- 1206 Okunma
- 10 Yorum
- 6 Beğeni
ÜÇ ARKADAŞ
Türkiye’nin her köşesinden Eskişehir’e gitmek için çıktılar yola. Dört katlı sarı binanın önünde sıra oldular. Yıl 1966, Ekim ayının17 nci günü.
Annelerinin, babalarının ellerini öptüler. Amcalar, dayılar, ellerini sokup ceplerine para koydular. Onlar giderken, sevenleri bindikleri otobüslerin eksoz gazına bıraktılar gözyaşlarını.
Çiçeği burnunda 830 delikanlı.
Dörde ayırdılar. Hepsine birer numara verdiler.
Yer gösterdiler; burası yatakhane, burası yemekhane, burası dershane.
Zor geldi gurbet önceleri. Yastıklarını gözyaşlarıyla ıslattılar.
Alıştılar sonraları. Ekmek bu kapının sonundaydı.
Tanıştılar.
Yaşanmışlıkları benziyordu birbirlerine. Aynı yöne bakıyorlar, aynı hayalleri kuruyorlardı.
Gün oldu bir tek sigarayı paylaştılar duman, duman.
Mezun oldular.
Her biri başka başka İllerde başladı göreve.
Onlar ÜÇ ARKADAŞ, üç gardaştılar.
İlk işleri ailelerini yanlarına almak oldu. Sıkıntıları, yoklukları son buldu.
Mürüvvet girdi devreye evlendiler. Çocukları oldu.
Hiç unutmadılar birbirlerini. Gittiler, geldiler hep görüştüler.
Birisi içkiyi severdi, öteki güreşi, diğeri saz çalardı, türküler söylerdi yanık yanık.
Gün geçti, devran döndü. Emekli oldu üçü de.
Güreşen hastalandı. Dermansız dert yataklara düşürdü Onu. İçkiyi seven de, saz çalan da ziyaret ettiler.
“Merak etme iyi olacaksın.” Dediler.
İyi olamadı güreşen. Her geçen gün daha da kötüleşti.
Hastaneye kaldırdılar. Umut yok dedi doktorlar.
İçki içen ziyaret etti. Kurumuştu vücudu. Konuşamıyordu.
Güreşen gözlerini açtı. Zorla elini kaldırdı. Üç parmağını gösterdi.
Parmağını önce arkadaşına uzattı, sonra kendi göksüne dokundu.
Tekrar üç parmağını gösterip, iki elini kaldırdı. Başını sağa sola salladı.
“Sen geldin, ben burada yatıyorum. Niye diğer gardaşımız yok ki.” demek istiyordu.
İçki içen, saz çalan arkadaşını aradı. Gördüklerini anlattı:
“ Çabuk gel. Gardaşımız çok kötü seni görmek istiyor.”
“ Gelmem.” Dedi ağlayarak “Gelmeyeceğim de. Onu o halde görmek istemiyorum. O benim hafızamda minderlerdeki fırtına, beraberliklerimizdeki o neşeli haliyle kalacak.”
Güreşen öldü.
İçki içenle, saz çalan yıllardır konuşmuyorlar…
YORUMLAR
Merhabalar Bedri bey,
sabah sabah yüreğim cız etti :(
Sanırım gerçek hayattan yaşanmış olayı paylaşmışsınız.
Okudum. Yüreğine taş oturdu.
Üç arkadaş değil üç kardeş.
Her kardeşin ruhu durumu hayatta gerçeklerle de yüzleşmeye yetmez.
Bu öykü bana dün seneyi devriyesi olan rahmetli kardeşimi hatırlattı.
Ben sağlıkcıyım. Kardeşim kırkgün yoğun bakımda yattı ve sonunda vefat etti.Yoğun bakıma düştüğü andan itibaren içeri girip görmedim.Hergün durumunu hekimlerden öğrendim. Gencecik kardeşimin eriyip gittiğini, yok olduğunu görmeye yüreğim el vermedi o saz çalan var ya o saz çalan gibi düşündümm.
İnsan yüreği de çeşit çeşittir. Her yürek acıyı olgunlukla karşılayamaz. O kayboluşu, seyredemez.Hayaline bile koyamaz.Hep sağlıklı gününü hatırlamak ister.
Güreşçiye Allahtan rahmet, kardeşlerine sabır diliyorum :(
Bedri Tokul
Öncelikle kardeşinize Allahtan rahmet diliyorum.
Yattığı yer nur olsun. Allah size sabırlar versin.
Acınız büyük anlıyorum.
O kutsal görevinizde başarılarınız daim olsun.
Neredeyse bir sene önceki yazıma yorum yazmanız
acınız nedeniyle sevindiremedi beni.
Bu öykü gerçek bir olaydan kaynaklanarak yazılmıştır.
Böyledir ölüm. O geldiğinde birisi gitmiş oluyor.
Size tekrar sabır diliyor.
Selam saygı sevgilerimi gönderiyorum.
Allaha emanet olun...
Saz çalan arkadaşınızla hala konuşmama nedeniniz gelmemesi mi bilmiyorum ama eğer neden buysa aslında gelmemesi mazur görülmeli diye düşünüyorum.
