- 1880 Okunma
- 11 Yorum
- 5 Beğeni
Edebi yazı yazma tavsiyeleri 1
Edebiyata gönül vermiş değerli insanların buluştuğu bu güzel platform aslında bir okuldur.Herkes edebiyat defterine bir şeyler yazıp burayı güzelleştirirler.Nice edebi eserlerin neşredildiği bu güzel sitede nice değerlerle tanıştık,nice bilgiler öğrendik.Aldığını vermek erdemliliktir.
Geçen gün "İsabella" adlı edebiyat dostunun yazısı bizlere ilham oldu.Otuz yıllık alaylı son dört yıllık ta Edebiyat Fakültesi öğrencisi olarak kıyıda köşede bir şeyler biriktirmeye çalıştık.
Bunu burada bilirkişi sıfatıyla paylaşmak çok büyük bir sorumluluk.Çünkü, burada bizi sınıfına öğrenci olarak dahi almayacak büyük değerler var.Onlardan af dileyerek hadi derse geçelim.
Ders; Türk Dili ve Edebiyatı
Konu: Aşağıdaki gibidir.
Edebiyat çok geniş bir bilim dalıdır.Onu bilim dalı yapan en büyük faktörlerden biri de felsefesinin olmasıdır. Yani "Edebi Felsefe" olgusu. Bu babda edebi felsefeyi şöyle tarif edebiliriz.
" Yazarın içinde olan sınırsız hayal dünyasının kalem ile dış dünyaya süslü kelâm olarak aktarımıdır."
Günümüzde insanlar arasında " sürekli ve etkili kitap okuyan da doğru ve okunaklı yazı yazan da pek az kimse vardır" dersek yanılmış olmayız. Yapılan incelemeler yalnızca sıradan insanların değil aydınların da artık yazılarının giderek bozulduğunu göstermektedir.
Güzel bir yazı yazma alışkanlığı kazanan kişiler, düzeni ve disiplini alışkanlık hâline getirirlerse başarılı olurlar.
Öyleyse kişinin doğru ve güzel yazmayı öğrenebilmesi için kendisinin de;
- Yazı çalışmalarının ilgi çekici ve bilinçli bir çalışma olduğunu bilmesi,
- Eleştiriye, kontrole ve teşvike olanak sağladığı için kişilerin ihmalini önlediğine, kötü alışkanlıklarının önüne geçtiğine inanması,
- Yazının, insanın iradesini kuvvetlendirdiğini, kendi kendisini yetiştirmesine katkıda bulunduğunu kavraması,
- Yazının bireyler ve kümeler arasında faydalı bir yarışma doğurduğunu, eleştiri ve eleştiriyi iyi karşılama alışkanlığı kazandırdığını kabul etmesi,
- İnsanlara sanat zevki ve el becerisi kazandırdığının bilincine varması gerekir.
Peki Edebi yazı nasıl yazılır?
Bu sorunun cevabını vermek için aşağıdaki kuralları öğrenmek ve bu kurallara uymak bize çok şey kazandırır.
- Yazmaya başlamadan önce şevkimiz, yazı aşkımız buna " ilham " da diyoruz ve feragatimiz de yanımızda olmalı.
Neyi, ne için, kime ve ne kadar uzunlukta yazacağımızı düşünmeliyiz.
Bazı kimseler çok konuşur, hiçbir şey söylemez. Bazıları da çok yazar, hepsi amaçsız ve faydasızdır.
- Yazdığımız konuyu önce belleğimizde oluşturmalı sonra onu iç dünyamızda sevmeliyiz! Konuyu çok iyi tanımalı ve ona sadık kalmalıyız: İlk önce "sorunu" yazmalı, sonra diğer ayrıntıya girmeliyiz.
Yazmaya başlarken kendimize bir yol haritası çizmeli, konuyu adım adım ele almalıyız. En önemlisi konunun ana hatlarını belirlemeliyiz.
