- 477 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Birimiz diğeri üzgün olduğunda nasıl mutlu olabilir ki?
Birimiz üzgün olduğunda diğerinin mutlu olması düşünülemez. Tersi durum içinde durum aynıdır. Hepimiz mutlu olmayı çok isterken, mutluluğu kendimiz dışında yaşayamayız. Mutluluğu kişiselmiş gibi algılayıp çevremize dağıtamayız. Mutluluk dışındaki üzüntü içinde aynı durum söz konusu. Her iki durumda da duygular kişinin kendisinden dışarıya çıkamamaktadır. Önceleri mutlulukta üzüntüde paylaşılan bir olguydu. Bunu şimdiki zamanlarda yitirmiş durumdayız.Bu konuda söylenmiş bir söz “Sevinçler paylaştıkça çoğalır, Üzüntüler paylaştıkça azalır.” Sevincimizi paylaşınca sevinen üzüntümüzü paylaşınca üzülen kalmamış gibi. Bunun çocukluktan itibaren öğretilmesi gereken bir davranış biçimi olması gerekir. Böyle olmadığındandır insanlar arasında bitme noktasına gelmiştir.
Yıllar önceki ilişkilerdeki bu durum çocukluktan itibaren ön plana çıkarılmış bir durumdu. Bunu şu şekilde de açıklamamız yanlış olmaz “Bir insanın diğer kişiler aracılığıyla bir kişi olduğuna inanmasıdır” diyebiliriz.
Hepimiz mutlu olmayı ve üzüntü yaşamayı yeniden öğrenmeyi çok isteyebiliriz. Bu konuda Afrikalı kabileden mutluluk üzerine şaşırtıcı bir dersi burada paylaşmak istiyorum.
Afrikalı bir kabilenin alışkanlıklarını ve kültürünü inceleyen bir antropolog, Uzun süredir bir köyde araştırmalar yapıyordu. Köyde araştırmalarını bitiren antropolog köydeki son günü köyün dört bir yanından lezzetli meyveleri toplayıp bir hediye sepeti hazırladı. Köydeki tüm çocukları etrafında toplayıp, İçi meyve dolu sepeti de ağacın altına koydu.
Adam yere bir çizgi çekti ve çocuklara bu çizgi yanında yer almalarını istedi. “Size koşmanız için başla dediğimde, koşarak ağacın yanına ilk önce kim varırsa meyve sepetini o kazanacak” dedi.
Antropolog, çocuklara koşmaları için başla dediğinde, hayretler içerisinde kaldı. Çocukların hepsi birbirlerinin ellerinden tutup ağaca o şekilde koştular. Sonra sepetin etrafında birlikte oturup, beraberce meyveleri yiyerek tadını çıkardılar.
Antropolog bu durum karşısında şok olmuştu. Yarışı biriniz kazanıp tüm meyvelerin sahibi olacakken neden hep beraber aynı anda ağacın yanına vardınız diye sordu?
Çocuklardan olan Genç kız antropoloğa baktı ve dedi ki, “Birimiz diğeri üzgün olduğunda nasıl mutlu olabilir ki?”
YORUMLAR
Bu hikayeyi biliyordum. Hele böylesi bir zamanda hatırlatmanız çok güzel oldu.
Ama geçen gün tam bakkala giriyordum ki, biri hapşırdı. Ve içerden dışarı doğru herkes kaçışmaya başladı. Sanırım o beraber koşma sadece böylesi durumlar için geçerli artık, yani sadece kendi için.
Saygılar.