- 717 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ALLAH’A ULAŞMAK İÇİN BİR ATEİSTİ ARACI KILMAK
Her Zaman olduğu gibi bugün de torunumun işgali altında bulunan bilgisayarımın başına geçebilmek için onun uyumasını bekledim. Çok şükür ki öğlene doğru uykuya daldı ve ben de biricik aşkım, dünyadaki tek gerçek dostum bilgisayarımla vuslata ermiş oldum.
Evet, bilgisayarımın başındaydım her günkü gibi ve bir şeyler yazmalıydım. Zira ben bir şeyler yazmazsam maazallah her şey olabilir, hatta kıyamet bile kopabilirdi. Hem zaten sosyal medyada beni takip eden binlerce hayranım merak içinde bekliyorlardı bugün ne yazacak acaba diye?
Bugün Miraç Kandili olduğuna göre şöyle en cafcaflısından bir kandil mesajı hiç de fena olmazdı. Kim bilir ne kadar çok beğeni, ne kadar çok yorum alırdım.
Parmaklarım klavyenin tuşlarına kendiliğinden dokunuyordu adeta. Başladım yazmaya:
‘’ Ey Allah’ım ! Bu mübarek günde boynumu büktüm, ellerimi açtım, huzurunda seccadem üzerinde diz çöktüm, gözlerimden sel gibi akan yaşlarla sana yalvarıyorum’’
Evet, tam bunları yazmıştım ki birden ortalık karardı. Sanki birden bire akşam olmuştu. Sonrasında önümde beyaz bir perde belirdi. Sanki bir sinema salonunda film seyrediyormuşum gibi.
Filmde elinde üç çatallı değneği, kıpkırmızı suratı, kafasındaki boynuzları ve kıçındaki kuyruğu ile Şeytan belirdi beyaz perdede.Önündeki sisler ve dumanlara karşı konuşuyordu ve konu bendim.
-Yalan söylüyor. Boynunu filan büktüğü yok. Hem ellerini filan da açtığı yok. Ellerini açmış olsa o mesajı nasıl yazacak ki? Diz çöktüğü de yalan. Seccade külliyen yalan. Bilgisayar sandalyesinde oturuyor.Göz yaşı olayına gelince o kuyruklu yalan. Bir taraftan çayını yudumluyor, bir taraftan face bookta ona buna laf yetiştiriyor, bir taraftan da sana mesaj yazıyor.
Seytan bunları söyleyince sisler ve dumanlar arkasındaki görünmeyen varlık ona cevap verdi.
-Görüyoruz herhalde. Müzevirliğin alemi yok.
-Sen görüyorsun diye ben Şeytanlığımdan vaz mı geçeyim yani?
Hay Allah! Bak yüce Rabbim ne güzel hatırlattı. Mesajımda ‘’ Ey Rabbim ! Sen her şeyi görensin.‘’ Yazmayı unutmuştum. Hemen acilen yazdım.
‘’ Ey yüceler yücesi Rabbim ! Sen her şeyi görensin. Face booka yazdığım şu mesajımı da gör Mevlam !’’
Şeytan yine atıldı.
-Görüyorsun değil mi? Herifçioğlu oturduğu yerden adeta emir yağdırıyor. Ama işin garibi daha yazar yazmaz 100 beğeni 35 yorum aldı.
Şeytan, beğeni deyince birden beynimde bir ışık belirdi. Evet, bu mesaj biraz yavan olmuştu. Biraz daha süslemeliydim. Google amcadan arayıp buldum duanın Arapçasını: ‘’ Allahümme afüvvün kerimün tuhibbül afve fa’fü anni’’ Tabii ki bu duanın Türkçesini de yazmalıydım ki millet benim Arapça bildiğime inansın. Onu da yazdım: ‘’ Allah’ım sen affedicisin, affetmeyi seversin. Beni de affet.’’ Bu dua gerçi Kadir Gecesi için özel bir duaydı ama sanırım Miraç Gecesinde okunmasının da bir mahsuru olmazdı.
