- 1992 Okunma
- 28 Yorum
- 9 Beğeni
DİNOZORDAN MEKTUP VAR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Corana denilen düşman peşimize düştü. Onunla başa çıkılamayınca Savcı Sağlık; mazlum olsak ta bizi
tutukladı. Biz 65 yaş üstü dinozorlarız. Kaçanlar oldu hapishaneden, oyuncağı olduk onursuzların.
Biz kimdik?
Siyah önlük giyer beyaz yaka takardık. Okula yürüyerek gider, yürüyerek gelirdik. Servislerimiz, kreşlerimiz, özel dershanelerimiz yoktu bizim. Matematik defterlerimiz sarı yapraklıydı. Silgimiz kaybolmasın diye boynumuzda asılıydı.
Yerlerde kilimler serili, duvarlarımızda geyiklerin, kahveci kızların resmi bulunan halılarımız ya da ağlayan çocuk resmi asılıydı. Misket oynar, çember çevirirdik. Sabahları erken kalkar simit satar, tatillerde ustaların yanlarında çıraklık yapardık. Yük olmazdık ailelerimize. Mahalle bakkallarımızda -Peşin satan Veresiye satan-resimleri asılı olsa da, veresiye defterleri hep masalarının üstünde dururdu. Beş kuruşa iki Erden şekeri, on kuruşa bir külah leblebi tozu alırdık. Türlü, çeşitli şekerlemelerimiz yoktu bizim.
Önceleri hiç yoktu. Sonraları paket yayın yapan renksiz televizyonlarımız oldu. Kaldırımlarda şip-şak cı siyah beyaz fotoğrafçılarımız vardı. “Gözünü kırpma, Çekiyorumm”diyen. Telefon konuşmalarımızı PTT’ye yazdırır sıramızı beklerdik. Sonra çevirmelilerine kavuştuk, çocuklar gibi sevindik. Mesajlarımız ELT telgrafla gönderilirdi. Bayramlarda şehir resimli kartpostallar verirdik postaya. Postacılarımız gelir, selam verirdi, herkes ona bakar merak ederdi. Sokaklarda aylak aylak gezmez mutlaka bir iş bulur çalışır, bir baltaya sap olurduk. Aç olsak da az yer “doydum” diye kalkardık sofradan.
Çocuk felcinden topal kaldık. Kızamıktan aşılar olduk. Analarımız, babalarımız veremden öldüler
Kanımızın deli deli aktığı koç yiğit yıllarımızda dövdük, dövüldük. Vurduk, vurulduk. Bölüşmeyi gerektiğinde dövüşmeyi bildik. Gözümüz karaydı. Pire için yorgan yaktık. Arkadaşımız için kendimizi merminin önüne attık. Biraz deliydik, biraz hırçın, biraz mutaassıp, biraz solcu, biraz milliyetçiydik. Ne hak yedik ne de hakkımızı yedirdik. Sıkıyönetimler, hakaretler, baskılar, hapisler, ekonomik krizler gördük.
Para da, makam da gözümüz, fakire, güçsüze sözümüz olmadı. Hak dedik, adalet dedik. Güce tapmadık. Güçlünün önünde diz çökmedik. El etek öpmedik
Belki biraz serttik ama her zaman da merttik. İşimizi en iyi yaptık. Hile hud’a bilmedik.
Âşık olduk söyleyemedik, çıkma nedir bilmedik. Ama hep okuduk;
Kemalettin Tuğcu’ları, Nazım Hikmet’leri, Necip Fazıl’ları, Arif Nihat Asya’ları, Abdurrahim Karakoç’ları, Ahmet Arif’leri, Yaşar Kemal’leri, Hüseyin Nihal Atsız’ları okuduk. Akıllıydık, bilgiliydik, hayatı yaşayarak öğrendik, tecrübeliydik.
