- 482 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Çığlık
Üzerimde dizlerime kadar uzanan siyah kalın kabanım, altımda aynı renkte kadife pantolonum ve başımda ise annemin ördüğü lacivert berem olmasına rağmen üşüyordum. Yol geniş ve yol boyunca kavak ağaçları sıralanmıştı. Rüzgarla sağa sola yatıyorlardı. Ceketime iyice sarıldım, ellerimi koltuk altıma alıp eldivenimi ve atkımı nasıl unuturum diye kendi kendime hayıflandım. "Akılsız başın cezasını ayaklar çeker" derler ama ben tüm bedenimde içime işleyen soğuğu hissediyordum. Etraf iyice kararmıştı. Kavak ağaçlarının bittiği yerde mezarlığın taş duvarı başlıyordu. Taş duvarın yanından yürümeye devam ettim. Oldum olası mezarlıklardan hep korkmuş bakmaya bile cesaret edememişimdir. Adımlarımı sessiz, sakin ve hızlı atmaya çalıştım. Biliyorum mezarlıktakiler beni duyup kalkacak "gel" diyecek değiller ama ne yapayım korkudan kendimce tedbir alıyordum. Artık mezarlık yolu bitmek üzereyken içimden "çok şükür yol bitti" dediğim anda bir çığlık sesi duydum. Mezarlıkta saçı dağılmış, üstü başı yırtılmış, gözleri karanlıkta parlayan kedinin gözlerine benzeyen bir kadın gördüm. Birilerinin sesini duyması umuduyla"imdat yardım edin!" diye bağırıyordu. Elim ayağıma dolaştı. Ne yapacağımı bilemedim. Bedenimi ateş basmış ve terlemeye başlamıştım. Acaba mezarlığa mı gitsem, yoksa koşarak uzaklaşsam mı? Sonra dedim " ya geç olursa ne yaparım? Vicdan azabıyla yaşayamam". Hemen mezarlık duvarına çıkıp aşağıya atladım. Kadından tarafa koşar adımlarla yürüyordum. Fark ettim ki yanında iri yarı, uzun boylu iki adam vardı. Biraz önce üşüyen benden eser kalmamış, avuç içlerim terlemeye başlamış, bütün bedenimi ateş sarmıştı. Sonra bir ışık gördüm. Işık o kadar kuvvetliydi ki gözlerimi aldı ve ister istemez ışığa doğru yürümeye başladım. Sonra annemin sesini duydum. "Tamam sakin ol, geçti. O bir rüyaydı. Sırılsıklam olmuşsun yavrum. Al su iç, kendine gelirsin" diyordu. Gözlerimi açtım yanıbaşımda annem başımı okşuyor ve beni kendime getirmeye çalışıyordu.
AYARZU