Kendimiz için yazmamalı, okuyucuyu düşünerek yazmalıyız. Her insan kendi dilini konuşur. Kimi zaman insanlar bilimsel yazar ve kimse bir şey anlayamaz kimi zaman da basit yazar, çok şey anlaşılır. Hepimizin çok sevdiği bir dil vardır. Kullandığımız dil basit, anlaşılır, sade, açık ve yanlış anlaşılmayan bir dil olmalıdır. Bu oldukça zor bir iştir. Schoppenhauer bu zorluğu şöyle tanımlamaktadır: "Hiçbir şey anlamlı düşünceleri herkesin anlayabileceği şekle getirmek kadar zor değildir."
- Sadece eli değil beş duyuyu birden kullanmalıyız. Dolayısıyla okuyucunun beş duyusunu da harekete geçirmeliyiz.
- Yabancı sözcük oldukça kullanmamalı, Türkçe yazıyorsak Türkçe yazmalı, Almanca yazıyorsak Almanca yazmalıyız. Kimseye yabancı sözcük bilgimizi kanıtlamak zorunda değiliz.
-Yüklem nesnenin yerine geçmemeli, isim cümleleri yerine fiil cümleleri kullanılmalı, gereksiz açıklamalardan sakınmalıyız. Fiiller her zaman cümlelerin can damarıdır. Basit, sade, keyifle okunabilecek Türkçe ile yazmayı öğrenmeliyiz.
- Yazdığımız metin akıcı olmalı, yazdığımız okuyucuya keyif vermelidir. Voltaire’in söylediği gibi: "Yazı her çeşit yazılabilir, bir tek sıkıcı yazılamaz!" Yazı okunmak için yazılıyorsa, kendi kendine konuşur gibi yazılmamalıdır. Okuyucunun anlayabileceği biçimde yazılmalıdır.
- Cümlelerimiz metin içinde yerli yerine oturmalı ve aynı zamanda birden çok düşünceyi vermemelidir. Okuyucudan iki veya daha fazla düşünceyi anlaması beklenmemelidir.
-Paragrafların uzun olmamasına özen göstermeli, okuyucuya düşünme zamanı tanımalıyız.
- Yazılarımızda ne düşünürsek düşünelim, yazdıklarımızı herkes anlayabilmelidir. Açık ve basit bir dille konuşulan veya yazılan hiçbir şey kötü olamaz. Ne zaman ki güzel yazmayı öğrenirsek, o zaman açıkça düşünmeyi ve konuşmayı da öğrenmiş oluruz.
Edebi Yazı Yazmayı Öğrenmek
Okula giden her insan az çok okuma ve yazma öğrenir. Ancak güzel yazabilmek farklı bir olgudur. Yazma sanatını becerebilen insan, ne demek istediğini açık bir dille ifade edebilir ve okuyucusunu ikna etme kabiliyetine sahiptir. Yazmak, doğuştan gelen bir beceri değildir. İnsanlar arasında beceri farkı bulunsa da yazma sanatının tekniğini ve ana hatlarını öğrenmek gerekir.
Konuşma sanatı ile yazma sanatı arasındaki farka baktığımızda yazma işinin daha zor bir sanat olduğunu görürüz.
Neden konuştuklarımızı yazamayız? Elimize boş bir kâğıt aldığımız zaman veya bilgisayarımızın ekranını açtığımızda, dakikalarca ne yazacağımız ve nasıl başlayacağımız hakkında düşünür dururuz. Sözcükler öyle kolay akmaz, konuşur gibi düşünceler yağmaz. Bazen beynimiz durur gibi olur, kalem tutan elimiz ise sanki bir anda felç olmuş gibi hareket etmez. Neden acaba? Çünkü konuşmayı kesintisiz ve uzun süre deneyerek öğreniyoruz.
Yazarken yukarıda sıraladığımız koşullar yoktur. Kendi kendimizle baş başa olduğumuzdan, bize herhangi bir tepki gelmez. Bu bakımdan kullandığımız dilin okuyucuya ne şekilde yansıdığını göremeyiz, sadece kendi yazdıklarımızdan sezinleyebiliriz.
Yazma sanatını öğreneceklerin dikkat etmesi gereken en önemli nokta Türkçeye hâkim olabilmeleri ve onu doğru kullanabilmeleridir. Türkçe dünyanın en güzel ve en canlı dillerinden biridir. Bu güzel dili kullanırken coşkulu ve tutkulu olmaya özen göstermeliyiz.
