...

• 28 Mart 2020 Cumartesi 22:12:05

İki işaret parmağınla kapattığında kulağını sırtına değerken soğuk ve ıslak döşemeler başından aşağıya doğru inmeye hazırlanmıştır çoktan kaynar sular. Ve sanki dünyanın sana seslendiğine inanacak kadar delirmişken, kulağına böyle bir fısıldamalar şeklinde ilişirken sesler ne malum sevmediği seni dünyanın.
Bak mesela insanın canını sevdiği acıtır dememişler miydi hani şu elleri baston tutan nineler. Burada da onlara hak vermemek mümkün mü? Görsen nasılda doluyor genzime doğru kara bulutlar ve çöküyorlar sabaha çıkmadan kirpiklerime yağmur damlaları. Deve tabanı filizlenmemişken ve gök yüzü ebem kuşağını bulamamışken nasılda duruyorlar öylece kulaklarından asılmış çivilenmiş gibi penceremin önünde. Hele ki demir kapıya doğru koşar adım kaçarken yağmurdan, birden önüme atlayı veren alacalı kedi ve içinde taşıdığı yeni aile fertleri. Her şey böyle yerli yerinde, kuşlar bazen tepemin üstüne sessizce ve belirli bir matematiksel açı düzleminde nasılda süzülü veriyorlar başımın üstünden göğüs kafesime. Seslense içimden biri yetişir mi geçmişin peşinden, tutar mı salıncağın iplerinden. Gerçekten gerçek mi gerçek olduğunu söylediğiniz gerçekler. Ne yani ben daha küçükken yaksalarmış bedenimi ve koysalar mış bir kavanoza, kavanozu begonyanın yanına ve ben öylece baksaymışım küllerime her gece en parlak yıldızına gecenin selam dursaymışım bu vakitlerinde günün. Anısına birkaç mum yaksaymışım ve söndürseymişim parmak uçlarımda baykuşlar terk edene kadar damlarımı. Yasak mı diyorsun, olmaz mı, geçmişe dönülemez dönülseydi geçmiş denmez di mi diyor yoksa dudakların. Sahi şu dudakların, güz aylarını filan geçtim sıcak bir yaz gününde güneşin gökyüzüne sunduğu şarapla divane olan bulutların dans etmeleri ve dağların habersizce çat kapı eşlik etmeleri bu sarhoşluğa, sonrasında yavaşça ucundan tutarak eteğinin kalçalarına doğru götürmesi bulutun, usulca ellerinin parmak uçlarını ayırması dağdan ve devretmesini kürsüyü geceye nasılda andırıyor bu sahneyi dudakların. Sahil kenarları gibi kıvrımlı ve alımlı o güzelim dudakların...