- 1024 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
FRANKFURT GÜNLÜKLERİ
Artık gitmeme birkaç ay kalmıştı... uçuyordum mutluydum.
İşe giderken caddelerde uçarak gidiyor yüzümdeki, gözlerimdeki mutluluğu hem ben hem her kes görüyor : ne oldu diyorlardı.
İş yerine gittiğim zaman, koşup Marya ’yı yanaklarından öpüyordum. Marya :
- Ne oldu mektup mu geldi Türkiye ’den. Diyordu. Ben : Hayır artık Türkiye ’ye ben gidiyorum bir kaç ay sonra.
Diyordum. Marya üzülüyordu : Gitme biz sensiz ne yapacağız ?
- Ee ne yapayım, gitmem gerekiyor,çok özledim Vatanımı ailemi diyordum. Marya ise : Onlar buraya gelsinler.
-Hayır ben gideceğim. Diyordum. Ve diğer arkadaşlarım da gitmemi istemiyorlardı.
Arkadaşlarım iyiydi, her şey güzeldi,ama Vatanım daha da güzeldi.
Buraların ne çok kahrını çekmiştim. Ne çok göz yaşı dökmüştüm .
Bir çok tanıdık tanımadık insanların bazen verdikleri çilelere üzüntülere katlanmak zorunda kalmıştım. Bunun yanında çok mutlu olduğum çok iyi arkadaşlarım da olmuştu. İtalyan Marya, Alman Renata, Ruth, Marya,Anna ve bir çokları. Rus arkadaşım Marya, Fransız arkadaşım Carlotte. Bu yabancılarla iyi dost arkadaş olmuştuk.
Ama her şeye rağmen Vatanın dostluğu hiç bir şeye değişilemez bence.
Hazırlıklarımı yapıyordum. Herkese birer hediye alıyordum,onları valizime diziyordum. Artık işe gidip - gelmeler bana çekilmez bir yük gibi olmuyor, içimdeki mutluluk ve sevinç beni kuş gibi uçuruyordu.
Sabahın altısında cafeyi açıyordum. ( Şef bu görevi bana vermişti.) Ve sabahın bu dokuza kadarki zamanı burada yalnız bana aitti. Yapılacak işleri bitirip , kahvaltımı hazırlayıp ,kahvaltı yaparken türkçe müzik açıyor onu dinlerken o günlük hatıralarımı yazıyordum.
Buradaki yalnızlığımda bunlar benim en mutlu saatlerimdi... bazen gelen mektuplarımı okur onların yanıtlarını yazardım. Gün içinde ise gidip postaya verirdim.
Saat dokuza doğru hareketlilik başlardı burada. arkadaşlar gelir,şef gelir cafenin her gün ki işleri devam ederdi. İşte bu günlerin beni hiç sıkmadığı bir zamanda ben uçarak evden işe -işten eve gidip geldiğim bu sırada artık günler kala gitmeme yeniden beni ümitsizliğe göz yaşlarına atan karar bir anda dünyamı yeniden yıktı. Bu sene de gitmiyoruz Türkiye’ye dedikleri zaman artık ellerim çalışmıyor ve ayaklarım yürümüyordu.
Bir kaç işe gidemedim hastaydım hep yatıyordum. Bu arada şef ten izin istemiş ve gelemiyeceğimi söylemiştim. O da mecburen kabul etti. Nedenini soruyorlardı öğrenince de hepsinin sevincini gözlerinden okuyordum. Yalnız Marya beni teselli ediyor benimle göz yaşları döküyordu. Bu vefalı arkadaşımı hiç unutamıyacaktım. Yeniden kadere boyun eğip zor da olsa yaşantıma devam etmeye başlamıştım.
Aygün Deniz ( Frankfurt’tan Hatıralar.)