Hatasız yazabilmek, etkili yazabilmek değildir. Her yazı yazanın etkili yazabilmeyi öğrenmesi gerekir. Bunu yapabilmek demek, büyük adımlarla yürümek, düşünceleri anlamlı bir biçimde düzene sokabilmek ve doruk noktalara çıkabilmekle olanaklıdır.
Edebi Yazıya Nasıl Başlanmalı?
İlk önce yazacağımız konu hakkında fikir sahibi olmanız gerekir. Yani sonra bu konu hakkındaki düşüncelerimizi biçimlendirmelisiniz. Varılan sonuç ile takip eden ana konuya geçiş zemini hazırlayınız. Eski yazarlar genellikle el yazısıyla yazmışlardır. Bu yöntemi kullandıkları için hep yazdıklarının yan taraflarına notlar almışlar, önemsiz yerlerin üzerini çizmişlerdir. Bir yazıya son şeklini vermeden önce üç dört kez denetimden geçirmişlerdir. Bu nedenle yazıları bilgisayara geçirmeden önce kâğıda yazmanın birçok fikrin kaybolmaması açısından önem taşıdığını unutmamak gerekir. En etkili yollardan biride yazdıklarınızı sesli sesli okumaktır.
Bilgisayar çağında alışkanlık sonucu hemen bilgisayara düşüncelerimizi aktarmayı seçiyoruz. Ancak bazen bir yazıyı tam bitirmek üzereyken aniden hepsini kaybettiğimiz veya bir şeyi sildikten sonra bir daha asla geri getiremediğimiz de olabiliyor.
Önemli olan ilk adımların mükemmel olması değil önemli olan iyi bir başlangıç yapabilmektir. Başlangıçta konu tespiti yapmadan hiçbir şey yazılamaz ve hiçbir düşünce üretilemez. Hazırlık yapmadan, not almadan veya herhangi bir konuda birkaç fikir üretmeden de içerik oluşamaz. İçerik oluşturulmadan da bir yazıya biçim verilmez. Yazarken bütün bu adımlar dikkate alınmalıdır.
Yazmak, anlatabilme sanatıdır. Yazı yazan kişi kendisini okuyana öyle anlatmalı ki okuyucu yazılandan bir akıntıda sürüklenir gibi etkilenebilsin.
Yazının amacı nedir? Ana konular nelerdir? Öncelikli olarak ana konulardan birincisini ifade ediniz. Ana konuyu destekleyen cümleler yazınız. Gerçekler, görüşler, sayısal değerler gibi örnekler kullanınız.
Sonuç olarak, amacı başka sözcüklerle tekrar ifade ediniz. Bunun için ana noktaları tekrar hatırlatmaya ortam hazırlayınız. Son cümle olarak güçlü mantığı olan bir bitiriş yapınız.
Tabi ki en önemli noktalardan biri de imla kurallarını çok iyi bilmeliyiz.
Saygılarımla
Kaynaklar;
Genel Dil Bilim kitabı
Türkçe öğretmeni blogu
YORUMLAR
Hayırlı sabahlar kardeş. Sanırım İmlaya dairde bir şeyler yazmanız lazım. Buraya da zaman zaman uğrayacağım
fakat yazıyı okurken en büyük eksiğin imlada olduğunu ve bunu hemen hiç birimizin umursamadığı düştü aklıma.
Oku, Oku da adam ol, baban gibi. Eşek olma. Erdeminden
Oku oku da adam ol,baban gibi eşek olma kuyusuna düşüyoruz . Dilerim anlamışsınızdır meramımı. Hı PC denmi
yok oranın faydası olmuyor. birinin dediği diğerini tutmuyor ve kuru tanımlar işe yaramıyor.
Haa sizde bilmiyorsanız başka :):):):):)::):
Sizi seviyorum.
İsabella, senden de Allah razı olsun. (Amin)
İsabella
Böyle bir platform varken niye dışarda arayalım ki derdimizi. İmla kurallarından tuttun da küçük bir TDK'ya bile dönebilir burası. Her istediğimizi burada bulabiliriz. Herşey edebiyat adına nasıl olsa.