Her ne kadar 65 yaşın üstündeysek de, halâ genciz, halâ delikanlıyız. Halâ ideallerimiz var, sözümüzün eriyiz.
Biz özeliz. Özel bir nesiliz biz.
Üç kuruşluk neşeniz için bizlerin gururuyla oynamayın.
Antikayız, ama kıymetliyiz.
Değerimizi bilin.
Bize iyi bakın.
Bizi örnek alın.
YORUMLAR
Değişik versiyonları olsa bile sevdiğim anonim bir hikâye paylaşmak istiyorum izninizle kıymetli komutanım.
Vaktiyle ergin bir meslek erbabı, yıllarca yanında yetiştirdiği çırağını imtihan etmek ister. Onun eline iri bir pırlanta verip:
”Oğlum” der ”Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.”
Çırak, elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve ”Şunu alır mısınız?” diye sorar.
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde evirir çevirir; sonra: ”Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın” der.
Çırak teşekkür edip çıkar. Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir beş lira vermeye razı olur.
Üçüncü olarak semerciye gider: ”Buna ne verirsiniz?” diye sorar.
Semerci şöyle bir bakar, ”Bu…” der ”benim semerlere iyi süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.”
Çırak en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar. ”Bu kadar büyük pırlantayı nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder; ”Buna kaç lira istiyorsun?”
Çırak sorar: ”Siz ne veriyorsunuz? ” ”Ne istiyorsan veririm.”
Çırak, ”Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:”Ne olur bunu bana sat. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.”
Çırak ”emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini” anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.Meslek erbabının yanına dönen çırak büyük bir şaşkınlık içinde macerasını anlatır.”Bundan ne anladın?” diye sorar.
Çırağının verdiği cevap çok doğrudur:
”Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.”
Kıymetlisiniz, değerlisiniz ve çok özelsiniz.
Sağlıklı olun, bizimle kalın.
Sonsuz saygılarımla komutanım...
Bedri Tokul
Güzel bir darp-ı mesel.
Benim yazıma da cuk oturmuş.
Çok teşekkür ederim
Yürekten temennileriniz için minnetdarım.
Sağ olun.
Ne güzel, ne sıcak bir paylaşımdı!
Kesinlikle kıymetinin bilinmesi gereken bir nesilsiniz. Sizin bilginize, tecrübenize, fikirlerinize çok ihtiyacı var bu ülkenin. Hiç eksik olmayın lütfen!
Bu arada, yazının başlığı Mina Urgan’ın “Bir Dinozorun Anıları” kitabını hatırlattı:) Eğer tedarik imkanınız varsa, hazır mahpusluk zamanlarında hoş vakit geçirmenizi sağlayabilecek bu keyifli kitabı şiddetle öneririm:)
Uzun ve sağlıklı ömürler diliyorum, size ve yukarıda anlatılanlara tanık olmuş müstesna nesile.
Saygıyla Bedri Abi...
Bedri Tokul
Sizin gibi yürekli insanların moraliyle
duruyoruz ayakta.
Çok teşekkür ederim.
Önerdiğin kitabı bir yolunu bulup mutlaka okuyacağım.
Kendine iyi bak Kardeşim.
Yazınızın içinde yaşadıklarımda var ,yaşamadıklarımda ama sizi kendimi ne kadar iyi anlıyorum,yaşadığımız bu sıkıntılı süreç tüm değerlerimizi sanki kaybettiriyor bize,teknolojinin faydası kadar çok da zararı var.Artık monolog sahneler alıyoruz,herkez bir tek kendiyle meşgul.Duyarsız,saygısız,menfeatçi,bencil ,acımasız bir nesil yetişiyor.Yazık,üzülüyorum.
Çok teşekkür ederim kaleme aldığınız bu gerçek duygular için.Sevgiyle kalın
Bedri Tokul
Bu olay bazılarımızın gerçek yüzünü çıkardı ortaya.
Teşekkürler.
Selam ve Saygıyla...