“Gelmeyeceğim de. Onu o halde görmek istemiyorum. O benim hafızamda minderlerdeki fırtına, beraberliklerimizdeki o neşeli haliyle kalacak.”
Bu durumu yaşamadım hiç ama belki ben de olsam bunu tercih ederdim.
Neticede gerçekten elem verici bir olay.
Sen ne çok şey yaşamışsın BEDRİ ABİ...
Bizimle paylaştığın için teşekkürler...
Bedri Tokul
Takılıp kalıyorum geçmişe.
Paylaşıyorum bende.
Ahhh AHMET'im ahh...
Ben bu saçları değirmende ağartmadım.
(Allah Allah ne dedim ben yahu?)
Pardon.
Ben bu saçları boşuna dökmedim...
Selamlarımla
(Gözlerinden öpecektim ama ikinci bir emre kadar yasak.
kusura bakma)
Bedri Tokul
Sana kolaylıklar diliyor ellerimle ve yüreğimle
ALKIŞLIYORUM...
Selam ve sevgiyle.
Çok tekrar edilen bir söz vardır:
"Üç kişilik dostluk yoktur." diye... Yaşananlar bunu çağrıştırdı bana.
Kim haklı?
Kendince herkes!...
Hasta olan, üçlüyü 'ölmeden önce' ( belki ) beraber görmek istiyor.
Saz çalan, bu talepleri karşılayan, organize eden olarak bu talebi yerine getirmek istiyor.
İçki içen, ( belki de son halini unutamayacağı ve gelse de ömre katkısı olmayacağı için ) gelmeyi reddediyor.
Dosluklar, bibebir bizim gibi düşünenlerle yaşanır diye bir garanti yok. Öyle olduğunu zannederek bir zamanlar aynı yola girdiklerimizle hiç umulmadık yaşananlardan sonra yollar ayrılır. O sürede çok farklı olduğumuzu düşündüklerimizle ölümsüz b,r bağ kurulabilir.
Çünkü yaşamda değişmeyen tek şey değişim. İnsan da değişir. Belki en çok o değişir!..
Her okuyanın (varsa) kendi üçlüsünü düşüneceği bir yazı... Etkileyici bir anlatım.
Kutlarım Bedri Bey.
Saygılarımla.
-IspartaGülü-
Bedri Tokul
İçki içeni sosyal biri,
Güreşeni sporcu,
Saz çalanı sanatcıların birer simgesi olarak düşünüp,
onları arkadaşlık çatısı altında bir araya getirmek istedim.
Daha sonra;
İçki içene fedakarlık,
güreşene hastalık ve ölüm,
Saz çalana duygusallık rolleri verdim.
Tabii bunda yaşananların da etkisi vardı.
Ne kadar başarılı olabildim?
O sizlerin takdiridir.
Selam ve Saygılarımla...
Bedri Tokul
Bazen acıları da yazmak lazım.
Selam ve Sevgiyle.
onlarca yıl sonrasına tek cümle ile o kadar yumuşak geçmişsin ki harika olmuş be bedri abi
ve asıl etkileyici olan hiç isim vermemen
gizemli bir büyü katmış yazıya
güreşen, içkiyi seven ve saz çalan...çok beğendim.becerebilirsem bir yazımda kullanacağım bu yöntemi
zaten böyle değilmidir hayat ta
en iyi yaptıklarımızla kalırız hatıralarda
at ölür meydan kalır
yiğit ölür şan kalır
Bedri Tokul
İçki içen,güreşen, saz çalan birer simge aslında.
Sosyal insanı, sporcuyu, sanatçıyı temsil ediyorlar.
Üç ayrı özellikteki üç insanın insanlıkta buluşması...
Mesajı doğru almışsın.
Ya da ben doğru vere bilmişim.
Sağ ol Gartalım.
Dostlukları çok eskilere dayanan,
üç arkadaş, üç kadım dost.
Güreşçi ahirete göç etmiş mekanı cennet olsun.
İçki içen, türkü söyleyen geride kalan iki kadım dost.
Allah sağlıklı ömür nasip etsin.
Ölüm hepimize an kadar yakın.
İki kadım dostun ömrü kış mevsiminde.
Gönlümden geçen; şu yalan dünyaya küs veda etmemeleri. :((
Gözlerim dolu dolu okudum kıymetli komutanım.
Sevdiklerinizle birlikte sağlıklı yıllarınız olsun.
Selam ve saygılarımla.
Bedri Tokul
Sağlığınız hep yerinde, dilekleriniz gerçek olsun.
Selam ve Saygıyla...
Asker arkadaşlığı da bir başkadır hele de meslek askerlik ise bir ömür sürüyorsa... Ne anılar ne yaşanmışlıklar birikmiştir hafıza da... Kutluyorum Bedri Abim anlamlı bir o kadar da hüzünlü bir yazıydı...
Bedri Tokul
Hele aynı devre isen...
Nüfus kayıtlarında geçmeyen kardeşizdir bizler...
Teşekkürler, Selamlar.
Öff yaptın gene yaptın yapacağını..
Koronadan beter vurdu..
Eyvallah..
Öptüm kel'den.
Bedri Tokul
Bilirim sen beni de çok seversin yazdıklarımı da.
Bilirsin ben de seni çok severim.
Canım gardaşım benim...