akşam talim yaparlar. İlk zamanlar çalışmaya alışık olmayan bu iki arkadaş akşamı zor ederler. Yorgunluktan yatakları üzerine düşüp uyurlar. İlerleyen zamanlarda Tahir ve Hamo askerlik şartlarına alışırlar ve akşam yatakta arkadaşlarla sohbet etmeye başlarlar. Kendilerine yeni arkadaşlar edinirler. Erzurum’ dan askere gelen Ömer ile sıkı bir arkadaşlık kurarlar. Ömer, Tahir ve Hamo’ nun en yakın arkadaşı olur. Ömer’in de ailesinin durumunun kötü olduğunu askerden sonra evleneceğini ve parasının olmadığını öğrenirler.
- Ömer: Askerden sonra evlenmeyi düşünüyorum ama köye gidince hiç param olmayacak nasıl yapacağım bilemiyorum.
- Hamo: Sanki Bizim durumumuz farklı biz de gidince evlenmek istiyoruz ama para nerede daha tarlaları ekip süreceğiz mahsul aldıktan sonra eğer para artarsa belki bir nişan takabiliriz.
-Tahir: Arkadaşlar bu mahsul ile tarla sürme ile biz bu devirde evlenemeyiz zaten ailelerimizin durumu belli bize bir yerden net para lazım ki ancak işlerimizi yoluna koyalım hele hele hayalini kurduğumuz bakkalı açabilmek için yüklü bir paraya ihtiyaç yok mu? Hamo.
- Ömer: Aslında ben böyle bir para kaynağı biliyorum ama yapabilir miyiz bilmiyorum.
-Tahir: Nasıl bulacağız bu parayı?
-Ömer: Bir zamanlar bizim oralarda Ermeniler yaşıyormuş Ermeniler’ in yerleşim yerlerinden ayrılırken yanlarındaki kıymetli eşyaları altın ve mücevheri yolda çaldırmamak için gömdüklerini duymuştum, bizim orada Yıkıkkale mevkiinde Ermeniler yaşıyormuş. Gidince orada altın arayacağım inşallah bulursam hem zengin olurum hem de sevdiğime kavuşurum.
-Hamo: La oğlum Tahir bizim orada da Hançerpınarı mevkiinde Ermenilerin yaşadığı söyleniyor ne dersin askerden dönünce biz de oraya bir bakalım mı?
- Ömer: Hiç beklemeyin derim eğer Ermeniler bir yerde yaşamışsa orada kesinlikle altın veya değerli eşya bulursunuz. Hem bu devirde çalışarak zengin olanını gördünüz mü?
- Tahir: Duydun mu Hamo? Bak ne diyor? Biz de askerliğimiz bitince Hançerpınarı’ nı karış karış arayalım oradaki bina temellerinin etrafında kazı yaparsak çabuk buluruz.
- Hamo: Bir keresinde biz babamla gitmiştik Hançerpınarı’ nın yamacındaki kayanın üzerinde artı ve çarpı işaretleri vardı.
- Ömer: Bak sizin orası kesinlikle çok önemli bir define alanına benziyor, dönünce kesinlikle orada arama yapmalısınız.
Aralarında bu sohbet geçtikten sonra. Artık her akşam koğuşa geçtiklerinde bu üçlü define bulma ve eski Ermeni gömüleri hakkında sohbet ediyorlar, kısa yoldan zengin olmanın hayallerini kuruyorlardı. Dile kolay tam yirmi dört ay su gibi geldi geçti.
Hamo ve Tahir askerden sonra köylerine döndüler birkaç ay geçtikten sonra Hamo ile Tahir köy meydanında tekrar karşılaştılar. Hamo’ nun sevdiği kızı, babası başkasına vermek üzereydi. Tahir de beş parasız köy meydanında geziyor tabakasına tütün alacak parayı bile denkleştiremiyordu. Bir akşam Tahir ile Hamo aralarında konuşurken askerlik anılarına daldılar ve Ömer’i hatırladılar.
-Tahir: Hamo ne dersin şu Hançerpınarı’ ndaki Ermeni yerleşim yerini bir ziyaret etsek, kazı yapsak Ömer’in söylediği altınları bulabilir miyiz acaba?
- Hamo: O zaman bu gece kazma ve küreği alıp kimseye görünmeden Hançerpınarı’ na gidelim derim.
-Tahir: Gitmesine gidelim de bu iş nasıl yapılır bir öğrensek Hamo.
Hamo: Bu işi bilse bilse Kale köyünde oturan Haydar dayım bilir. Zamanında define işleri İle çok uğraşırmış annem anlatırdı. Hatta dayım zamanında bir Ermeni’nin at çiftliğinde çalışmış. Ondan biraz bilgi alırsak bizim için faydalı olur.
-Tahir: O zaman öncelikle yarın Kale köyüne giderek dayınla görüşelim ondan sonra Hançerpınarı mevkiine gidip altınları arayalım.
