LEYLİM & RÜZGAR..
Günler çok çabuk geçiyordu ve Leylim iyileşti hastaneden çıkmıştı ama artık duymuyordu. Doktorlar ,-Hayatta olduğu için şanslısınız; bu kadarcık hasarla hayatta kalması bir mucizedir kızınız için deyip aileye moral vermişti ama bu moral Leylim için geçerli değildi, çünkü Poyraz yoktu ve bütün sırlarını paylaştığı en yakın arkadaşıyla evlenmişti. Uzun süre Poyraz’ın evlendiğine inanmadı, daha doğrusu inanmak istemedi. Leylim,’’Ben kendi gözlerimle görürsem ancak inanırım’’ demiş, -gitme, gidersen çok üzülürsün burada kal burada sana bir iş bulur çalışırsın ve kendi geleceğini kurarsın- diyen yakın akrabasına. Leylim baba evine yani köyüne geri dönmüş ve poyraz’la en yakın arkadaşını yan yana yürürlerken görünce günlerce odasına kapanıp ağladı Leylim…
Leylim yine İzmir’e akrabasının yanına döndü ve uzun sayılabilecek bir süre İzmir de kaldı. Leyli’min Rüzgâr’la görüştüğü sıralar, akrabası Rüzgâr’ın kız kardeşiyle nişanlanmıştı ve Leyli’min kaldığı eve gelin gidecekti kısa bir süre sonra. Bu kez baskılar o akrabanın üzerine kurulmaya başladı ve asla bu düğün olmamalı bu düğün asla gerçekleşmemeli deyip baskıyı artıranlara, Leyli’min akrabası, ‘’Herkes kendi hayatını yaşar; yeğenim evlenemediyse suçun yarısı kendisine aittir ve benim evliğim bu yüzden bozulamaz demiş ve düğün hazırlıklarına başlamıştı bile. Birkaç ay sonra düğün gerçekleşince Leylim de baba evine geri döndü.
Leyli’min sağırlığı dışında hiçbir sıkıntısı yoktu ve yaşadığı olayı içselleştirmiş hiçbir şey olmamış gibi yaşamını sürdürüyordu.
Tabi ki de Leylim için hiç kolay değildi.Hem sağlığını kaybetmişti, hem de sevdiğini en yakın arkadaşına kaptırdığı için çok üzgündü ama artık yapacak bir şey yoktu,yapabileceği tek şey vardı bir an evvel birisini bulup evlenmek..
Leylim için yeniden sevmek hiçte kolay değildi, ama aile yine de kızlarını bir an evvel baş göz etmek itiyorlardı ve bunun içinde arayışlara başlamışlardı bile, eşe dosta haber salınmış Leylim için uygun bir eş aranıyordu.
Rüzgâr ise, evliliğinden kısa bir süre sonra askere gitmiş, askerlik sonrası da iş arayışına başlamıştı çünkü artık Rüzgâr’ın babası hastadır iş hayatından elini çekmişti ve sürekli doktor- doktor dolaşıyordu. Rüzgâr, içkiye vermişti kendini, ara sırada kumar da oynuyordu ve bir türlü iş hayatını bir düzene sokamıyordu. Bu arada çoluk çocuğa karışmış ailesi büyümüştü Rüzgar’ın..
Leyli’me en sonunda uygun bir eş bulunmuştu; doğuştan sağır ve de devlet memuruydu Leylim için bulunan eş. Leyli’mle Rüzgârın dilden dile dolaşan aşkından haberdardı…
O da bu aşkı duymuştu ve Leyli’min o hale neden geldiğini biliyordu ve bu yüzden uzun bir süre bu evliliğe evet demedi. Sonra bir şekilde ikna edilip Leyli’min babasının evine içgüveysi olarak gelmeyi kabul etmiş köye yerleşti. Arka arkada çocukları oldu ama hepside kız. İlle de bir oğlum olsun diye tutturdu Leylim ve en sonunda oğlanı da bulunca artık doğurmadı. Her doğum Leyli’min sağlığı için tehlikeydi ama Leylim buna hiç aldırış etmeden tam altı çocuk doğurdu.
Bu arada Leyli’min kardeşleri büyümüş evlenecek yaşa gelmişlerdi ve Leyli’me baskılar artıyordu evden taşınması için. Kaldıkları ev iki katlıydı ve bir katına Leylim ve de çocukları oturuyordu, bu yüzden gelecek olan geline ev yoktu.
Leylim ve kocası ikna edilip kocasının memleketine gönderildi. Ardından da kocası işini memlekete aldırmış ve her şey yolunda gidecek diye düşünülürken tam tersi olmuştu ve Leyli’min kocası Leyli’me kötülük etmeye başlamıştı, sürekli eski aşkını hatırlatıyordu Leyli’me. -Kendisiyle baskı üzerine evlendiğini, hatta yakın bir zamanda kulaklarının yeniden açılacağını- ‘’Bana senin yeniden duyacağını söylemişlerdi, bilseydim seninle evlenir miydim’’ deyip Leyli’me eziyet ediyordu. Bir süre bu şekilde giden evliliklerinin ardından nedeni bilinmeyen bir sebepten dolayı bir trafik kazasında Leyli’min kocası öldü. Leylim, altı çocukla ortada kala kaldı. Leylim hemen iş aramaya başladı, buldu da.- Nasıl halledeceksin, hem ev, hem çocuklar hem de iş hayatı zor olmayacak mı senin için- diyenlere, Leyli’min yanıtı. ‘’Hayat böyle daha güzel, çalışmak kendi ayaklarımın üzerinde durmak daha da güzel, çalışmak bana güç veriyor’’, diyordu. Leyli’min çocukları büyüdü, evlendi hatta anneanne olmuştu bile.
.Leylim, mücadeleyi kazanmış birde üzerine emekli olmuştu. Oğlunun yanına, İzmir’e gidip İzmir’de bir ev aldı ve yeniden İzmir’e yerleşti.
Leylim, genç yaşında dul kalmasına rağmen bir daha evlenmeyi asla düşünmedi.Teknolojinin ilerlemesi, leylim için bir imkan sağlamış ve geçirdiği bir operasyonla Leylim,kaybetmekte olduğu konuşma yeteneğine yeniden kavuştu ve Leylim kulaklarına taktırdığı bir aletle yeniden duymaya başladı..
Leylim, ilk duymaya başladığında,.’’Yeniden duymak güzel ama sessiz dünyamda yaşamakta güzeldi, sevmiştim o sessizliği’’, demiş doktoruna…
Leylim, Rüzgâr’ın yakalandığı amansız hastalığı duyunca koşarak memlekete geri geldi ve kırk yıldır koynunda taşıdığı resmi Rüzgârın eşine, yani en yakın arkadaşına iade etti ve dedi ki. Bu aşk kırk yıldır bende tap taze olarak saklı duruyordu ama artık bitti, bu resmi de sana geri veriyorum ama Asla Rüzgârla ilgilenmeme engel olamayacaksın, onun hep yanında olacağım dedi ve Rüzgârın yanında oldu, ona dokundu, Rüzgâr’a hizmet etti tıpkı yıllar öncesinde olduğu gibi. Zaten aşkları herkesin gözleri önünde yaşanıyordu, yıllar sonra da yine aynı şekilde yan yana durdular ve hiç kimse bu durumu yadırgamadı bile.Rüzgar artık hayatta değildi.Leylim de bütün yüklerini sırtından atmış bir şekilde yıllardır mahpus yaşadığı hayatı yeniden yakalamış gibi yaşıyor…Gündüz Yavuz..27,03,2020 Cuma…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.