- 724 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Küçük Korona'nın Serüveni
Sevgili çocuklar sizin için kısa ve güncel bir masal yazdım. Iyi okumalar. (Görsel Korona’nın ilk yaşadığı kasaba olan Pangolin’dir. 😊) Hepinizi öpüyorum ama salgın bittikten sonra.
Küçük Korona’nın Serüveni
Zamanın birinde Pangolin adlı bir kasabada üç kardeş yaşarmış. En büyükleri Sars ortanca kardeşleri Mers en küçüğü ise Korona imiş. Bu kasaba halķının en büyük özelliği oldukça uzun ömürlü olmaları imiş. Bu üç kardeşin babaları Grip bir akşam çocuklarını yanına çağırmış. Onlara artık kendisinin ölüm vakti geldiğini yakında göçedip gideceğini anlatmış. Sars ve Mers küçük kardeşleri koronayı çok kıskanıyormuş. Babaları Grib’in onu kendilerinden daha çok sevdiğine inanıyorlarmış. Yaşlı baba durumu seziyor kardeşlerinin ona bir kötülük yapacağından endişe ediyormuş. Grip Baba çocuklarına yakında Pangolin kasabasının istilaya uğrayacağını o vakit gelince Wuhan kralının askerlerini gönderip Sars, Mers ve Korona’yı esir alacağını anlatmış. Sars ve Mers’e Koronaya sahip çıkmaları gerektiğini söylemiş.
Grip Baba bu zorlu süreçte Korona’ya nasıl hayatta kalabileceğine dair bir takım sırlardan bahsetmiş. Kendi atalarının çok uzun yıllar önce göçebe bir hayat yaşadıklarını kendisinin de bu göçebe hayatı öğrenmesi gerektiğini uzun uzun anlatmış. Ey oğul demiş; Her girdiğin kasaba da seni öldürmek için senle savaşacaklar. Onlara her ne kadar birbirimizden farklı da olsak bir arada uyum ve barışla yaşanacağını anlat. Tek bir vücut olursak daha mutlu ve daha güçlü olacağız diye telkin et demiş. Küçük Korona endişe ve korku dolu gözlerle babasına sarılmış. "Babacığım, senden uzakta olsam da senin benimle olduğunu yüreğimde hep hissedeceğim. Ve sözlerini kendime asa edinerek beni ve benden sonra gelecek neslimi birlik bilinci ile yaşatacağım" demiş.
Baba Grib’in kehaneti kısa bir süre sonra gerçekleşmeye başlamış. Wuhan kralı orduları ile gelip Pangolin kasabasını yerle bir etmiş. Kasabada taş üstünde taş bırakmamış.
Baba Grip Korona’ya abilerine söylememesini tembihleyerek bir ayna vermiş. Vakti gelince bu aynayı kullanması gerektiğini anlatmış.
Wuhan kralı tüm halkı ve tabiki küçük Korona ve abilerini de esir alarak Wuhan kasabasına geri dönmüşler. Yaşlı Baba Grip "Canlı Çam Kozalağı" adlı mabedde saklanarak canını son anda kurtarmış.
Kral Wuhan ve askerleri Sars, Mers ve Korona’ yı hapsetmiş. Bir gece Mers rüyasında baba gribin Korona’ya bir ayna verdiğini görmüş. Ağabeyi Sars’a rüyasını anlatmış. Sars Korona’ya böyle bir aynanın olup olmadığını sormuş. Korona abilerinin kendisini öldüreceğinden korkmuş. Ama aynayı ne pahasına olursa olsun vermeyecekmiş. Sars ve Mers hapishane hayatından kurtulmak için planlar yapmaya başlamışlar. Bir yandan da Korona’dan aynayı almanın yolunu bulmaya çalışıyorlarmış. Sars ve Mers bir gün hapishanede kavga çıkarmışlar, bütün gardiyanlar kavgayı önlemek için çaba sarfetselerde tüm hapishane savaş alanına dönmüş. Çıkan isyanda Korona ve ağabeyleri barikatları yıkarak kaçmışlar. Wuhan kasabasının ovalarını dağlarını geçerek yer altı geçitlerinin olduğu bir vadiye gelmişler. Uzun günler ve geceler boyu geçitler içinde ilerleyip
Bronşyum adında bir köye ulaşmışlar. Kendilerini burda artık güvende hissediyorlarmış.
Sars ve Mers’in aklı hâlâ Korona’nın gizemli aynasında imiş. Bir gece Korona uyurken gizli gizli odasına girip aynayı çalmışlar. Fakat o telaşla aynayı yere düşürüp kırmışlar. İşte ne olduysa o anda olmuş.