Biz hayal edelim defterimiz hayallerimizi gerçekleştiriyor nasıl olsa :)
yeğinadnan
İhtimaldirki Sizin de olmayacak şey gönlünüze düşmüyor. Dilerim her şeyin en güzeli düşsün gönlünüze zira sizin istediğiniz insanılığın beklediği şeyler olmalı. Ben birine şahit oldum Siz binlercesini yadın yaşayın dilerim. Amin.
SelimADIM
İkinci kez derse verdiğiniz katkı bizi ziyadesiyle memnun etti.ikinci ders öykü,deneme,mektup,roman vs. nasıl yazılır? Aşamaları nelerdir? Onu anlatmaya gayret edeceğiz. Üçüncü ders imla kuralları olabilir.Beraber öğreneceğiz.En güzel öğrenme şekillerinden biri de öğrenirken öğretmek.Çok ama çok teşekkür Adnan abi...hani bu duruma örnek bir olayı anlatayım;
Erzurum'da kadının birinin kocası ölmüş, kadın taziyede başlamış ağıt yakmaya ;
Benim herifim eleydi,benim herifim beleydi.O çok iyi kitap okurdu, çok iyi İngilizce bilirdi...Bir söylemis iki söylemiş orada bulunan komşu kadınlardan biri dayanamamış ve demiş ki;
-Vışş o torpah başan ,senin herif Türkçe'yi zor gonişirdi İngilizceyi nerden bilsin.
Ağıt yakan kadın hiç istifini bozmadan yine ellerini dizine vurup agita devam ederken şöyle diyor;
- Bilmir di amma gayretliydiiii....
Şimdi biz bilmemekte gayretinizden bir de sizin gibi dostlarımız var. Erzurum'dan Saygılarımla
yeğinadnan
Aşkale ye ve İsbire doğru selam ver. Birinde doğdum diğerinde büyüdüm.
Resimden bişeyler hissetsemde soramadım. Dadaşım isabet oldu yazman.
Sadece gardaş değil kandaşızda aynı zamanda Hamd olsun.:)
SelimADIM
yeğinadnan
En sevdiğim ders edebiyattı lisede. Birgün şiir yazıp sınıfta okumuştum, arkadaşlarım kikirdemişti her kıta arasında. Dersinimizin olduğu bir sonraki hafta öğretmenim elinde dergilerle geldi yanıma. Bunları oku, geliştirirsin kendini demişti. Ne kadar mutlu olduğumu şuanmış gibi hatırlıyorum. Böyle öğretmenler hep çok özeldir.
Size de bu vesileyle tesekkurlerimi sunmak isterim. Giriş olmadan gelişme olamazdı tabi. Hangi kitabın giriş bölümü çok heyecanlıdır ki hem. Gelişmeleri büyük beklentiler içerisinde bekliyor olacağım, tüm edebiyat sevenlerin beklediği gibi...
Saygılar...
İsabella tarafından 4/14/2020 11:39:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
İsabella tarafından 4/14/2020 11:40:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
SelimADIM
Aziz ol Remzi Hocam, su gibi!
