- 827 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
EMRİNDEYİZ BAŞBUĞUM
EMRİNDEYİZ BAŞBUĞUM
Türk kendi tarihini kendisi yazan ender milletlerden biridir. Kendi tarihini yazarken bir de bakar dünya tarihi oluşmuş. Kısacası Türk olmamış olsaydı dünya nasıl olurdu merak ediyorum. Bu kahramanlık ve bağımsızlık mücadelesini kim ne derece ve kimlere karşı verecekti.
Dünyanın hem coğrafya bakımından, hem de siyasi bakımdan tam ortasında Türk vardır. Türk tarihinin ortasında mümtaz şahsiyetler vardır. İşte bugün onlardan birini daha anacağız.
Aramızdan ayrılışının 23. yılında Son Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ’İ anmak bambaşka bir şey. On beşinci yılında bu kadar taze acılarla yazı yazmak çok büyük olay. Yirmi üç yılın ardından gözyaşı dökmek çok büyük bir sevgi. Hele hele Türk dünyasının, keşke başımızda bir tespihin imamesi gibi bulunsaydı diye ağıtlar yakması apayrı bir özlemdir.
Keşke 4 Nisan 1997 olmasaydı biz bu yazıları Başbuğumuzun sağlığında yazmaya çalışsaydık. Tabii o günden bu güne pusulasını kaybedenler yok mu? Var ama bunlar zaten yönsüzlermiş.
Yaşadığı dönemlerin en büyük Türk’ü ve son Başbuğ’u diye tarihe geçen birini bugün birkaç cümleyle yazmaya çalışmak çok zor. Ama bizim sevgimiz, aşkımız, özlemimiz sadece bu anlamsız cümlelerle kalmayacak elbette. Bugün Türk yurtlarının her birinin ilinde ilçesinde obasında çadırında O’na Kuran-ı Kerimler okunup dualar yapılacak ve hayırlar dağıtılacaktır.
Yirmi üç yıl önceki karlı Ankara sokaklarındaki o bereket, bugün dua ve gözyaşı olarak yağacaktır. Türk toprağın her bir tanesine dökülen gözyaşları onun mücadele ve ülküleri sonucunda korunan toprağa, istiklal gübresi ve aşısı olarak güç katacaktır. Ardından söylenen, yakılan ağıtlara paralel herkes onun yokluğunda kendini onun fikirleriyle yoğurmaya ve gelece Türk damgasını vurmaya çalışmaktadır.
Atılan tohumlar, söylenen sözler, yazılan yazılar bir gün Türk tarihine dolayısıyla dünya tarihine destan olacaktır. Çünkü Ülkücüler dün olduğu gibi bugünde verdikleri söz delerdir. Hepsi yine aynı aşk ve heyecanla yürümekteler, bağırmaktadırlar:
-Emrindeyiz Başbuğum!
Başbuğ, nasıl beş binyıllık Türk tarihinden aldığı sorumluluk ve mensubiyet duygusunu Ülkücülerine anlatmak için seksen yıllık hayatını vakfettiyse, bugün “Emrindeyiz Başbuğum” diye bağıran ülkücükler bu davayı nefeslerinin sonuna kadar götürmeye söz vermişlerdir.
Bu dava ilk günkü kadar genç ve dinamik, beş bin yıllık kadar köklü ve güçlüdür. Unutulmamalıdır ki;
Tarih kendini vakfetmiş bir ülkücüden daha müthiş bir gücü keşfetmemiştir.
Bütün hayatı boyunca Türk milletinin bekası ve istiklali uğruna çalışan didinen bir başbuğ nasıl anlatılır ki, elbette kendi sözleri ve idealleri ile. İşte Başbuğumuzun bizlere yol gösterecek ve bütün ülkücülerin “Emrindeyiz Başbuğum” diye bağıracakları sözler.
-Sizlere kolay bir başarı vaad etmiyorum. Kısa zamanda bir iktidar umanlar bizimle yola çıkmasınlar. Yolumuz uzun ve çetindir. Bu yolda karşınıza menfaat teklifleri, tehditler ve bir yığın engel çıkacaktır. Bu çetin yola dayanabilecekler, bizimle gelsin. Cesur olanlar, kuvvetli olanlar, gerçekten inananlar kafilemize katılsınlar.
-Zafer hiçbir zaman mahvolduklarını zannedenler tarafından kazanılamaz.
-Milliyetçiliği reddeden bir dincilik anlayışı ve İslamiyet’e düşman bir milliyetçilik anlayışı bize yabancıdır, bizim dışımızdadır.
-Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.
Bir anma günü olan bugün O’nun adına hareket ediyormuş gibi görünen ve O’nun fikir ve ülküsünden taviz veren herkesi kınıyor günümüzün yüzsüzlerinden yönsüzlerinden olmamalarını diliyorum.
Bu gün nedeniyle başta Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ olmak üzere bütün vatan millet sevdalarına Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olur inşallah!
Yazımı Başbuğ’un bir sözüyle bitirmek istiyorum.
“Türk vatanını parçalama hürriyeti diye bir hürriyet olamaz.”
Muhabbetle!..