AY ŞAHİT
Yılların eskitemedıği dostumuz Sema Kavuştu arkadaşımız anısına...
AY ŞAHİT
Gülmemin en az yıpranmışını dudaklarıma yayıp,umutsuz bakışlarıma son ferini takıp konuşmaya mecalim olmasa da titrek elime tek dostum kalemi alıp yazmaya çalıştım.İlk sözüm ;
"Bu da geçer ya hu" oldu.
Sonra ;
Bir çok şeye
Alıştığımızı farkettim.Sendeledik, yalpaladık,
Düşmemeye çalıştık. "Bu da geçer ya hu!" deyip yeniden başladık.Gönüllerimiz birdi.Yollarımız ayrı düştü. Kimimizi dünya ve içindekiler, kimimizi ecel ayırdı. Onun amansız hastalıkla baş ederken sergilediği vakur tavır, eşsiz teslimiyetinin göstergesi idi. Can çekişirken bile güler mi insan? O gülerken kanayan ne kalbimdi ne de kanatlarım. Ruhum kanıyordu. En dikiş tutmaz yanım.Artık umutla bakamaz oldu çizdiğim atlarım.
Aşina olduğum memleketimin tenhalaşmış sokaklarında salınarak yürüyordum. Eskisi kadar ürkütmüyorlardı beni bu upuzun sonu belli olmayan dar sokaklar. Aksine bu ıssızlık siper olmuştu korkularıma. Güvenli bir liman gibi geliyordu her köşe başı. Hangi yana dönsem sımsıcak anne kokusu yayıyordu burnumun direklerini sızlatırcasına.
Uşaklıktan sıyrılıp efendisi olduğumu sandığım tüm şehri arkamda bırakıp yeniden köyümün irili ufaklı taşlarla delik deşik olmuş yollarına bıraktım kendimi. Eskiden olsa bana bu yolculukta ya bir kısrak ya da uyuz bir eşek eşlik ederdi şimdi sadece kurt ulumaları var havada.
Sanki bana ölüm değil, büyük bir mutluluk armağan edeceklermiş gibi huzurla yayılıyordu gökyüzündeki solgun ayın aydınlattığı ormana. Ben de dalmıştım an be an büyüyerek dolunay olmaya hazırlanan gümüş tepsinin gizemine. "Cengizhan’ a küsen bulut" gibi yine tam üzerimdeydi. Sanki olanı biteni görmüş de herkesten önce bana hesap sormak istercesine dikiliyordu ışte tepemde. Tanrı gözlerini o an aya emanet etmiş sandım bir an. Efil efil bir rüzgar yaladı sızlayan yüreğimin yansıması olan yüzümü.
Ay dile geldi adeta:
Eğer gönlünde yüzündeki kadar belirgin yaralar varsa ışte o rüzgar yaralı yüzü makyajlı yüzden daha çok yaralar. Zira tek derdi süsü olan yüzün rüzgardaki nasibine savrulan saçlar tel tel düşerken, yaralı yüzün nasibine rüzgarın tesiriyle sızlayan /kanırtılan yaralar düşer.
Öyle ya tüm yaşananların görkemli tanığıydı şu ay. Her kötü şey onun alaca karanlığından cesaret almamış mıydı? Biliyordu ışte herkesten herşeyden çok şey biliyordu bu gökyüzü hakimi gibi tepemizde dikilip duran ay. Kimbilir daha nelere şahitti. Ben bu sabaha karşı rüyamda memleketimin dar sokaklarında ay ışığındaki kurt ulumalarıyla cebelleşirken o can teslim etme telaşında imiş meğer. 😔
Ama dikiş tutmuyordu ışte insan ruhunun yaraları.
Yüzüne doğuştan leke vurulanların yüreği tam teslimiyet yaşar. Görünüşe meftun olmak isteyen için hep bir adım geridedir onlar. Rabbimin seçilmiş/itilmiş kulları gibi.
Ben yüzünde cennet gülü taşıyan birini tanımıştım seneler evvel ay ışığında. Tıpkı memleketimin ıssız sokakları gibi güvenliydi dostluğu. Ay şahitti yapıp ettiklerimize.
Yıllar sonra; bugün, ay dolunaya çalar çalmaz sabaha kavuşan günün acelesi varmış gibi ecele koşmuş.Bir yaprak daha düşmüş dalımızdan Ayşe ablamızdan sonra. Doğuştan gül yüzlü Semamiz da soyadına yakışır bir kavuşma yaşamış Rabbine. Biz onu üç çocuğuyla hayat mücadelesi verirken yeni yoldaş edindiği kanserle başediyor biliyorduk. İki günlük nefes darlığı ve cigerlerinin iltihaplanması imiş tanı.
Asırlık çınar ağaçlarının ulaşmak için can attığı Bursa/ınegöl minarelerinden yankılandı selası.
Sema Kavuştu arkadaşımız Rabbine kavuştu.Rabbim merhametiyle muamele etsin inşallah.
Allah rahmet eylesin .
Ben hakkımı helal ettim sen de helal et gül yüzlüm.
Ülkü KARA
4 Nisan 2020