- 2067 Okunma
- 14 Yorum
- 8 Beğeni
65 Yaş üstü
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"50 YAŞ ÜZERİ HERKESİ ÖLDÜRÜN”
Padişah Emridir. Tüm diyardaki 50 yaş üstündekiler toplanacak ve infaz edilecektir. Gençlerden biri, babasını samanlıkların altına özel yaptırdıkları sığınağa saklar. Diyardaki tüm 50 Yaş üstündekiler toplatılır ve infaz edilir. Padişah uyanıktır. Bakar ki bir direniş olmamıştır, hatta babalarını kendi elleriyle teslim edenler bile olmuştur...
Aradan bir süre geçtikten sonra, padişah "kırk ile elli yaş arasındakileri deniz kenarına toplayın" der, toplarlar. Padişah; "size üç gün süre. Üç gün sonra geleceğim bana kumdan tespih yapacaksınız eğer beceremezseniz hepinizin başı kesilecek" der.
Bir gün geçer kumdan tespih yapmak ne mümkün. İkinci gün geçer hiç bir şey yapılamaz. Üçüncü günün akşamı babasını sakladığını bile ölüm korkusundan unutan genç adam, koşar babasının yanına durumu anlatır... Baba oğlunu dinler ve mevcut durumdan çıkış yolunu söyler...
Süre bitmiştir. Deniz kenarına toplanırlar Ortada tespihten eser yoktur. Cellatlar hazırdır. Ahali korku içinde kimisi eşinin, kimisi babasının, kimisi abisinin, kimisi en yakınının infaz kaygısı içinde... Padişah Alana infaz emri için gelir.
"Verilen süre doldu görevi yerine getiremediniz" der ve tam cellatlara infaza başlayın diyecekken; Babasını gizleyen adam, padişaha tüm ahalinin duyacağı ses tonuyla seslenir; "Padişahım biz bu görevi yerine getirirdik, lâkin bir sorun niye getirmedik" der.
Padişah; olmayacak bir şeyin cevabı da olamayacağını bildiği için, alaycı bir edayla "söyleyin bakalım neden yerine getiremediniz" der. Genç adam cevap verir.
"Hünkârım biz çok düşündük kumdan tespih taneleri yapmak zor değil. Lakin bunun İmamesi nasıl olacak? Padişahımız ya beğenmezse... Siz bu konuda tüm diyarın en iyisisiniz İmameyi siz varken bizim yapmamız ne haddimize... Siz İmameyi yapın biz de taşları etrafına hemen diziverelim" der. Padişah çok zor durumda kalmıştır.
İnfaz emrini veremez mecburen "Tamam sizleri afettim" demek zorunda kalır.
Döner kurmaylarına; " Hani hepsini öldürmüştünüz bunların?"
"Saklanan tecrübeli birini gözden kaçırmışsınız!" der... (Takip ettiğim bir siteden alıntı.)
*****************************************
1940 ile 1960 yılları arasında doğanların en genci atmış, en yaşlısı seksen ve seksen üstü. Arka mahallede oynayan, karşı mahallede koşan, ömür boyu süren dostlukları, arkadaşlıkları olan insanlar. Sarı buğday, günebakan biçen, köpük köpük soğuk ayran içen insanlar. Gün yirmi dört saat değil, bir yıl kadar uzun ve her şeye zaman bulan insanlar...
Bu tarihte doğanlar: Bir kere sevmiş, sevdalarına bir ömür vermiş, sevdayı tende değil, yürekte yaşamış insanlar. Uzak kalmış, yıllar tuzak kurmuş, özlemle vurmuş, vurulmuş insanlar. Ucu yanık mektupları allayıp, hasretle pullayıp; eşe, dosta, anaya, yârene yollayan insanlar. Nice gül bahçelerine girmiş amma üstlerine gül koklamamış, bir fincan kahve içip kırk yıl hatır saymış insanlar...
Bu tarihte doğanlar: Savaş, ihtilâl, idam, ekonomik kriz, sürgün, mahpus görmüş insanlar. Yokluk, yoksulluk ile kendilerini terbiye etmiş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış, kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş insanlar… Bizler gibi baba parası, devlet bursu, özel burs almadan; birçoğu hem çalışıp hem de okul harçlığını kazanmış ve ailesine, devletine yük olmamış, büyüklerini saymış, küçüklerini sevmiş edep bilen insanlar…
Bu tarihte doğanlar: Keder yüklü yılları, katran karası acıları, hüzünleri savurdukları çıkmaz sokakları olan yaşlılar. Onlar bizim geçmişi öğrendiğimiz son değerli hazinelerimiz. Yakın tarihe ışık tutan son canlı. Onlar bizleri hayat tecrübeleriyle kırk yıl ileri götürecek hafızamız, iki ayaklı sözlü kütüphanelerimiz.
