KOD ADI YÜKSEL
12 Eylül’de kaldığım ev birçok arkadaşın kullandığı bir evdi. Yakalanan arkadaşlar bu adresi verebilirdi. İşkenceye kimin ne kadar dayanağı belli olmaz. Karar verildi ve evi terk ettim. Kalacağım bir yer ayarlanana kadar idare edecektim. Bir gece Şişli de bir eve gittim. Kadın arkadaşlarında bulunduğu altı arkadaşı idik… Yeni tanıştırdığı Yüksek isminde bir arkadaş vardı. Belki de bu isim bir kod isimdi.
Yüksel kırkından, saçları kırlaşmış, bıyıkları ve parmakları fazla sigara kullanmaktan sararmış biri idi. Sürekli sigaranın yanında zift gibi demli çay içiyor. Az konuyor, sürekli düşünceli bir hali vardı. Yüksel ’in eşi Aylin güzel, güzel olduğu kadar esprili, Yüksel’in tam tersi bir tip. İnsan merak ediyor, bu iki zıt insan nasıl bir araya geldi. İnsan meraklı olunca, merakını biraz eşeleyince gerçeği öğrenebiliyor. Bu iki insan varlıklı ailelerin çocukları idi. Kolejlerden sonra Boğaziçi üniversitesinden mezun olmuşlardı. Üniversite tanışıp evlenmişler. Birliktelikleri örgütte de devam ediyordu. Çalıştıkları yeri bilmiyordum. Tek bildiğim örgütün yayın organlarında, dış haberlerin çevirisini yapıyorlardı.
Sofra kuruldu, yemek Faslı başladı. Yemeğimizi yiyoruz. Sofranın ortasında limonlu bir kâse içinde Marul yaprakları var. Meğer Aylin, Marul’u bu şekilde yemeyi çok seviyormuş. Bizde Aylin gibi yemeye başladık. Birden Aylin yerinden fırladı. Yüksel’e şiddetli bir tokat attı. Şaşırıp kaldım. Meğer bilmeyen bir benmişim. Herkes bir şey olmamış gibi idi. Aylin, bu tokadın arkasından, Yüksel’e bir bardak su ile birlikte bir ilaç verdi. O zaman anladım ki, Yüksek epilepsi hastası idi. Yani halk arasında sara denilen hastalık.
Yemek sonrası 12 Eylül darbesine karşı tepki eylemi yapmamız konuşuldu. Alınan kararla örgütlü bulunduğumuz mahallelerde kahve konuşması yapacaktık. Yüksel’le bana Sanayi Mahallesi düştü. Benim içime de bir korku düştü. Bir olay çıksa, bu Yüksel, abinin, sarası tutarsa ben ne yapacağım. Benden yaşça büyük olduğu için Yüksel abi diyordum. Eşi gibi tokat mı atacaktım. Tokat atsam üzerinde ilaç var mı? Aklımdan geçenleri söylemekte çekiniyordum.
Kafada bunlarla iyi bir eylem olmadı. Kısaca darbenin halkın yükselen muhalefetini bastırmak için yapıldığını anlatmaya çalıştım. Bir gözümde Yüksel abide, Yüksel abide gözcü. Askerler sürekli geziyor. İşçi semti olduğu için aldıkları talimatla bu mahalleye özen gösteriyorlar. Bir şeyler yapılmalı düşüncesinin ağırlığı, moral bozukluğu ve her an asker baskını ile karşılaşma riski. En önemlisi de kahve sahibi ve bazı gerici unsurların tepkisi. Bu eyleminden istediğimiz sonuç elde edilmeyecekti. Oysa beş altı kahvehane darbe aleyhinde, propaganda yapacaktık..
Yüksel abi ile hem değerlendirme yapıyoruz, hem de bölgeden ayrılıyoruz. Minibüs’le Mecidiye köy’e geldik. Askerler minibüsten inenleri, yaşlarına göre ayırıyor. Yüksel abi ile ben ayrılıyorum. Onun kır saçlı oluşu, kendisinden eylem adamı olmayacağı izlenimi veriyor. Biz gençler ise potansiyel suçluyuz. Gözüm Yüksel abide rengi değişiyor. Eyvan sarası tutacak, bu asker böyle bir şeyle karşılaşmamışlarsa, saldırabilir. Ama ummadığım bir şey oldu. Yüksel abi, askere beni göstererek, "arkadaş benim elemanım, acilen işyerine gitmemiz lazım" Askerlerin başında bulunan kişi öncelikle bizim kimlik kontrolü ve aramanızı yaptı. Oradan ayrıldık.
O günden sonra, bir daha Yüksel Abiyi görmedim. Yıllar sonra Eminönü de Aylin ablaya rastladım. Eşinin gerçek isminin, Yağız olduğunu ve arandığı için yurtdışına kaçtığını anlattı. Kanada da Güney Amerika ile ilgili çeviriler yapmıştı. Bana çevirdiği kitapların isimlerini verdi. Birden gözünden sicim gibi gözyaşı dökmeye başladı. Kötü bir şey olduğunun en bariz anlatımı idi. Dayanamadı ve anlattı. Elipsi illeti ile yere düşmüş, beyin kanaması geçirmişti. Öyle kötü bir yerde düşmüş ki, bir merdiven başı imiş… Yolun Aşiyan’a uğrarsa, mezarını ziyaret edebileceğimi söyledi. Babası ve annesinin yanına gömülmüş.
Bir yakınımı Aşiyan’da Tevfik Fikret’in evini gezdirmeye götürmüştüm. Yüksel Abinin okuduğu Boğaziçi üniversitesini de gezdik. Sonra Yüksel abinin, yani kod adı Yağız olan, Yüksel abinin mezarını ziyaret ettim. Kendisi gibi sade bir mezarı vardı. İsim ve tarihten ibaret.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.