Hepimiz eve hapsolduk. Zaman mı hızlı akıyor biz mi çok yavaşladık bilemiyorum. Dijital çağa geçecekmişiz. Hatta her birimize çipler takılıp sağlığımızı bile öyle takip edeceklermiş. Kızım diyor ki anne pazara gitme virüs alırsın. İnternetten sipariş verelim. Olmaz diyorum. Nasıl olacak ki dokunmadan, çürüğü sağlamı seçmeden.
Biz çok iyiyiz. Fakat kıymetimizi bilecek bir nesil yetiştirmekte çok da iyi değiliz. Ne yazık
Sevgi ve saygılarımla sevgili Bedri Ağabey
Bedri Tokul
Aslında yeni nesili yetiştirme konusunda
bizlerin bir suçu yok.
Bence bütün suç şu teknoloji denilen belada...
Allah sonumuzu hayretsin.
Çok teşekkür ederim.
Sağ ol.
Selam ve Saygıyla
Bedri Tokul
Şahane olan sizin o güzel yüreğiniz.
Selamlar. Saygılar.
Bedri Tokul
"Ben demiştim değil mi ?" diyorsun.
Duyuyorum.
Evet AHMET'im sen bu işi biliyorsun.
Bıyığını şöyle bir sıvazla.
Yakışıyor sana.
Öperim gözlerinden...
Kıymetinizi bilmeyenler utansın syn hocam.Neydik,Ne olduk,Ne olacağız kavramı içinde gelen nesil keşke insanlığından bir şey kaybetmeden bu döngünün içine girer.Sizler bize ışık tutan fenerlerimizi Rabbim sağlıkla,huzurla yaşatsın.Yaşatsın ki bizde bu kirlenmiş dünyadan kirlenmeden nasıl çıkarız ona bakalım.Sonsuz tebriklerimle.Keyifli bir yazı.Yüreğiniz var olsun.Solmasın.
Saygılarımla
Kıymetinizi bilmeyenler utansın syn hocam.Neydik,Ne olduk,Ne olacağız kavramı içinde gelen nesil keşke insanlığından bir şey kaybetmeden bu döngünün içine girer.Sizler bize ışık tutan fenerlerimizi Rabbim sağlıkla,huzurla yaşatsın.Yaşatsın ki bizde bu kirlenmiş dünyadan kirlenmeden nasıl çıkarız ona bakalım.Sonsuz tebriklerimle.Keyifli bir yazı.Yüreğiniz var olsun.Solmasın.
Saygılarımla
esesligizem tarafından 3/28/2020 12:24:02 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Ne güzel sözler.
Sizinde bütün beklentileriniz gerçek olsun.
Teşekkür ederim.
Selamlar. Saygılar..
Tebrikler Abi..
Yerine çok yakıştı..
ve bizi çok mutlu etti..
Öptüm, saygıyla.
Bedri Tokul
Başımı hafif sağa eğdim.
Ve diyorum ki sana:
EYVALLAHH SUAT'ımmm...
Öptüm gözlerinden.
bakma şimdi evinden dışarıya çıkamadığına
seni ilkokulun kapısında annen baban almak için beklerken; o ilkokulda okuldan sonra ayakkabı boyacılığı yapıyordu
sen pamuklara sarılıp büyürken
o gazete simit satıyordu sabahın 5 inde fırına gidip, yağmur fırtına soğuk demeden
ve tanımadığı yaşlı insanların taşıdığı yüklere yardım ediyordu
senin onların seviyesine gelmen için daha 40 değil 400 fırın ekmek yemen lazım çocuk,
ve sen de o yaşa geldiğinde seni de kapatacaklar bir eve hatta oda ya
sen çıkar yine şu anın keyfini
despotluğunun
kendinen zayıfı ezmenin hazzını yaşa bakalım
çıkar keyfini çocuk
Bedri Tokul
Ama bak sen öyle değilsin .
