- 590 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
VE O GÜN
3 yılı geçti ve ben her yeni günde hep yeniden bağlanıyordum sana .. Uçsuz bucaksız hayallere imza atıyordum. Değişmeyen tek şey senin bana olan hislerin.. Buna dur demenin vakti gelmişti. Ya da platonik aşık denilmesine son vermeliydim. Yani benden haberin olmamasına artık tahammül edemez oldum. Bir Mayıs sabahı sevgili dostumu da alarak düştük yola. Bir şehirden başka birine, bir köyden diğerine derken senin memleketine gelmiştik. Ne cesaret bilmiyorum ama inceldiği yerden kopsundu artık. Atandığın okulu bulduk hatta bir ara kaybolduk 😊 Güneş ikindi saatine doğru gidiyor ve okulda günün son ders zili çalıyordu.. Bahçe kapısında bekledik biraz. Tüm öğrencilerin ardından tebessümle bir şeyler söylüyordun. Bazıları gelip sana sarılıyorlardı.. Uzun uzun izledim seni nerdeyse yarım saat beklemiştik kapının orda ama seni öyle görmeye doyamamıştım. Ömür boyu orda seni izlesem diye düşündüm, ne güzel olurdu... Çocukları çok sevdiğini biliyordum. Ne kadarda yakışmıştı sana öğrenciler.. öyle güzel gülüyordu ki gözlerin hep o anda kalabilirdim.. Sonra yanına geldik ve ben tüm benliğimle geçtim karşısına; tanıdık bir serzenişle sordum.
-- Derdi olan neylesin ? Sesim hafif titremekli kalbimin ritmi düzensiz ve nefes alışverişlerim zaten her şeyi ifşa ediyordu..
Yüzünde şaşırma emaresi ve garip bir gülümseme.. Ne anlamam gerekiyordu bilmiyorum .. İçeri buyur etti, arkadaşım dışarda bekleyeceğini söyledi ve biz devam ettik.. Bir çaycı, bir masa ve üç dört sandalyenin olduğu küçük bir odaya geçtik.. birkaç öğretmenin sesi geliyordu hemen yan odadan.. Birer bardak çay doldurdu ve oturdu karşıma.. Bir cevap bekliyordum, sanırım birazda reddedilme korkusu yaşıyordum.. ilk dakikalar sessizlik hüküm sürüyordu. Çaylarımızı bitirdik .. Birden " derdi olan söylesin " dedi .. Korktum başta, sonra devam ettim.
Gönlümden geçiyorsun haberin olmuyor
Nasıl geçtiğini bilmeni isterim
Merak etme öyle yakıp yıkmıyorsun ;
Kader icabı duyduğum sesin yankılanıyor kulaklarımda
Garip olacak ama biraz da mutluluk hissi doğuyor
Bazen de nefes almayı unuttuğum oluyor ...
Öyle bir selâm vermeni de beklemiyorum
Ya da umut vermen gibi bir eda söz konusu değil
Ama geçiyorsun işte öyle sessiz sedasız bil istedim.
Evet biliyorum.. senin gönlün de bir dergâh
Lâkin orada bana bir dert yeri var mı merak ediyorum.
Yok dersen eğer
Bir EyvALLAH derim, Hayırlısı derim, çeker giderim.
Susmasını da biliriz rolümüz icabı ..
Sonra "bu işler böyle olmaz" dedi. Ya nasıl olurmuş? dedim.. "Insan tanımadığı insana karşı nasıl boyle hisler besleyebilir? hem önceden bir aracı ile haber alıp vermek daha munasip olurdu." dedi. Boğazım düğümlendi, gözlerim doldu, ağlamamak için zor tuttum kendimi.. Güç bela "evet bunu da bekliyordum" dedim.. Yine bir müddet sessiz kaldık ve "Artık gitsem iyi olacak" deyip hızlıca uzaklaştım oradan.. Arkadaşım durumu anlayıp hiçbir şey sormadı.. Arabanın bizi alacağı yere kadar ormanlık bir yol boyu yürüdük.. Hava kararmak üzereydi.. Otogara geldik biletlerimizi aldık ve gece yarısına doğru eve geldik .. Yaklaşık bir hafta boyunca kimseyle konuşmadım, doğru düzgün yemek yemedim.. Sanırım ot gibi yaşadım desem abartı olmaz.. Yaptığım şeyin doğru olmadığını düşünse de hâlâ bir pişmanlık hissetmiyordum.Her şey hayallerimdeki gibi olmuştu.. Olumlu veya olumsuz sonuçlanacağı zaten ihtimaller arasındaydı. . Derken ortak arkadaşlarımızdan çok değer verdiğim biriyle bana haber gönderdi: "Vakti varsa pazartesi 13.30 da kampüsün ordaki parkta görüşebiliriz".. Bir şok etkisiyle hayata dönmüş gibiydim.. İple çekiyorum pazartesiyi . Sanki günler bana inat ilerlemiyor gibiydi.. haberi aldığım gün zaten uyuyamadım hatta 27 saat boyunca aklıma uyku gelmedi .. Gözlerimin altı kararmıştı arada bir yürürken düşecek gibi oluyordum. Arkadaşlarım da korkup ambulansı aramışlardı. Neyse ki vukuatsız bir bekleyişten sonra büyük gün gelip çatmıştı. Acaba ne görüşmesi yapacaktık. Bir tanışma mı olacaktı bu ya da o günün özrü gibi bir şey mi ...Yani yine belirsizlik ... Hazırlanıp çıktım evden, saat 13’te parka gelmiştim oturdum bir banka, dağları taşları seyrederken seni bekliyordum. Mucizevi bir durum gibiydi. Hiç aklıma gelmezdi bir gün seni gerçekten bekleyeceğim.. Uzaktan gelenin sen olduğunu farketmiştim ki yine elim ayağım karışmaya başladı.. Neyse hiçbir aksi düşüncenin o ânı bozmasına izin veremem.. Yavaş yavaş yaklaştı banka. . İçinde kurutulmuş bir papatya olan şeffaf bir kitap ayracını bana uzattı ve gözlerime bakarak "Gerçekten seni tanımak, o gün seni bana getiren her ne ise onu yaşamak istiyorum" dedi .. Dünyalar benim oldu.. Himalayalarda sisler altında kalan mavi gelinciklerin üzerine güneş doğmuştu artık öyle mutluydum... Ve ben papatya seviyordum, kitap okumayı seviyordum... Doğru insana vurulmuşum demek ki..
~ SON ~
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.