- 539 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mantığını Oluşma 17
Kuplaj temas gerektirmeden veya bir aracıyla kopyalamaydı. Bir başka yere yansıtmaydı. Aktarmaydı. Etkilemeydi. Kendisi olmamakla. Kendi kopya yansı etkisini sürdürüp devam ettirmeydi. Tetikleme etkisi ile bir dönüşmenin olay olgularını ortaya koymaktı.
Öyle ki bir kuplaj, resim hızını, görüntü hızını yani imajı aktarırken; aktaran alan parça hızını yani yavaşlığı durduruyordu.
Bu kuplajın tersi olan bir kuplaj da yüksek hız frekans olan görüntü imajlı düşünmeyi durduruyor, parça olan düşük ya da alçak frekanslı hızı geçiriyordu. Bu durum tekil evrenin, tekil olmayan evrenle dönüşen iki parçalı farklı hız hologramıydı.
İmaj hız ile parçacığın iki boyut içine aktarım belirmesi parçacığa eşlik eden dalgaydı (imajdı). Dalgaya eşlik eden de parçacıktı. Kâh yüksek hız dışta yavaş hız içteydi. Kâh yavaş hız biçim olarak dışta; yüksek hız düşük hız içinde yani bir biçim içinde hapisti.
Bir olmadan diğeri var oluş değildi. İmaj çoklu ve sıçrama yapan kararsızla belirmeydi. Parçacık belirli sınırlı olan hız örüntüsüydü.
Başlangıç evreni başka yasalardan dönüşen malzemeyle evrenimize; genleşme ve hız vermenin aktarımıydı da. Bu genleşme ve hız yeni bir yasaydı. Evrenimizin yasasıydı. Belki de tekillikte olmayan bir durum yasaydı. Her genleşme bir hızdı. Her hız bir genleşmeydi. Genleşen hız hacimleydi.
Hacim artışı dıştaki kaçmanın yüzey hızı olan gerilimden hızlı genleşiyordu. İmajdan olan öz mutlak bir biçimleydi. Her biçim de mutlak bir özleydi. Yavaş olan içinde yüksek hızla vardı. Bu çelişkiydi. Bu bir örüntüydü. İki çelişki belirlisi birbirinden ayrılmıyor ama birbirine oran vererek birbirini belirli kılıyordu.
Genleşme, hız birlikte belirlenimdiler. Bu belirlenim içinde imaj parçacığa biçim devimli tekrarlarını veren, etkin sanal parça kopyalardı. Genleşme-şişme, kaçma olan hızın yasal oluşuna sembolik dil ile büyük patlama diyorduk.
Parçacık veya yavaş hız ya da biçim; yüksek hız olan sıçrama dalgalanması içinde imajı içine almadan belirli olamıyordu. İmaj da sınırlı hız olan biçimin içinde yüksek hız olup, tutulu kalmakla belirli olan süre boyuttu. Yüksek hız baskılanmakla yeni bir davranış ve yeni bir devim tipine bürünen, parçacıktı.
Yüksek hız süper sıçramalarlaydı. Yüksek hızlı süper sıçramalar olan düşünce veya imaj üstel durumlar ile olmaktı. Potansiyeldi. Üstel belirme olan imajın kendisi dışta yavaş hıza etki ettiğinde yalıtım yokluğu nedenle tüm sıçramalar içinde yavaş hız her etkiye açık kalmakla belirli olamıyordu. Biçim alamıyordu. Yavaş hız topaklanması içten dışa doğru olan hacim imajından yoksundu. Yüksek hız sıçramaları, görece düşük hız sınırlamaları içinde ise bu süredurum başkadır.
Parçacık (düşük hız) biçim olarak dıştaysa imaj içtedir. İmaj tüm üstel potansiyelleriyledir ama yavaş hız sınırı içinde baskılanmış kırpılmış sınırlanmıştır. İmaj her yere sığar ama sınırlanmış yavaş hız içinde her üstel eylemle olamaz. Sınırlı alan içindeki imaj sıçramalarını yapamaz. Ama sıçramalarının bilgisi olan depo hafızasını hatırlar. Düşünceleriyle hatırlamasıyla yüksek hız imaj olarak biçimin içindedir.
Üstel durumlar yüksek hız hamulesidir. Biçimsiz belirme, tam bir daldan dala sıçrama belirmesidir. Üstel durum içindeki imajın görece sıçramalarında biri olan yavaş hız veya parçacık, belirli durumlar yalıtması içinde değildir. Yavaş hız yalıtılmış bir kendi biçim ve öz durumuyla belirli olamaz. Yavaş hız sıçra lamalar veren imajından ayrılamayan durumla imajın sıçra lamaların kendisi olan bir bitişik zamandır.
Evren bize her durumu ile birdir. Ya da hepsi bir olan imaj (düşünce) algısı ile görünür (yansınımdır). Mantık bunu parçalı yapar. Hız, ışık, dalga, parçacık, imaj, yansıma, yüksek hız vs. demekle yansıma olan durumun örüntüsü ortaya konur.