Doğru bildiğini,inandığını dobra dobra söylersin.
Yanlış mı yapıyorsun?
Kesinlikle değil.
Çokta iyi yapıyorsun.
Nev-i Şahsına Münhasır olmak,
karakterli olmak,
bir duruşu olmak tamda bu işte...
Seviyorum seni GARTAL.
Öpüyorum gözlerinden.
Evet, biz özel bir nesiliz Bedri Bey. Ben de öyle düşünüyorum.
Son zamanlardaki vurgulamalar bu alınganlıkların yaşanmasına neden oldu tabii.
"Haddini aşan her iltifatta gizli bir hakaret vardır." Severim bu sözümü, güncelde de bunun benzerleri çoğalmaya başaldı.
Haklı bir alınganlık, haklı bir tepki...
İnsan, her yaşta insandır ama yaşanmışlıkların 'imbikten süzülmüş gibi' damıtılmış bilgilerine ve tecrübelerine biraz daha saygılı olunması beklentisini doğru buluyorum.
Bizim kuşağımız, bu toplumda geçiş kuşağı. Yaşamadığımız darbe, müdahale, 'böl -yönet' taktik çeşidi kalmadı. Hiçbirine boyun eğmedik buna rağmen hepsinden yara almadan çıkmayı başardık. Büyük ailelerde büyüdük, o nedenle büyüklere karşı hep saygılıydık. Öyle gördük çünkü.
Toplum çok hızlı değişti, bizler çekirdek aileler kurduk, çocukların ve gençlerin özgürlüğüne de saygı duyduk!..
Bize sıra gelemeyecek mi????
Sükut, her zaman ikrardan gelmez!... Bazen en büyük tepkidir sessizlik!... Anlayana!..
Bu konuda yazacak ne kadar çok şey varmış içimde!.. İyi ki siz de vasıta oldunuz.
Dinazor değil de KELAYNAK diyeyim... Kayalıkta da çölde de çamurda da yaşayan ama türü tükenmek üzere olan bir kuş türü. Kanat açıklığı ürkütücü... ( kardeşim bana ' seni korumaya almaları lazım, çünkü kelaynaklar gibi neslin tükeniyor.' der her zaman da oradan aklıma geldi. )
Kaleminiz daim olsun.
Saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ tarafından 3/27/2020 8:43:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Büyük ailelerde büyüdük, o nedenle büyüklere karşı hep saygılıydık. Öyle gördük çünkü.
Sükut, her zaman ikrardan gelmez!... Bazen en büyük tepkidir sessizlik!... Anlayana!..
Sayın Hocam !
Yukarıdaki cümleler var ya benim yazımın bir özeti gibi.
Yok yok öyle demeyeyim.Benim yazımdan daha da etkili.
Sağ olun. Var olun HOCAM.
Selam ve Saygılarımla...
Serap IRKÖRÜCÜ
Estağfurullah!... Öyle değil tabii.
Düşüncelerimize yakın cümeleleri okuyunca bize öyle gelir bazen.
Yakın yaşlarda olmanın getirdiği bir ortak bakış açısı sadece. Amaç da yazının konusuna destek!...
Yazınızın güne gelişini kutlarım.
Daha nicelerine...
Saygılarımla.
Sen üstüne alınma Abim. Zaten ihtiyar diye bir olay yok. Genç var, bir de erken doğmuş genç/gençler var... Yaşayan herkese de aynı zamanda erken doğmuş genç adayı... Ama bir başkaydı gerçekten altmışlı yetmişli yıllar. Şimdilerde herkes bilgisayar ve cep telefonlarına baktığından çevresindeki güzellikleri de göremiyor, yardıma muhtaç insanları da göremiyor maalesef... Ne güzeldi mahallerde paylaşılan anlar, paylaşılan sevgiler... Hiç aklımızdan çıkmıyor, çıkmayacak... Kutlarım yürekten...