Tıpkı Babasını gizleyen evlat gibi onlara çok kıymetli olduklarını, onlara ihtiyacımız olduğunu, onlarsız bu karanlık zamandan çıkamayacak olduğumuzu ve onları çok sevdiğimizi bilsinler, hissetsinler… İnsan duyabildiği, görebildiği zaman insanlaşır.
Onların can güvenliği için dışarı çıkmalarını istemesek de, dışarıda yaşayıp evi olmayan ve gidecek hiç bir yeri olmayanlar da var! Haddi aşacak şiirlerin, yazıların, videoların: Onlara karşı sağır ve kör olmanın kime ne faydası var. Yaptığımız, söylediğimiz her şey bir gün gelir bizlere geri döner...
Onlara bakma zamanı. Yüreklerini okşama zamanı. Yaşamak içinse bütün bu telaş ve korkular, boyunlarını bükmesinler .Bizler için siz vardınız, sizler için de biz varız yalnız değilsiniz deme zamanı. İşte merhamet vefa bunun için var. Darda kalan, hârdan geçen büyüklerimize bunu yapmayalım, incitmeyelim… İnsan insana düşmeden, insanlık düşsün yüreğimize…
Corana virüs yaşamımızı alt üst ettiği bu günlerde hedef aldığı kitle, hayatımızdaki en değerli atmış beş yaş üstü büyüklerimiz. Sahip çıkalım, yaşına hürmeten saygılı olalım. Zamanı geldiğinde bize de lazım olacak. Gerçek olan şu; Allah ömür verirse eğer onlardan sonra sıra bize gelecek!
Ölümler bile çeşit çeşit...
Bugün Covit-19, yarın başka bir yeni tür virüs.
Yaş dediğimiz ne ki.
Sadece rakam.
On, yirmi ,otuz, kırk, elli yıl mı?
O da dün gibi.
Ömür dediğin bir gün kadar!
Öyle hızlı ki, geçip gidiyor vızır vızır…
Zaman “Evinde kal, ne olur bizimle kal” deme zamanı!
Nuray Çakmak/24/Mart/2020
Saat=04:00
YORUMLAR
Saygı ve sevgi tükenince insan cesetten ibarettir.
Hepimiz asıl şimdi eşit olduk asıl şimdi herkesin sağlığı önemli ki bu vurgun dünyaca bu vurgun zengin fakir yaşlı çocuk demeden.
Bu vurgun akıllara zarar. Lakin akıl..
Lâ'kin akıl kin ile öfke ile gözlerden yansıyınca vicdan duman olup tütüyor sönmüş bacalardan..
Yaşlılarımız özümüzün bozulmayan belkide tek ispatı.
Söyleyecek tüm cümleler bitmişken inan tek bir nefesim bile kalmadı vicdan yoksunlarına cümle üretmeye...
Sahi yarınlar nerde inan bilmiyorum.
Sağlıklı kal lütfen.
Sevgilerimle çok değerli şairem ♥️
Nuray Çakmak
Zengini, fakiri
Yönetenler , yönetilenler
Az gelişmiş ülkeler, çok gelişmiş ülkeler
Kralı, kraliçesi eşitlendi.
Yarınlar güzel olacak masalına da ben hiç inanmıyorum.
Allah sonumuzu hayretsin.
Benim yüreğimde özel olan kişilerden biri de sizsiniz sevgili Nar-ı Çiçek.
Lütfen siz de kendinize cici bakın ve Rabb'e emanetsiniz sevgilerimle.
Nuray Çakmak
Saygı benden olsun Yağmur 1
kültür kopması yaşıyoruz, bizler orta yaş iki arada bir derede.. ihtiyarlara yer yok demede gençler, ihtiyarlar başına buyruk..
gençlerin yaptığı ve paylaştığı bir çok olumsuz görüntü ortayaşın ve ihtiyarları üzüyor. lakin çoğu arkadaş grubu içinde, her telden, tvden basından devletten vb evden çıkmayın denirken çarşıda pazarda camide insan görmeye dayanamıyorlar ve bir nevi kendi hayatlarına tehdit olarak görüyorlar potansiyel virüs taşıyıcısı gibi..
süreç yönetilemiyor.. umarım daha kötüsünü yaşamayız..
genelde hava almak ve bankadan para çekmek için dışarı çıkılıyor. o yüzdne bunun önğne geömek için de telefon ve internet bankacılığında emeklilerin 1. dereceden yakınlarında yetki vermek olabilir??
tecrübe mi aktarımı mı?? gençler yaşadıkça öğrenecek, o yüzden fazla tembih ve buyruk dinlemezler..