Ayna yerde binlerce parçaya bölünmüş. Sars ve Mers ayna parçalarını toplamaya çalışırken ellerini kanatmışlar. Bu kan kaybı her ikisini de derin bir uykuya sürüklemiş. Sabah uyanıp olanları gören Korona çok üzülmüş. Onları uyandırmaya çalışsa da başarılı olamamış. Sonra aklına Baba Grib’in emaneti olan ayna gelmiş. Şimdi ben ne yapacağım, babamın emanetini koruyamadım diye ağlamaya başlamış. Kırılan ayna parçalarını toplayarak birleştirmeye çalışmış. Bir yandan ağlıyor, bir yandan topluyormuş. Hepsini bir aramaya getirip birleştirmiş. Ve aynaya bakmış. İşte o anda kendisinin aynada binlerce yansımasını görmüş. Gözlerinden akan yaşlar o kadar çoğalmış ki tüm bronşyum kasabası sular altında kalmış. Sular yükselerek Korona ve Korona’nın aynada ki binlerce yansımasını büyük bir fırtına ile kasabanın dışına fırlatmış. Artık Korona bir iken binlerce ayrı vücut olup hava’ryum’a uçmuşlar. Bir müddet uçtuktan sonra daha önce hiç bilmedikleri bir beldeye gelmişler. Şehrin girişinde büyük bir tabelada Çekikyum Cumhuriyeti yazıyormuş. Korona burda artık kendini yalnız hissetmiyormuş. Bundan sonra onun kendi gibi olan binlerce ordusu varmış. Her bir koronaya küçük bir ayna parçası vermiş. Ne zaman çoğalmak ya da Baş Korona’ya bağlanmak istiyorlarsa aynaya bakmalarını emretmiş.Bu yeni beldede yaşamak için güçlenmeleri gerektiğini düşünmüş. Ve her bir askerine Çekikyum’un tüm şehirlerine dağılmalarını emretmiş. Her bir Korona Başkomutanlarının emrine uyarak başka başka beldelere dağılmışlar.
Gün gelmiş Çekikyum’da çok güçlenmişler. Çekikyum’un Burunis, Boğazis ve Ciğeris şehirlerini fethederek hükümdarlıklarını ilan etmişler. Burunis, Boğazis ve Ciğeris’in halkı ise gitgide yokolmuş.
Tüm bunlar olup biterken Başkomutan Korona rüyasında babası Grib’i görmüş. Baba Grip ona hayli öfkeli imiş. Rüyasında ona istila ettikleri şehir halkını köleleştirdikleri için kızıyormuş. Ve ona büyük bir felaketin kendilerini beklediğini haber vermiş. Ter içinde uyanan Korona gördüğü rüyayı düşünmeye başlamış. Nasıl bir felaket olabilir ki, diye düşünürken Ciğeris Valisi odasına girmiş. Valinin yüzünde büyük bir korku varmış. Telaşla söze girmiş.
Ciğeris’te tüm enerji kaynaklarımız teker teker tükeniyor. Esirlerimiz birer birer ölürken ormanlarımız alev alev yanıyor. Su kaynaklarımız kuruyor. Şehir yavaş yavaş ölüyor. Şehri, doğayı ve bu şehrin eski sahiplerini yavaş yavaş kaybediyoruz demiş.
Onları kaybetmemiz bizimde yaşamamızı imkansız hale getiriyor. Bizler de ölüyoruz demiş.
Başkomutan Korona üzüntüyle babasının ona söylediği sözleri hatırlamış. Babasına verdiği sözü unuttuğu için halkını ölüme sürüklediğini farketmiş. Aynasını eline alarak tüm koronalara seslenmiş.
Ey Korona Halkı ; Başka bir ülkeye göç etme vakti geldi. Uçaklarınıza binip hava’ryum sahasından çok uzaklardaki Türkina yurduna gideceğiz demiş. Çekikyum’a yaptıklarımızın tersine oranın halkı ile uyum ve barış içinde yaşayacağız. Yaşlı babam Grib’in bizden istediği doğru yol budur demiş.
Tüm koronalar hazırlıkları bitirerek yola çıkmışlar. Yolculuk boyunca mola verdikleri çeşitli şehirlerde kolonya ve sabun askerleri ile savaşmışlar. Bu savaşlarda her iki tarafta binlerce kayıba uğramış. Uzun zaman sonra savaşmanın her iki halk için yıkım olduğunu yaşayarak tecrübe etmişler. Bundan sonra konakladıkları şehirlerde barışla birarada yaşamayı öğrenene kadar bu durum devam etmiş.
En son Türkina yurduna vararak oraya yerleşmişler. Ellerinde beyaz bayraklarla çeşitli yerleri mesken tutarak barış ve mutluluk içinde yaşamaya başlamışlar.
Sars ve Mers derin uykularından uyanıp Korona’yı aramaya başlamışlar. Uzun uğraşlar sonrası Türkina’da Korona’yı bulup ondan özür dilemişler. Korona ağabeylerini affetmiş. Ve yaşlı babası Grib’ide Canlı Çam Kozalağı mabedinden aldırarak yanına getirtmiş. Baba Grip Sars, Mers ve Korona hep beraber sonsuza dek sağlık ve huzur içinde yaşamışlar.
Berrin Nilgün Kılıç
23 Mart 2020
YORUMLAR
Harika bir masal olmuş,ellerine sağlık,aslında çocuklara hastalıkları bu şekilde anlatmak daha faydalı olacak gibi geldi.saygı ve sevgiler,tebrik ederim