Bedri Tokul
Teknoloji ne kadar artarsa insanlık o kadar azalıyor
Hayırlı Cumalar Kardeşim benim...
Teşekkürler.
Selamlar.
Allah.. Allah ? Ben böyle bir yazı kaleme almadım diye diye döndüm döndüm okudum. Her satırında kendimi buldum yazının. Resme baktım ben değil.İsme baktım .O da yok.
Yahu dedim: Hepimiz aynıydık renk renk ayrıştırılmamıştık . Bu yüzden öyle hissediyorum.
Gök kuşağıydık biz. Kimimizi asvalt, kimimizi Deniz Kimimizi Dağ manzarası, Kimimizi duvar yazısı yaptılar sonradan. Kendimize yabancılaşmış olma sendromu bu.
Hasretle kucaklıyorum öbür yarımı İnsanın yabancısı yok Yalancısı vardı bir zamanlar ve Hamd olsun biz o zamanın çocuklarıyız.
Ellerinize sağlık. Bayıldım.
Eyvallah Bedri baba, değerli kumandanım
Teknoloji hem iyi, hem kötü
Elbette yaşamı daha pratik karşılar insan
Ancak tapınmak hazin
Vaktiyle teknolojiyi, moderni en çok sorgulayanların, İbn Haldun referanslı konfor ahlaki yozlaşma getirir diyenlerin adeta mutasyona uğrayarak teknolojiye methiye düzmeleri, daha da öteye sırf siyasi nedenlerle maziyi farklı cephelerini gözetmeden lanetlemeleri acıdır
Bu yapının oluşumu çok boyutlu kuşkusuz
Geçmiş dönemlerinde siyasi olumsuzlukları vardı şüphesiz
Darbe ihtilal dönemlerinin diktacı yönü akıllarda
Sağdan soldan, bir sağdan bir soldan darp edilen yurdum insanı ezildikçe, pres yedikçe örselendi ve giderek kurt oldu, bazıları ayarı kaçırıp çakal mı oldu ne o da ayrı
Hani gerilim filmlerinde vardır
Yer altında bir canlı kanalizasyon artıklarından, kimyasallarından beslenir ve giderek mutasyona uğrar, devasa bir canavara dönüşür
Yakın tarihimizin farklı evrelerinin sertlikleri, ezer keser eğilimleri içimizden kaşar bir zümre Peyda etti
Bu anlamda 2002 sonrasının hem eskinin türevi bağlamında pozitif, hemde üslubu ayarı kaçıran negatif bir yönü var kanımca
Artılar eksiler bir arada hani
Bizi yönetenlerin temel yanılgısı üslup noktasında bana göre
Verdikleri hizmetleri başa kakan bir üslup fukaralığı var
Hükumet ve tabanı koro halinde; hizmet veriliyor ya, eskiden neyin vardı makamında çalıyor devamlı
Hani sizin üstte saydığınız temelde basit, sade, yükte hafif pahada ağır ögeler iktidar çevrelerinde hiç hükmüne düşüyor neredeyse
İnsanları yaralayan, birbirini anlamaz kılan, toplum kesimlerini ters yönde politize eden hususlar bunlar
Teknolojide gelişme gösterdik eyvallah, iletişim halkla ilişkiler kulvarında da geriledik maalesef
Bunları söylemek ne hükumeti kötülemek, ne de muhalefetten beslenmektir nazarımda
Bu arada lafı uzatıp lafazanlığa kaydığımı görüyorum
Sözün özü kıymetli hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Hayırlı cumalar ve sağlıklı günler dilerim
Saygı ve selamlarımla...
Bedri Tokul
Evet. İyiliği de var,kötülüğü de teknolojinin.
Ama ben hiç sevemedim.
"Verdikleri hizmetleri başa kakan bir üslupları var"
Ne kadar anlamlı bir tespit bu?
Anlamlı yorumun için çok teşekkür ederim.