gençlerimiz iki kültürün hatta üç kültürün arasında, üçüncüsüne yakın..
ilk kültür doğu, ikinci batı üçüncü teknoloji-sanal kültür...
kültürel kopma doğu ve batıdan olacaji yeni kültürümüz bir karışım ve bireysellik özelinde sanal yaşam..
ceza ile baskı ile korkutma ve tehdit ile bu süreç nasıl yönetilebilir bilemiyorum..
gençler kraldan ve kralcılardan kurtulmak istiyor eğlence huzur özgürlük ve bedavaya yaşam öngörüleri var. eskiye dair her şey onları boğuyor..
bir de sağlıkları ve bir virüs yüzünden ölme düşüncesi, yansımasını ihtiyarlara çevirdi. oysa yavaş yavaş virüsün sadece ihtiyarlara değil her yaştan insana etki ettiği yazılır çizilir oldu ama algı artık 65 ve yaşın evde veya dışarıda olup olmamasına döndü..
sonumuz hayrolsun, grafikler hala başlarını aşağıya eğmedi ölümlerde ve pozitif vakalarda..
güzel bir yazıydı.
kaleminize sağlık.
Nuray Çakmak
Gençler yaşlıları sorumlu görüyorlar ama yeni doğan bebekler bile
virus ile doğuyor .
Bizim blokta oturan çok yaşlı ve yalnız yaşayan insanlar var.
Bir şekilde ihtiyaçlarını görmeleri gerekiyor bizler zaman zaman yardımcı olsak bile.
Hani ne derler " Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz."
Selam ve saygılarımla.
Her ne kadar kızsak da zaman zaman empati yapmak da lazım. Geçecek bu günlerde inşallah az hasarlı olarak geçsin kaygısındayız toplum olarak. Biz gelebilecek miyiz o yaşlara, gelirsek de ne haller düşeceğiz kimseler şimdiden kestiremez... Kutlarım...
Nuray Çakmak
Selam ve saygılarımla.
Satchel Paige'in “Kaç yaşında olduğunu bilmeseydin, kaç yaşında olurdun?” sözünü çok severim.
Duygusal yaş gibi, anotomik yaş da bazen nüfus kağıdıyla eş gitmeyebilir. Bunun altında kalan da var, üstüne çıkan da... Ama böylesi bir durumda saptama yapmak için istisnalara bakamadan doğru orantı üzerinden karar vermeleri gerekiyor olabilir.
Yazıdaki örnek metin çok manidardı. Ardından size ait cümleler de üzerinde düşünülmesi gereken toplumsal bir gerçeğe parmak basmış...
Duyarlılıklarımızın kaybedilmemesi gerekliliğine gönderme yapan yazınızı kutlarım Nuray Hanım...
Sevgilerimle...
Nuray Çakmak
Belki farklı pencerelerden insana ve hayata bakıyor olduğumuz içindir.
Nur topu gibi yeni bir virüsümüz daha doğdu #Hanta
Sağlıklı günler dilerim size ve tüm sağlık çalışanlarımıza,
sevgili Den(iz) ...
Direnen yaşlılardan yakınıyoruz da, biz yaşlı olsak nasıl davranırız acaba
Sağlıklarının bizim için ne kadar değerli olduğunu anlatmalıyız onlara
Zor olan belki, ama gereken
Güne aday yüreği, emeği, kalemi, kelamı kutlarım
Saygı ve selamlarımla...
Nuray Çakmak
Sağlıklı günler ve saygılar..
İspanya'da yaşlılar terkedilmiş bir şekilde yataklarında ölü bulunuyormuş. Ne kadar acı değil mi.
Bu hastalık zengin fakir ayırmıyor ama yaşlı genç ayrımı yapacak kadar insafsız.
Aslında yaşlılık göreceli bir kavram. Bedri abiden bilirim, nice gencim diyene pabucu ters giydirir.
Yazı etkileyici ve ders verici. Bence herkes okumalı. Evde kalınması gerektiğini bu kadar nahif ve etkili anlatan çok az yazı gördüm.
Tebrik ve teşekkürler Nuray hanım.
Nuray Çakmak
Kızamık aşısı 1970 yapılmaya başlanmış.
65 yaş üstü bu anlamda şanssızlar.
Çok teşekkür ederim Ahmet Bey,
Saygılarımla..
Nuray Çakmak
Teşekkür ederim saygılarımla.
Ne kadar samimi,
ne kadar yürekten bir yazı bu?
Çok teşekkürler Nuray Hanım.
Nuray Çakmak
Size has değer verme şekli ve en güzeli.
Teşekkür ederim kıymetli komutanım.
Sağlıklı olun, hep var olun, bizimle olun.
Sonsuz saygılarımla...