Bana şahsen en çok lazım olan yazıydı bu
Bu tip yazıları okumaya çalışıyorum, zorluyorum bazen kendimi
Çocukluğumda babamın aldığı iki kompozisyon kitabını son yıllarda okudum
O zamanlar okumadım, halt ettim
"Ağaç yaşken eğilir" sözü boşa değil elbette
O çağımda o tarz eserleri üzerinde durup, takıldığım yerleri sora ede okusaydım daha fazla, çok daha fazla yol alırdım şimdi
Yinede çocukluğumdan gelen boşluğu şimdi doldurmaya çalıştığım olur bazen
"Zararın neresinden dönülse kârdır" hesabı
Ben daha ziyade alaylı konumdayım yazarken
Kitabi olandan elbette faydalanmaya çalışıyorum, fayda sağlıyorum da
Ne ki, doğaçlama, içimden geldiği gibi daha ziyade
Kurallı olmaya çaba göstererek şüphesiz
Google devrindeyiz Allah'tan, yazarken imla ve yazım bazında google kanalıyla yokluyorum sık sık
Sözlük, ansiklopedi devrinde olsak işim zordu anlayacağınız
Muhtemelen yazıp çiziyor olmazdım
Ne var ki, klasik nice eserinde sözlük ansiklopedi devrine ait olduğunu unutmamak gerek
Zorluk, müşkül niteliği katlıyor her alanda
Teknoloji geliştikçe kolaylık artıyor da, nitelik düşüyor inceden inceye
Ben teknolojiden faydalanarak kolaycılıktan uzak durmaya da çalışıyorum naçizane
Söz gelimi Face'de insanlar fotoğraf albümü yapıyor, bir özçekimdir gidiyor
Halbuki insanlara mesaj vermenin, topluma hatta dünyaya ulaşmanın bu kadar mümkün olduğu bir çağdayız
Kültürel amaçlı kullanmalıyız teknolojiyi açıkçası
Diğer yandan, yazı ile konuşma arasındaki farklara değinmişsiniz
Konuşma nispeten kuralsızdır, en azından kuralsızlığı kaldırır bir nebze
Birde konuşurken insan düşüne düşüne konuşmaz
Yani düşünmekle konuşmak beyinsel olarak aynı anda işlemez
Konuşan bir yandan da düşünürse kekeleme, tekleme başlar
Bu da dinleyeni sıkar, soğutur
Konuşurken, o anda değil daha önce düşündüklerimizi paylaşırız
Mesela bir yerde, bir kitleye gruba konuşma yapan insan daha önceden konuşmasını planlar, kürsüde planlayacak, tasarlayacak hali yok
Yazı öyle değil oysa, bir iç disiplini ahengi var, bunu sağlamakta kişinin elinde
Kendisiyle başbaşa planlayıp tasarlayabilir, gözden geçirip düzeltebilir
Yazının bu avantajından faydalanmak gerek
Öz eleştiri nosyonu olmalı ki yazanda, ortaya koyduğu ürün traş losyonu olmasın
Nihayet
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hocam
Saygı ve selamlarımla…
SelimADIM
Öncelikle emeğinize sağlık. Değerli paylaşımlar için teşekkür ederim.
Bu atölye fikri gerçekten iyi oldu. Her yeni bilgi farklı bir bakış açısı sağlıyor ve her farklı bakış açısı daha geniş düşünme olanağını getiriyor beraberinde.
Devamını sabırsızlıkla bekleyeceğim.
Saygılar
SelimADIM
Aziz Hocam, bilgiler gayet faydalıydı, teşekkürler öncelikle... Ben daha çok, öykü yazmakla ilgileniyorum. Elbette öykünün de edebi yönü var. Ancak, belli bir konuda yazmaktan daha zor gibi geliyor.
Mesela, giriş ve sonuç bölümleri özellikle çok önemli. Kurgusu, olay örgüsü, zamanı... o kadar çok yönü var ki! İşte benim öğrenmek istediğim, bunların tekniği.
Örnek aldığım yazarlar var... Uğur Demircan ve Ali Can(ezgin dizeler) öyküde idoldür benim için. Uğur Demircan’ın detaylara dikkati ve bunları işleyişi, Ali Can’ın olay örgüsü, karakterleri ve diyalogları hep hayranlık uyandırmıştır bende. Okuyarak, dikkat ederek öğrenmeye çalışıyorum.
İnsanların beğeni ve tercihleri çok farklı elbette. Mesela, Bir Dünyevi arkadaşımla biz, bir yazımın üzerine aynı karakterlerle farklı iki öykü çıkarmıştık ortaya. Bazen, kalıplardan çıkmak da gerekli sanki. Çünkü, yazının içtenliği oranında beğenilirliği artıyor...
Bu konuda çok şey var aslında konuşulacak. Zamanla ve başka arkadaşların da katkısıyla dile getiririz mutlaka ki... ama genel olarak söylemek gerekirse; bu atölye fikri gayet hoş!
Saygılarımla...
SelimADIM
hikaye, makale v.s nasıl yazılmalı genel hatlar ile zaman,mekan,tema,kişiler,olay örgüsü nasıl olmalıyı tartışacağız.Tabiki işin içine özgünlük girecek yazarın kendi yeteneği girecek bunu burda biz yazamayız.
Katkınız için sonsuz teşekkürler...
