- 394 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARTEMISIA X
ITIRAFLAR
Belli belirsiz kulaklarda çınlayan çekiç sesleri ile güne uyanan Artemisia hemen yanına koşan ve ellerini yüzünü yıkaması için getirilen gümüşten derince bir kabın üzerinde, yine gümüş bir ibrikten içinde gül yaprağı olan su ile elini yüzünü yıkadıktan sonra henüz 15 yaşlarında bir esmer ķölenin yüzüne baktı. Sonra Artemisia, Angelos’un elinde ki havluyu alarak elleri ve yüzünü kuruladı. "Angelos tüm hazırlıklar yapıldı mı? Bugün pers imparatoru buraya gelecek," Angelos " evet efendim tüm hazırlıklar tamam" dedi. Artemisia hemen kapının yanında duran Pirosus’a "hemen çevre güvenliğini artırın, herhangi bir sorun istemiyorum" dedi. Pirosus "destek ekipleri yolda öğlen olmadan burada olurlar efendimiz" dedi. Artemisia satrap olarak ilk kez pers imparatoru ile karşılaşacaktı. Telaşı bu yüzdendi, iyi bir imaj oluşturmak istiyordu. Akşama doğru tüm hazırlıklar tamamdı. Lakin 100 kişilik bir bölük pers askeri ve onların başında ki kumandanları vardı. Artemisia’nın huzuruna çıkmalarını beklemeden Artemisia onları kalenin girişinde karşıladı. Bölüğün başında ki yüzbaşı atından inerek Artemisia yı selamlayım elinde ki deri kılıf ile kaplı notu Artemisia ya uzattı. Yanı başında duran Adrastos merak içinde Artemisia ya sordu. " ne yazıyor" Artemisia "benim oraya gitmemi istiyor, bu bölüğü de benim için görevlendirmiş." Artemisia bölüğün başında ki kumandana bakıp "siz gidebilirsiniz benim oraya sağ salim varabilecek mahiyetim var" dedi. Bölüğün başında ki kumandan "hayır efendim imparator tek başınıza bizimle gelmeniz için gönderdi bizi" dedi. Adrastos öfke ile "ne demek bu?" Artemisia, Adrastos’un omzuna dokunup, "tamam" dedi. Ertesi gün sabahın ilk ışıklarında yola çıktılar. Adrastos ne kadar yalnız bırakmak istemese de Artemisia buna mecbur olarak görmüştü kendini. Artemisia yolda her hangi bir tehlike ile karşılaşmadan iki gün kadar süre sonra ancak ulaşabilmişlerdi. Lakin görüşmek için çağrılması bir günü geçmişti. Bu zaman zarfında Artemisia adeta çileden çıkmış ve çok öfkelenmişti. Nihayet huzura çağrıldığında dışarıda büyük ve yüksekçe bir tahtın üzerinde sakallı, orta boylu üzerinde gösterişli bir kıyafet ile duran kişiydi imparator. Bu çok sıradan olarak görünen kişi ile anlatılan imparator arasın dağlar kadar fark vardı. Artemisia’ dan önce imparatorun karşısında duran adam yüksek sesle "Karia satrabı Artemisia" dedi. İmparatorun önüne kadar gelip daha önce kendine söylendiği gibi diz çökerek selamladı ve imparatorun el çırpması ile ayağa kalktı. İmparator " Artemisia babanı tanırdım, bizim için gerçekten önemli bir savaşcı kadim ve güvenilir bir dosttu." dedi ve ayağa kalkıp yan tarafta ki cariyeye doğru yönelip yanında durdu ve elinde ki altın kupadan bir yudum içecek içip "Evet yunanlılar için bir hain gibi görülebilir, şayet yunanlılar onun kıymetini bilmediler, hak ettiği yere onu taşıyamadılar" dedi ve tekrar Artemisia ya yönelip bulunduğu yerde ki basamaklardan yavaş yavaş aşağı indi. " senin gözlerinde onun cesaretini görüyorum ve önümüzde ki günlerde