Yani bir birim olan evrenin bize olan yansıması; atıyorum 10 üssü seksen tür belirsiz ve nicel hız içinde bize bir birim görünür. Yedi rengin bize bir birim beyaz ışık görünmesi gibi. Bir birim olan evren yavaş yavaş her bir örüntü durumla bize çoklu parçalı görünmeye başlar.
Bunda şaşacak bir şey yok. Yavaş hız, hızlısı olan hızla vardı. Yüksek hız, yavaş olan hızın imleciyle vardı. Bu çelişkin durum da örüntüydü.
Bir tek evren algısını kabaca ve en kısa biçimde bina analojisiyle söylersek; bir tasım planla olan bina bir birim bir estetik yansımadır. Bina bir birim estetik hızı olan bir görselin içindedir. Bina biçimli görsel içinde örüntüler vardır. Bina çimento, demir, kum, atom, parçacık gibi düzey ve hızlara parçalanır, ayrışır. İşte evren de tıpkı bina görünüşlü estetikle, örüntüsü olan bir mimariydi. İnşaydı
Dalga; kendi dalga boyu ve frekansının örüntüsüydü. Dalga boyu örüntüsü kendisinin tekrarını veren kendi tekrarı olan birimleri arasındaki süreydi. Kendi tekrarı olan devimler iki devim arasındaki geçen süreyle oluşuyordu. Yani dalga boyu da bir başka devimle, süreçler sıçramasıydı. Birbiriyle çelişiyordu.
Birim zamanda kendisini tekrar ediş sayısı olan hız arttıkça dalga boyu olan örüntü azalır. Yani frekans artar. Yani kendisini tekrar eden titreşme sayısı artar. Titreşme, ya da tiril oluş azaldıkça bu kes dalganın kendisini tekrar etme aralığı artar. Yani kendisini tekrar eden dalganın oluşma süresi uzar. Buna dalga boyu uzaması denir. Bu kes de frekansı yani kendisini tekrar eden salınım sayısı azalır.
Görüyoruz ki bir birim dalganın kendi üzerine kendi etkimesi olan durum; yavaşlayan veya artan hız sıçramalarıyla dalgayı oluşmaktadır. Birim zaman içinde oluşan dalga aralığı dalga boyu olan başka bir hızı verir. Dalga boyu sıklaştıkça sayısı artan dalga tekrarları da frekanstır.
Demek ki dalga, dalga boyu, frekans birim zamanla belirli olan durumdur. Birim zaman içinde kopya sayılarını arttırdığınız zaman dalga boyu olarak beliren enerjiden harcarsınız. Dalga boyu harcandığı için dalga boyu kısalır.
Eğer sürecin kendisi olan dalga tekrarlarını azaltırsanız, azalan tekrarlar nedenle enerji dalga boyuna eklenir. Dalga boyu genişler. Dalga dediğimiz hız, hızın dalga boyuna ve hızın kendisini tekrar etme sayısıyla birebir ilişki örüntüsü olan girişme ve çelişkidir. İşte var oluşun geliştirici özü budur.
Dalga hızı kendisini belirli kılan (sürtünmeli-dirençli kılan) hızlara çelişmekle boyutlanıp örüntüsünü oluşmaktadır. Dalga; hız, dalga boyu, frekans, parçacık gibi örüntülerle mantığımıza göre olay durumlar olur.
Demek ki dalga sadece 1 birim dalga değildi. Ya da bir birim dalga kendisiyle çelişkili örüntüsüyleydi. Dalga sadece bir birim değil yani bize göre salt bir saniye içindeki algımız olan hızla, bir birim değildir. Aslında kendisini tekrar eden boy aralığı ve biçimsel belirme sayısı olan frekansla örüntüsü vardır.
Kısacası dalga kendi tekrar kopyalarını veren dalga boyuyla belirir. Bir hız 1 saniyede 10 kez kendisini tekrarlıyorsa (kopyalıyorsa) buna frekans diyoruz. Boy; frekansla. Dalga, kendi tekrarı olan boyla. Frekans da azalan dalga boyu ile belirli oluyordu. Frekans bunlarla hem çelişiyor hem bunlarla girişip belirliyordu.
Ama birim zamanda gerçekleşecek olan 10 frekans sayısı, sınır değildir. Bir hız saniyede 20 kere de kendisini tekrarlar. Binlerce kes de, milyonlarca kes de kendisini tekrarlar. Bir şeyin hızlı ya da yavaş olması görece böylesi bir niceli durumdu. 3 tur 2 tura göre görece hızlıydı. Ama 3 tur 4 tura göre yavaştır.
Dalga kendi içinde çelişkin bir girişmedir. Dalga farklı boyutlu zaman olmakla farklı imajla, farklı biçim ve hızdır. Bir potansiyel durum, sıçramalar yapamıyorsa; imajdır. Sıçrama aynı anda birçok üstel durumlarla olan devinimdir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.