Teşekkür ederim zaman zaman döneceğimden emin devamı geleceğinden ümitli olarak ayrılıyorum yazıda. Ellerinize sağlık. Dilerim sizin tahmin ettiğinizden çok daha fazla insana faydası olur.
Sevgi ve Selam.:)
SelimADIM
Hocam son söyleceğimi başta belirteyim, katılmadığım yerler olsa da konunun önemine binaen uygulaması yapılmayan teorilerin veya ders anlatımlarının anlaşılması vakit kaybına neden olur. Bu vakit kaybını sadece yazarak azaltabiliriz.
Hocam son söyleyeceğimi başta belirteyim, çok sıkıcı bir yazı. Genel kabule göre belirlenerek aktarılmış bir çok düşünce.Yazı yazma hevesim gitti.
Hocam son söyleceğimi başta belirteyim,harika bir analiz, ayırdığınız vakte, harcadığınız zamana müteşekkirim, eksik olmayın. Yazı yazasım geldi..
Katılmadığım ve katıldığım yerler hususunda; :)bir tebessüm bırakarak, etkileşimleri takip etmek için müsaade istiyorum..Teşekkür ederim.Atölye çalışmaları son hız devam etmeli..
Sağlık ve huzurla..
Eksik olmayın.
SelimADIM
Gerçekten sıkıcı olduğunu bildiğim bu yazıyı başka nasıl yazabilirim bilmiyorum.Uzun bir çalışma aslında çok kısalttım.Eğer yazma hevesim gelirse ikinciyi kısa hikaye şeklinde denemek isterim.Mesela babanın evladına nasihatleri örgülü kısa hikaye şeklinde olabilir ya da varsa bir tavsiyemiz başımın üstünde yeri var.
Teşekkürler ve saygılarımla
İnsan öğrendikçe ne kadar cahil olduğunu anlarmış
Yazınızı okurken hem bilgi sahibi oldum hemde keyif aldım
Her ne kadar site aslının dışına çıkmış olsa bile bılgılendirılmek öğrenmek
Faydalıdır
Mesela ben içimden geldiği gibi yazıyorum imla kurallarına hiç dikkat etmiyorum
Bu bir eksiklik
İnşallah bu yazılarınız basta yönetim ve uyeler tarafından dikkate alınır
Bunuda belirteyim örnek verirken
Yabancı yazarları değilde
Yaşar kemal cemil Meriç cemal süreya
Necip Fazıl nazım Hikmet gibi değerlerimizi örneklendirsek
Bunu eleştiri olarak algılamayın
Emeğinize sağlık hocam
Eyvallah
SelimADIM
Öncelikle zahmet edip bu sıkıcı yazıyı okudunuz. Yetmedi çok verimli bir yorum yazdınız. Size, çok teşekkür ederim.Her işte olduğu gibi yazı yazmanın da kuralları var uyarsak daha keyf alırız diye düşünüyorum.Saygılarımla
Edebiyat sitelerine yazı yazmaya başladıktan sonra daha bir dikkatli okuyor ve yazıp çiziyoruz en azından ben kendim bunu yapıyorum, yapmaya çalışıyorum. Hayat da bir okul, doğumdan ölüme kadar, edebiyat siteleri de bir okul ve öğrenmenin ne yaşı ne de sınırı var, yeter ki içinizde öğrenme hevesi olsun... Gerçekten çok ciddi ve feyiz aldığımız kalemler var gerek burada gerekse başka edebiyat sitelerinde, ben çok şey öğrendim hepsinden müteşekkirim bu konuda, ancak laf olsun torba dolsun diye yazı paylaşanlar da var, amiyane tabir ile onlara da kızmıyorum kızamıyorum elbet bir bildikleri vardır. Kimisi rahatlamak için yazar, seçkiye girme gibi bir derdi de yoktur, kimisi sohbet amaçlı girer, kendileri bilir. Ne kadar köfte o kadar ekmek derler ya, siz okur ve yazar, yazmaya çalışırsanız, semeresini de bir zaman gelir, görürsünüz mutlaka... Bu vesile ile tüm kalem dostlarına ayırım gözetmeden sevgi ve saygılar demek en güzeli... Güzel bir yazı kutlarım yürekten Selim Bey...