egeyi çepeçevre sararak aldıktan sonra, seni benim himayemde bir hükümdar yapmayı düşünüyorum." dedi ve Artemisia’nın omzuna dokundu, elini biraz bekletip çekti ve devam etti. "şayet seninde bu savaşta üzerine düşeni fazlasıyla yapman gerektiğini tahmin edebiliyorsun herhalde?" Artemisia "evet elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz efendim"dedi. İmparator hafifçe gülümsedi "gerekli maddi destek ve askeri yardım için ne gerekiyorsa yapılacak, konumunuz çok stratejik olduğundan bu gerekli, şayet savaşın nasıl ve ne şekilde olacağını, ne zaman başlayacağını daha sonra diğer bölgelerle birlikte sizde öğreneceksiniz" dedi ve tekrar tahtının olduğu yere çıktı. O
turmadan önce "şimdi istirahat edebilirsiniz ve yarın yine bir birlikle Karia’a ya yola çıkarsınız" dedi. Artemisia "imparatorum eğer bir sakıncası yoksa şimdi yola çıkmak istiyorum şayet orada olmadığım her saat aklımı meşgul edecek." İmparator gülümsedi "işte bize layık bir satrap böyle düşünmeli, tamam hemen hazırlanıp yola çıkabilirsiniz" diyerek Artemisia nın kapıdan çıkmasını hayranlıkla izledi ve yanında duran tuhaf giyimli yaşlı adama dönüp " işte böyle olmalı bütün satraplar" dedi. Yanında duran adamın suratı sıkıntılı bir ifadeye büründü lakin hiçbir şey söylemedi.
........
Artrmisia Dardanus ile daha yakındı artık, hemen hemen her an yanında gibiydi. Çoğu zaman onu izlemek Dardanus’a zevk veriyordu. Kılıç talimlerinde, otururken, konuşurken, şarap içerken, toplantılarda karar alırken, her zaman her yerde yanındaydı. Bu durum bir taraftan Dardanus’u mutlu ediyor, diğer taraftan yüreğini dağlıyordu. Ona yakın olmak ve ondan bu denli uzak olmak. Yinede kendisini şanslı görüyordu.
Bir gün Agatone ve Artemisia verandadan ege denizini izlerken Ahameniş imparatoru Darius hakkında konuşuyorlardı. Agatone Darius’un sıradan bir Persli olduğunu şans eseri imparator olduğunu söylüyordu. Bir ara Dardanus’a dönerek. "sence haksız mıyım?" dedi. Dardanus ona "görüşlerde haksızlık olamaz sadece yanılma olabilir efendim" dedi. Agatone "hmmm güzel düşünce" diyerek ellerini arkasına bağlayarak, "peki sence yanılıyor muyum" dedi. Dardanus ciddi bir şekilde, "yanılıp yanılmadığınızı söyleyecek kadar haddimi aşamam efendim, lakin benim görüşüme göre;
"Babadan oğla geçen bir hükümdarlığı savaş konusunda deneyimli bir kumandanın ele alması gerçekten bir şans mı yoksa planlanmış bir oyun mu? Darius Ahemeniş imparatorluğunun babadan oğla geçişine engel olmuş zeka ve aklı ile çoğu zafere önderlik etmiş bir komutandı. Ne malum Ahemeniş imparatorluğunun başına kasti olarak getirilmek ve savaş için gidilen seferde krala bir suikast yapılıp Darius’un başa gelmesinin sağlanmadığı"
- Zeki bir adamsın köle, ama biliyorsun ki denizcilik konusunda çok zayıflar. Karadan da ilerleyemiyorlar çünkü batı onlar için sürprizlerle dolu. Başarısız olamasalar askeri güç ile ilerleseler dahi yorgun ve bitkin bir şekilde yunan kapılarına varacaklar.
- Doğru bir düşünce olabilir ama yunan kapılarına yorgun bir şekilde varsalar dahi şu an ki yunan ordusundan en az 10 kat daha fazla olacakları aşikâr.