- Hamo: İsabetli olur o halde yarın sabah erkenden Kale köyüne gidelim dayımı bir ziyaret edelim ağzını yoklayalım bu define işlemleri hakkında biraz bilgi alalım.
Sabah olur Tahir ve Hamo köyden ayrılırlar ve Kale köyüne Hamo’ nun dayısının yanına giderler. Hamo’ nun dayısı bunları güzel karşılar ve biraz sohbet ettikten sonra ağızlarındaki baklayı çıkarmalarını söyler.
- Hamo: Dayı biz Hançerpınarı’ nda Ermenilerden kalan yerleşim yerinde altın arayacağız fakat bununla ilgili hiçbir bilgimiz yok ne yapmamız gerekir deyince;
- Hamo’ nun dayısı Haydar: İşte şimdi tam yerine geldiniz oğlum, oturun bakalım der ve şunları sıralamaya başlar. Bak oğlum altını bulduğunuz zaman onun üzerinde bir tılsım veya bir sihir olabilir veya bu hazineye üç harfliler musallat olmuş olabilir, çok dikkatli davranmalısınız. Belki de zehirli toz bile olabilir içerisinde. Ben zamanında çok define aradım her işin bir ilmi var. Öncelikle arama yapacağınız yerin gündüz nerede olduğunu keşfetmeniz lazım eğer gündüz kazı yaparsanız köylüye yakalanırsanız. Gündüz kazı yapacağınız yeri işaretledikten sonra gece orayı mum ışığında kazmalısınız altınları bulduğunuz zaman dediğim gibi sihir veya tılsım olabilir. Sihir varsa dua okumalısınız. Sakın korkmayın. Tılsım varsa onu bozmak için bulduğunuz altın küpünün üzerine iki yumurta kırıp 10 dakika beklemelisiniz eğer küpte herhangi bir hareket yoksa tılsım yok demektir. Altını alıp bölüşürsünüz eğer üç harfliler musallat olmuşsa uzaktan küpe taş atarak küpün kırılmasını sağlayabilirsiniz. Küp kırılırsa bütün tılsım ve sihirler bozulmuş olur. Hadi kolay gelsin, ha bu arada altın bulursanız bana da bir sakal atmayı unutmayın diyerek bunları gönderir. Hamo ve Tahir akşam tüm hazırlıkları yaparlar ve keyifli sohbetlerin içerisinde;
-Hamo: Bak oğlum Tahir ben bu tılsımdan ve sihir işinden biraz korktum.
-Tahir: Korkma bir şey olmaz işin bütün hilesini dayın anlattı zaten.
Hamo: Bu define işinde kardeş kardeşe güvenmezmiş dayım öyle söylüyor biz yanımıza da bir terazi alalım altınları orada bulunca hemen paylaşıp ayrılalım ondan sonra herkes kendi yoluna tamam mı?
-Tahir: Tamam emmioğlu.
Akşam kazma kürek ve bir de zincirli eşit kollu terazi alarak gece yarısı saat üç civarında Hançerpınarı mevkiine giderler. Gündüzden işaretledikleri yeri sırasıyla kazmaya başlarlar. Bir metre kadar derine indikten sonra çukura Hamo iner. Hamo hem karanlıktan hem de üç harflilerden korktuğu için aşağıdan sürekli Tahir’ e seslenmektedir. Tahir de Hamo korkmasın diye elinde yaktığı mumu
Hamo’ ya vermek için çukurun içine doğru eğilir. Bu arada Tahir çukurun kenarında duran teraziye dokununca terazi tangır tungur çukurun içerisine düşer. Hamo başını kaldırınca Tahir’ in elindeki mumla göz göre gelince korkar ve cinler geliyor diyerek çukurdan hızla çıkar elinde kazma ile köye doğru koşmaya başlar.
- Tahir: Hamo Hamo! Korkma Hamo diye bağırır ama Hamo’ nun duracağı yoktur köye doğru koşmaya devam eder. Bu arada kuyuya giren Tahir teraziyi eline alarak Hamo’ nun peşinden koşmaktadır. Hamo Tahir’ in arkadan gelişini cinlerin kendini kovaladığını zanneder ve nefes nefese daha da hızlanmaya başlar.
- Tahir: Hamo dur bekle Hamo diye bağırır. Tahir’ in elindeki kürek ve terazi birbirine çarptıkça çıkan seslerden gece karanlığında korkan Hamo daha da hızlanır ve cinler geliyor! cinler geliyor! diye bağırmaya başlar.
Tahir: Kaçma Hamo arkandaki benim çıngırdayan terazi, dese de Hamo o hızla köye kadar koşar.
Köyün içinde yavaşlayan Hamo’ yu yakalayan Tahir korkudan dili tutulan Hamo’ ya bir iki tokat atsa da Hamo kendine gelemez. Hamo bu olaydan 40 gün sonra çatlayarak ölür. Hamo ile Tahir’ in kolay yoldan para kazanma hayali Hamo’ nun hayatına mâl olur. Tahir Hamo’ nun neden dilinin tutulduğunu ölümünden ancak beş yıl sonra anlatabilmiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.