Kaygılarımızın Kışı
Aykırı şarkılarla açtık gözümüzü dünyaya, vurduk, vurulduk...
Gün geldi zemberek gibi kurulduk.
Bazen sevinç olduk, bazen hüzündü adımız.
İhtilaller, darbeler gördük, bazen astılar umutlarımızı.
Yılmadık, direndik. Anılarımız oldu zulme dair.
Şimdiyse durulduk. Çekildik köşemize.
Aheste şarkılar dinliyoruz artık.
Yüzümüz gülüyor gülmesine de, kaygılarımız hep var, dünya durdukça, ya da biz yaşadıkça da
devam edecek.
Gün geldi anamızı ağlattılar, analar ağlamasın dedik, dinlemediler yine de ağlattılar.
Bir zamanlar kazmayla, kürekle, yürekle savunduk yurdumuzu.
Nene hatunlar, kara Fatmalar, Elifler, Seyit onbaşılar, Bekir çavuşlar ve Mustafa Kemaller
çıkardık. Denizler deniz olalı İzmir’in denizi gibi bir deniz görmedi.
Denizler deniz olalı, ırmaklar gibi çağlayan adı Deniz olan yiğitler görmedi.
Şimdi yine bir nevi yaprak dökümü yaşanmaktadır güzel ülkemizde "Kaygılarımızın kışında olduğu
gibi"
Birileri bir şeyler yapıyor. Bir oyun oynanıyor üzerimizde. Görüyoruz, duyuyoruz, biliyoruz.
Ama nedense elimiz kolumuz bağlı, öylece duruyoruz. Kimimizi bir aymazlık, bir vurdumduymazlık
almış, kimimiz ise aman başıma bir iş gelir korkusuna düşmüşüz. Sanki o koca tarihi yaratan
Türk Milletinin üzerine ölü toprağı serpilmiş derken; Tüm Dünyayı olduğu gibi güzel ülkemiz de,
yeni bir belayla karşı karşıya;
Biz şehitlerimize ağlarken, biz açlık sınırında ki bir çok insanın yaşadığı ülkemizde, yoksulların
haline üzülürken, biz rant peşinde koşan siyasilerin oyuncağı olanlara şaşarken, biz tüm dünyayı,
saran ama ülkemizde fazlası ile hissedilen Ekonomik krize eyvah derken, şimdi hepimizi yeni
bir korku sardı, bir virüs ama ne virüs, bütün aleme en büyük bela benim dercesine yayılıp, binlerce
can aldı. Ve sonunda olan oldu evlerimize kapandık. Mecburiyetle dışarı çıktığımızda maskelerle
eldivenlerle dolaşmaya başladık.
Kendi adıma arada çıkıp köyümün halini gördüğümde artık bir başka dünyadayız diyorum. İnanın
yanımdan biri geçse ben onunla mesafemi korumaya çalışırken, onunda benden uzaklaştığını görüp,
neredeyse kendimi hasta hissediyorum.
Yine de umut varım, hem vatan adına, hem sevdalarımız adına, hem ana, babalarımız, eşlerimiz,
çocuklarımız, torunlarımız ve tüm sevdiklerimiz adına umut varım. Madem ki şairim, madem ki
duygu yüklüyüm, biliyorum biliyoruz tükenen umutlarımızın gün gelip küllerinden yeniden doğacağını...
"Ya ümitsiziz, ya da ümit biziz" Sözünden hareketle, güzel bakalım mı, sabahlara ve yarınlara,
ki ne badireler atlattığımızı düşünerek.
Yeni bir yaza daha adım adım yaklaşıyoruz, zor bir kış geçirdik, sadece kışın doğası ile ilgili
değildi bu zorluk, biraz bizim doğamızla da ilgili, evet bu kış kaygılarımızın alabildiğine
arttığı bir kış oldu. Şimdi dileyelim ki, yazla birlikte kaygılarımızdan kurtulalım, güzel
günler görelim. Tabi ki bu güzel günleri görmek için biraz parmağımızı oynatalım.
Şimdi birlikte olmak zamanı, şimdi tüm ayrı düşünceleri, siyasi kavgaları bir tarafa bırakma
zamanı, şimdi ihtiyacı olmayanların, ihtiyacı olanlara yardım zamanı, şimdi kendimizi ve
sevdiklerimizi bu beladan koruma zamanı, kısacası şimdi el ele, gönül gönüle olma zamanı.
Hatırlatmak isterim; "Gün doğmadan neler doğar, çıkmadık canda umut var, umut, fakirin (garibin)
ekmeğidir." Bizim Atalarımızın sözleri değil mi? O halde:
"Umut, gözle görülemeyeni görür, elle tutulamayanı hisseder ve imkansızı başarır."
Biz küllerinden bir Cumhuriyet yaratan eşsiz bir Milletiz.
"Tüm dünya vazgeç dese de umut fısıldasın kulağımıza; bir kez daha dene...
Mehmet Fikret ÜNALAN
YORUMLAR
Umut.
İnanç.
Sevgi.
Yaşama sevincimiz saklı.
akıl ve mantık ve özveri.
Kendimizi düşündüğümüz kadar düşünmemize gereken insanlar var.
Önlemleri alıp devletimize duyduğumuz minnet adına...
Ve devlet üstüne düşeni nasıl yapıyorsa biz de bireysel anlamda el vermeliyiz birbirimize.
Selam ve saygılarımla kıymetli ağabeyim