- 465 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
K Ö R O L A S I C A
K Ö R O L A S I C A
İklimsel olarak dört mevsimin (Kış, İlkbahar, Yaz ve Sonbahar) yaşandığı bölgelerde Sultan Navruz’dan (21- mart) itibaren doğa kış uykusundan uyanır. Doğanın görselliği daha çok yeşile bürünür ve ağaçlar bin bir çeşit çiçekle bezenir. Arılar çiçekten çiçe ğe kanat çırparken bülbülümsü vızıldar. Teneffüs edilen hava mis-i amber tüter. Efil efil esen çamın ve türül türül tüten iğde çiçeği kokusu havada sarmaş dolaş olunca in sanı mest eder. Tertemiz hava akciğere doldukça vücuda zindelik ve gönüle ferahlık verir. Bahar mevsiminin değişmesi istenmez.
KırkAdem, tekerleğin değmediği bölgede konuşlu köyünün camisinde öğle namazı e da ettikten sonra cami bahçesinde çınar ağacının gölgelendirdiği banka oturur. Ce maat arkadaşlarıyla biraz sohbet etmeyi, hal hatır sormayı amaçlar. Günlerdir yor gan, döşek yattığı için de biraz keyifsizdir. Sırtını bankın arkalığına iyice yaslar. Kulağı arkadaşlarının anlattığı vakayı işitirken, gözü masmavi gök ile yemyeşil yerin birleştiği ırak yerlerde gezinir. KırkAdem, doyumsuz doğa güzelliğinden ayrılamaz, derin düşün ceye savrulur. Kilometrelerce uzanan yeşillik denizinde gençliğin yaşamaya başlar.
KırkAdem bu esnadan, yanı başında oturan Ahmet Ağanın tütün kesesini çıkarıp siga ra sarması ve çakmak taşı üzerine koyduğu kavı ateşlemek için çarkı seri şekilde taşa vurması üzerine hülyadan uyanır. Keyfi kaçar, yüzü buruşur. Ahmet ağanın beyhude çabasına bir anlam veremez ve,
“-Ağam, içeceğin bu tütün hem sana hem de bizlere zarar. Tertemiz havamızı kirlet mesen, Şuracıkta temiz temiz otursak, keyfimize baksak, olmaz mı?” der.
Ahmet Ağa, “-KırkAdem emmim, benim içtiğim tütünden ne olacak, bir içimlik tütün den havamı kirlenir.” diye cevap verirken tütünü tüttürdükçe tüttürür.
Tam bu sırada KırkAdemin derin hülyalara daldığı yeşillik denizi tarafından bir motor sesi duyulur. Gözünü yeşillik denizinde dikkatlice gezdirir. Toprak yolda rampayı çık maya çalışan kamyon tozu dumana katacak kadar hızlı gidemiyor. Fakat kamyonun eksoz borusundan çıkan duman kıvrım kıvrım ay dedeye ulaşıyor. Sanki buharlı loko motiften çıkıyor, mübarek. Kamyonun kulakları tırmalayan gürültüsünün yanı sıra ya nık yağ kokusu KırkAdem’e kadar ulaşınca daha çok rahatsız olur. Ciğerden öksür meye başlar. Tertemiz havayı kuşun kanat çırpması bile toza bulayıp kirletirken kamyonun havaya karıştırdığı yanık yağın kokusu ve dumanından rahatsız olmamak imkansız. Tertemiz havası kirlenen ve öksürmeye başlayan KırkAdem ;
”-Kör olasıca mahlukat, az kalsın midemi bulandıracak ve ağzımdan çıkanla abdestim bozulacaktı” diyerek tepki gösterir.
Allah’ın bir lütfu olan bu dünyayı, gelecek nesillere, bize bırakılandan daha temiz ve yaşanılabilir bırakmalıyız. Cennetin yansıması olan dünyayı ve doğayı korumalıyız.
Bu amaç için hep birlikte özveride bulunulması gerekir.
Nisan-2020
Süleyman YILDIZ (LEMOS 5303)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.