- Hmmm doğru söylüyorsun genç adam sen sıradan bir köle olamazsın soylu birisi olmalısın. Senin için bir şeyler yapabilirim. Diyerek odadan ayrıldı.
Artemisia, Dardanus’un zekasına hayran kalmıştı. En az görünüşü kadar iyi bir zekası vardı ki, Artemisia onu aklından çıkaramıyordu.
Dardanus ile Agatone’un bu konuşmalarından birkaç gün sonra Dardanus’u iki muhafız apar topar yatağından kaldırıp gecenin bir yarısı Artemisia’nın yanına getirdiler. Artemisia muhafızlara odadan uzaklaşmalarını söyledi. Dardanus Artemisia’nın karşısında öylece duruyordu. Artemisia biraz bekledikten sonra pencereden dışarıda ki karanlığa bakarak. "ismin neydi?"
"ismim Dardanus efendim" dedi. Artemisia Dardanus’a dönüp gözlerinin içine baktı. "beni çok mu seviyorsun Dardanus" dedi. Dardanus şaşkın ne diyeceğini bilmeden "evet" dedi. Artemisia "ama ben bir hainim halkıma size tüm Greklere karşı savaşmak isteyen bir imparatorluğa hizmet ediyorum, biliyorsun" dedi ve masada duran şarap kadehinden bir yudum daha içmek için elini uzattı. Dardanus ondan önce davranıp kadehi ve testiyi alıp "çok içmişsiniz efendim, artık dinlenmelisiniz" dedi. Artemisia "demek bir vatan haini de olsam beni düşünüyorsun, yada bana aşıksın" dedi. Dardanus "efendim bize Tanrıların verdiği roller her an değişebilir bunlar bizi istediğimiz değil onların isteği" dedi. Artemisia " bana tanrılar deme onları sevmem onların hiçbir faydası yok, grek tanrıları bencil ucubelerden başka bir şey değil" dedi. Dardanus yan odaya içerden geçen kemerli kapıdan bayılmak üzere olan Artemisia yı kucaklayarak geçirip yatağına yatırdı. Artemisia yı yatırırken dudaklarında ki sıcaklığı hissedebiliyordu. Artemisia dardanusa baygın baygın bakarak ellerini doladığı boynundan kendine doğru çekti ve artık dudakları birleşmişti. Gece bitmeden Artemisia’i öylece yatağında bırakıp Dardanus odasına döndü. Yaptığı hataydı. Sarhoşluğundan faydalanarak onunla birlikte olmuştu. Ertesi gün Artemisia kendisini çağırana kadar göze görünmemek için elinden geleni yapmıştı, lakin Artemisia onu çağırtıp karşısında öylece durup bakıyordu. Dardanus başını yerden kaldırmayarak büyük bir sükunetle bekliyorken, Artemisia’nın sesiyle irkildi.
"ne düşünüyorsun"
Dardanus "şey ben gerçekten çok suçlu hissediyorum kendimi"
"neden, İstemiyor muydun beni, peşimden onca çileye katlanarak topraklarıma kadar gelip, ölümü veya daha kötüsünü göze almadın mı?"
Dardanus başını yerden kaldırmayarak, "evet, lakin böyle olması yani sizin sarhoşluğunuzdan faydalanmak beni utandırıyor"
Artemisia gülerek "hah ben dün geceyi çok iyi hatırlıyorum, benim isteğim dışında olsaydı, sarhoş halimle bile senin kalbini yerinden sökebilirdim."
Dardanus başını yerden kaldırarak Artemisia’nın gözlerinin içine baktı ve kekeleyerek. "yani siz beni..."
Artemisia "Evet beni gerçekten sevdiğini biliyorum" dedi ve ekledi.
"bundan sonra burada hizmet etmek yerine iyi bir savaşcı olman için elimden geleni yapmaya karar verdim, en az benim kadar ve hatta daha iyi kılıç kullanmalısın." Dedi. Cariyelerinden birisini çağırtarak Dardanus için bir oda hazırlamalarını emretti. Dardanus ve cariye odadan ayrıldılar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.