Sen sayfalar dolusu yaz. Zevkle okur, yararlanırım.
Senin de Cuman hayırlı olsun.
Selamlar, Saygılar...
Bedri Tokul
O gözler var ya SULTAN o gözler...
Çok yüreklere ok sapladı.
Hepsi yalan oldu şimdi.
Sevgilerimle.
O yıllar güzeldi
Ülkücü dediğimiz gençler vardı bıyıkları hilal şeklinde bilirdik onları tipinden çok cesur mert delikanlılardi
İnsanlar daha tevazu sahibiydi şimdiki gibi gösteriş yapmazdı
Kumaş pantolon giyerdi beyler kot filan yoktu.gavur icadı derlerdi öyle şeylere
Aile dediğimiz kurum o yıllarda daha güçlüydü evin reisi erkekti.kadın kadınlığını bilirdi erkek erkekliğini
Güzeldi ya o yıllar
Sizler başımızın tacı siniz
Benim annemde hiç dışarı çıkamıyor
Herkesin iyiliği için
Kendinize dikkat edin..
Allah'a emanet olun
Selamlar
Bedri Tokul
O yıllarda yoksulduk.
Ama ahlak yoksunu değildik.
Teşekkürler.
Selam ve Saygıyla.
Bedri Tokul
o bize yeter sevgili kardeşim.
Sağ ol. VAR OL.
Babanıza Sevgiler,Saygılar
Sosyal medya pervasızları paylaşım adına ne kadar yoldan çıktılar.
Okumayan araştırmayan bir nesil geldi. Nereye gideriz bilemiyorum.
Umarım özel neslin kıyametini bilebiliriz.
Saygılarımla...
Bedri Tokul
Onlar yaptığından utansınlar.
Sizlerin bakışı verdiğiniz kıymet Dünyalar değer.
Selamlarımla...
Abim ne varsa eskilerde var diye boşuna dememişler.
Sen yaşayan tarih ve onur abidesisin. Tecrübelerinden örnek alınacak adamsın.
Her yazdığının altına imzamı atıyorum.
Bu yaş meselesi de seni ilgilendirmez. Sen daha 35'inde bir adamsın. En azından bana göre...
Hani şu yazdıkların var ya; çoğunu ben de gördüm ve yaşadım. Senden bir alt basamaktayım. Hepsi içimi cız ettirdi.
Bu yazı güne gelmedin aha da yazıyorum bıyıklarımı keseceğim.
Helalin var...
Öptüm ellerinden; corona morona iplemeden...
Saygılar sevgiler abim...
Bedri Tokul
Senin hesabına, Cahit Sıtkı'nın dediğine göre
şimdi ben yolun yarısındayım öyle mi?
Ölüm senin gözün kör olsun.
Ya hesap bilmiyorsun.
Ya da adam tanımıyorsun.
Sağ ol AHMET'im
Ben de takmıyorum coronayı
Öpüyor, öpüyorum seni...
Bedri Tokul
Söylenecek çok şey var da yeteri kadar söylendi diye
ben kısa kestim.
Teşekkürler. Selamlar...
Aynen doğru söylüyorsun.
Senin kadar moruk :)) olmasak da bizler de o gruba gireriz.
Genel kültür yönünden ne kadar zengindik.
Daha medeniydik, daha moderndik.
Daha demokrattık, daha demokrasiye inananlardık.
Anamızdan babamızdan gördüğümüz saf, tertemiz Müslümanlığı yaşardık.
Biz Anadolu insanıydık. Türklüğün gelenek görenek asaleti bize gurur verirdi. Yoksulduk ama mutluyduk.
BİZİ hatırlattığın için sağ ol Abi.
Öptüm kel'den..
Saygımla..
Bedri Tokul
Yasaksa da yasak ne yapalım.
Bende sana sarıldım.
Doya doya da öptüm.
Ne olacaksa olsun. Anasını satayım...