- 402 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NOSTALJİK GEZİ 2
NOSTALJİK GEZİ
2
Bu evler bu Camiler yok olacaktı. Köylü paraya kavuşmuş, halinden memnundu. Bu Cami’yi ikinci kez görüyordum. Geniş ve yemyeşil bahçesi bir daha olmayacaktı. Bu fındık alım yerleri, bu kahvehane, bu dükkânlar. bu dere, bu köprü olmayacaktı. Bu hatıralar suya batacaktı bizim için. Bir daha sıla özlemi yapamayacaktık. En son cenaze için gelmiştim altı ay önce bu duyguları his edememiştim.
Hanımı ölmüş bu ihtiyarı hiç iyi hatıralarla anmıyordum. Oysa o adam çok değişmişti. O zamanlar sigara içiyordu ve geceleri sürekli yatacağımız yerde kendi yaşıtı olan işçisiyle- o da bizimle gelmişti- sohbet etmekten bize rahat vermiyor, uyumamıza olanak bırakmıyordu. Yattığımız yerde sigara içiyorlar, yüksek sesle sohbet ederek bizi rahatsız ediyorlardı. Sabah da erkenden kaldırarak eylemlerini tam bir zulme dönüştürüyorlardı. Ağır çalışma şartları gücümüz zorluyordu
Ayranımızı içip akşama doğru oradan ayrıldık. Giderken tepede durmuş baraj inşaatını ve köyü seyretmiştik. Ama ben bir türlü barajı tam olarak nereye yapılacağını algılayamadım. Nasıl olsa yapıldıktan sonra ortaya çıkar diye pek önemsemedim.
Bu tepeleri bir daha geçmiştim ama bu duyguları yaşayamamıştım. Dönüşte yakın köyde bir komşumuza uğramaya karar verdik. Köylülere sorduk, bir evi işaret ettiler. Bahçesinde fındıklarla meşgul olan biri vardı ve yanında da fındık yiyen bir köpek. Selam verdik. Kendimizi tanıttık. Aradığımız eski komşumuz ayakkabıcının saf oğluydu. Evlenmiş boşanmıştı. Biz tanımadı biz de onu. Kendimizi tanıttık. Hatırladı. Babası hastanede yoğun bakımdaydı. 85 yaşında olmuştu. Annesi başında bekliyordu. Sağlık dileyerek oradan ayrıldık.
Bu 45 yaşlarında adı deliye çıkmış çocukluk arkadaşımız Bekir’di. Ne günlerimiz geçmişti. Ama şimdi onlardan geriye bir şey kalmamıştı. Demek ki arkadaşın da akıllısı arkadaş olabilirdi. Bu saf adamdan arkadaş olsa ne olur olmasa ne olurdu. Bir varmış bir yokmuş gibi. Bir aile bile kuramamış bu zavallıdan arkadaşın ne olduğunu anlaması beklenebilir miydi?
Anlattıklarımız anlamış mıydı, anlar gibi mi yapıyordu belli değildi. Buyur bile etmemişti. Bir avuç fındık ikram etmek bile aklına gelmiyordu. Bizim ona ihtiyacımız toktu ama insan karşısında bir canlı görmek istiyordu. Akıl ve idrak ne müthiş bir şeydi şu an anlıyorduk. Büyük abim bahçedeki elmadan yemek istedi o son derece hissiz yiyin diyordu. Acaba babasının durumu mu onu etkilemişti. Bu da pek belli olmuyordu.
Dua ederek ayrıldık. Ama bu görüşme bize hiçbir tat vermemişti. Sanki bir duvara toslamıştık. Buruk duygularla ona veda ettik. Yola koyulduk arabada sohbete devam ediyorduk. Büyük abim sürekli konuşuyor, dünürle adeta yarışıyordu. Ben bu bitmez tükenmez gevezelikleri dinleyerek adeta hafakanlar geçiriyordu. Bu yol arkadaşları yüzünden özlemli gezi bana zehir olmuştu. Demek ki yoldan önce yol arkadaşı önemliydi. Bir gezi daha böyle sona ermişti. Ben gittiğime, gideceğime pişman olmuştum.
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.