Tuhaf ama bir anımı hatırlattı yazı. Benim için çok önemli günlerden biriydi çok heyecanlı olduğumdan arkadaşım kolama akik taşından bir bileklik taktı. Sonra o günü atlattım benim heyecanımla arkadaşım eve gidince bayılmış. O bileklik sende kalsın demişti. O günden sonra bileğimden hiç çıkarmadım. Görev yaptığım kurumda ki evlerden birinde özellikle geceleri çok huzursuz olurdum. Bir gece koltujta uykuya delmışım, rüyamda bir erkek bir kız çocuğu gördüm kız olan bendim beş altı yaşlarındayız. Toprağı kazıyoruz içine giriyoruz. Burda güvendeyiz diyoruz. Sonra üpertiyle uyanmıştım. Bi an oturdum öylece ve koluma bakakaldım o sırada bu bileklik birden koptu hiç hereket etmeksizin taşlar dağıldı. Sabah olunca gelen ve o evde uzun süre görev almış olan arkadaşıma olanları anlattım. Oda bana geçmişte yaşanan bir çocuğun intahar vakasını anlattı. Çok ilginçti.

Hani aklıma ilk düşen prenses ile kurbağa
Hikayesi oldu. Sizin satırlardaki Zeynep, hayale dalıyor
ya dere kenarında küçük küçük balıklar geliyor,
Zeynep'in yüzü gülüyor
Belki gümüş renkli ufak balıkta
Büyük bir hayal yaşatıyor
Prensini düşlüyor , da uğur böceğini Zeynep' vermeyi düşleyen kim deredeki balık mı düşüncelerde,
Sahi bu arada Cam bileklik
Yazı başlığı, satır aralarında ne kaçırdım
Algılıyamadım





hülya hicran tarafından 4/8/2020 8:47:11 PM zamanında düzenlenmiştir.

Uğur böceğinin içinde bir tutam sevgi hem de karşılıksız...

bi büyüsem dedi şuncacık
içinden kızıl ağaca bakıp
bi şu abla gibi azıcık
aşk ateşini yakıp
bir çift mavi su sineği
dere boyu kavak yelleri

hep ayrılığa götürür büyüme hayalleri...

noktalı yerleri doldurun diye bir sınav şekli vardı ki biz çocukken ya işte ondan.. saygı ile....