- 793 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BİZ HANGİ OYUNU OYNUYORUZ
BİZ HANGİ OYUNU OYNUYORUZ?
Temel, Cemal ve Dursun kahvede kağıt oynarken, İdris masaya yancı olarak oturmuş. Yarım saat oyunu seyretmiş fakat hangi oyun oynandığını bir türlü anlayamamış ve Temel’e sormuş,
"Ulan Temel ben bütün kağıt oyunlarını bilirim, yarım saattir seyrediyorum, ne oynadığınızı bir türlü anlamadım. Siz ne oynuyorsunuz?
Temel cevap olarak "Vallaha ben iki saattir ha bu masada kendime göre pişti oynuyorum, bu ikisinin ne oynadığını ben de bilemedim." demiş.
Uzun zamandır dünya gündemine oturan, kütle olarak koca dünyada 1 Kğ bile etmeyen ama bütün coğrafyalarda toplu katliamlar yapan Coronavirüs balasıyla yapılan mücadelede, Devletimiz ve sağlık teşkilatımız hakikaten takdire şayan bir şekilde süreci cansiperâne çalışarak idare etti. Hem de dünya ülkelerine de yardım yapacak bir şekilde.
Kendi içimizden bir kesimin de Türkiye’nin bu süreçte çuvallaması, sağlık sisteminin iflâs etmesi ve ölümlerin daha fazla olması, dolayısıyla virüsün zaptedilemez bir şekilde yayılması için beklediği de malum. Bu konuda yazılacak çok şey var ama detayları millet biliyor.
Sağlık çalışanlarının yaşadığı sıkıntılar, aşırı yorgunluk, evlerinden, ailelerinden mahrumiyet, hastalığa yakalanma ve vefat haberleri herkesin bildiği gerçekler.
Başta temizlik olmak üzere, herkes evinde kalsın, kendini izole etsin ki, hem virüsün yayılması engellensin hem de hastanelerin tedavi ve yoğun bakım kapasiteleri zorlanmasın mantığıyla çok kapsamlı tedbirler alındı ve görsel medya yoluyla da toplumsal bir bilinç oluşturulmaya çalışıldı.
Bu gece saat 22.00’da 30 büyük şehirde iki günlük sokağa çıkma yasağının 24.00’da başlayacağı ilân edildi. Saat 23.00-24.00 arası televizyon ekranlarından ve sosyal medya paylaşımlarından gördüğüm manzaralar dehşet vericiydi. Marketlerde, fırınlarda, benzinliklerde kuyruklar, izdihamlar, kavgalar vs ürkütücü ve utanç vericiydi.
Tedbir mesafesi (bireysel, sosyal mesafe) 1,5 metreden 1,5 santimetrenin altına düşmüş, kolalar, cipsler, vs havalarda uçuşuyor. İki gün evden çıkmadan açlıktan ölünmez, hatta çoğunun mevcut stokları iki ay yeyecek kadar bile var. Ama petrol istasyonlarındaki yakıt kuyruğunu anlayabilmek mümkün değil. Evden çıkmayan adam deposu dolu arabayla ne yapacak acaba?
Eve ekmek götürmek mi, marketten virüs getirmek mi, hangisi gerçek?
Âdeta "virüs iki saatte bütün herkese nasıl bulaştırılır" sorusunun cevabıydı, bu yaşananlar.
Tarihiyle, kültürüyle, ahlâkı ve vicdanıyla, adaletle dünyaya bir zamanlar nizam veren millet, bugün de dünyaya virüs salgını sebebiyle insanî ve tibbî yardım götüren millet, bu gece dünyaya bu rezil görüntüleri vermemeliydi.
Sağlık teşkilatının bütün emek ve gayretleri gece 22.00’dan itibaren heder edildi, ziyan edildi, çöp edildi.
Sokağa çıkma yasağı karar mekanizması her kimlerse, bu zamanlama ve stratejik hata ile salgının katlanarak çoğalabilecegini öngöremedi. Bu tür kararlar alınırken sosyal psikoloji hesaba katılmalıydı.
Marketlerin kapanış saati 21.00. Uzun zamandır bu saate bütün marketler riayet etmekteyken, bu gece ne oldu, nasıl oldu da psikolojik refleksle millet sokağa hücum ettiğinde marketler açıktı. O kadar kalabalık karşısında polislerimizin çaresiz hallerini de unutmak mümkün değil.
Millet olarak verdiğimiz bu görüntüden mutlu değiliz, zira biz bu değiliz, bu kadar bencil olamayız. Asıl tehlike önümüzdeki günlerde muhtemel vakaların ve vefat haberlerinin katlanarak artması.
Savaş, cephede ve cephe gerisinde devlet, millet, asker, sivil, her kesim topyekün mücadele halinde olursa zafere erişir. Herkes canını, kanını, alın terini ve göz yaşıyla beraber umudunu ortak bir merkezde birleştirilirse krizler, salgın hastalıklar, istilâlar bertaraf edilebilir.
Kim hangi oyunu oynuyor? Biz ne yapıyoruz? Aslımıza dönelim, kendimizi, milletimizi ve devletimizi küçük düşürücü tavır ve davranışlardan uzak duralım.
Bu millet çok acılar, yokluklar, zulümler, işgaller, ihanetler ve türlü türlü badirler gördü. Hepsinden de Allah’ın izni ve lütfuyla dişiyle tırnağıyla mücadele ederek, birbirine kenetlenerek, kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ülküsüyle kurtulmasını bildi. Güçlü Büyük Türkiye ideâlimiz uğrunda, bu virüs belâsını da atlatarak yürüyüşümüze tarihte olduğu gibi aynı azim ve kararlılıkla devam edeceğiz.
Bu gün sabırlı, vakarlı, sağduyulu olma, tahammül, sorumluluk, digergamlık, dayanışma ve umudu kaybetmeme günüdür. Bu topraklarda var olmak için başka şansımız yok.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
YORUMLAR
İki gün, evet sadece iki gün aç kalma filan değil, günlük normal hayatından biraz farklı bir hayat yaşayacak olmanın endişesi insanımızı şu hale soktuysa bir kıtlık olması halinde durumun ne olacağını düşünmek bile istemiyorum.
Onca emeğe, çabaya, dünyaya örnek gösterdiğimiz gayretlere yazık oldu.
Ha olaylar abartılmış olamaz mı? Bizler bize servis edilen bir takım resimlere, yazılara bakarak gaza gelmiş olamaz mıyız? Bu da mümkün ama maalesef '' Dün asla marketler önünde kuyruğa giren, sokaklara akın eden olmadı'' Demek de mümkün değil.
Değerli gazi komutanım. Aslında yapılması gereken tam olarak vatandaşın ( özellikle 12 Eylülü bilen, yaşayanların) anladığı dilden konuşmaktı. Yani önce askeri, polisi gece yarısı sokaklara döküp sonra da sabaha doğru '' Sıkıyorsa sokağa çıkın '' Demekti. Bu vatandaşa '' Paniğe gerek yok, tüm önlemler alınmıştır. Lütfen saat 24.00 dan sonra sokağa çıkmayın '' Demek kâr etmiyor.
Selam ve sevgiler.
HüseyinGazi
İki gün, evet sadece iki gün aç kalma filan değil, günlük normal hayatından biraz farklı bir hayat yaşayacak olmanın endişesi insanımızı şu hale soktuysa bir kıtlık olması halinde durumun ne olacağını düşünmek bile istemiyorum.
Onca emeğe, çabaya, dünyaya örnek gösterdiğimiz gayretlere yazık oldu.
Ha olaylar abartılmış olamaz mı? Bizler bize servis edilen bir takım resimlere, yazılara bakarak gaza gelmiş olamaz mıyız? Bu da mümkün ama maalesef '' Dün asla marketler önünde kuyruğa giren, sokaklara akın eden olmadı'' Demek de mümkün değil.
Değerli gazi komutanım. Aslında yapılması gereken tam olarak vatandaşın ( özellikle 12 Eylülü bilen, yaşayanların) anladığı dilden konuşmaktı. Yani önce askeri, polisi gece yarısı sokaklara döküp sonra da sabaha doğru '' Sıkıyorsa sokağa çıkın '' Demekti. Bu vatandaşa '' Paniğe gerek yok, tüm önlemler alınmıştır. Lütfen saat 24.00 dan sonra sokağa çıkmayın '' Demek kâr etmiyor.
Selam ve sevgiler.