Bu arada dumanlar ve sisler arkasındaki ses şeytana seslendi.
-Sor bakalım dualarını, dileklerini niçin doğrudan doğruya aynen yazdığı gibi diz çökerek, boyun bükerek, ellerini açarak ve göz yaşları içinde, seccade üzerinde direkt bana yapmıyor da Mark Zuckerberg’i araya koyuyor?
-Neden sen sormuyorsun?
-Ben insanoğlu ile direkt temas kurmam. Peygamberlerimle bile meleklerim vasıtasıyla ilişki kurarım.
-Haa doğru. Tamam sorayım bakalım.
Hay Allah ya. Mark Zuckerberg, Mark Zuckerberg...Ben bu ismi bir yerlerden biliyordum ama nereden? Telaşla hemen Google amcaya yazdım: Mark Zuckerberg. Anında cevap geldi: Şu anda mesajımı yazdığım face bookun sahibiymiş. 14 Mayıs 1984 yılında ( Yani benim büyük oğlumdan tam olarak bir ay sekiz gün önce ) New York eyaletinin White Plains şehrinde diş hekimi bir baba olan Edward ve psikiyatrist doktor bir anne olan Karen’in tek erkek çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Bir Musevi çocuğu olarak yetiştirilmesine rağmen ateist olduğunu açıklamış. Yani ben bir ateist sayesinde Allah’a mesaj yazıyormuşum.
Şeytan uzun tırnaklı ince işaret parmağını bana uzatarak sordu.
-Söyle bakalım. Allah ile irtibat kurmak için niçin Mark Zuckerberg’i araya koyuyorsun?
Böyle bir soruya nasıl cevap verilebilirdi ki? Az düşünüp cevabı patlattım.
-Yani tamam Mark Zuckerberg bir ateist olabilir ama ilim Çin’de de olsa gidip öğrenmemiz gerekmiyor mu?
Şeytan bastı kahkahayı.
- Haa haa haaaa. Çinde şimdi Korona virüs var. Git de gör ebenin örekesini. Hem senin yaptığının ilimle ne alakası var angut.
-Bana bak ulan Şeytan-ı Racim ! Doğru konuş. Ne o öyle angut mangut? Ben sana hakaret ettim mi ki sen de bana hakaret ediyorsun?
-Gargaraya getirme soruyu. Cevap ver.
-Neden olacak. Ne kadar beğeni o kadar sevap. Yorum ve paylaşım olursa sevaplar daha da katlanıyor.
Şeytan bu sefer yerlere yatıp tepinerek gülmeye başladı.
-Ha ha haaaaa. Ulan ben her gün insanların çok çok beğendiği bir sürü şey yapıyorum ve insanoğluna yaptırıyorum ama yerim ebedi cehennem. Sen hangi akla hizmet insanlar beğenecek de sevabım artacak, böylece cennete gideceğim diye düşünüyorsun?
Tam Şeytana ‘’ Hırlı bir b.k olsaydın ebedi cehennemle cezalandırmazdın ‘’ Diye cevap verecektim ki o sislerin ve dumanların arkasından yine bir ses geldi şeytana hitaben.
-Sor bakalım: Madem ki bana ulaşmak, benden dilekte bulunmak için face booku kullanıyorlar o halde niçin ülkelerinde 85. 000 cami var? Camiye niçin gerek duyuyorlar?
Şeytan tekrar bana döndü.
-Evet, duydun soruyu. Madem ki Allah’a ulaşmak için face booku kullanacaksınız o halde camiye ne gerek var? Yazın mesajlarınızı, süsleyin bol bol resimlerle, bir iki ağlama ikonu, bir iki dua eden el ikonu, işlem tamam. Allah nasılsa her şeyi görüyor, mesajlarınızı da mutlaka görecektir. Ha bu arada unutmadan Müslüman dediğin avuç içlerini birleştirerek değil el açarak dua eder. O bakımdan ikon kullanırken Hrıstiyanların dua şeklini kullanmayın bence. Ha ha haa. Ulan Müslümana Müslümanlık dersi veriyoruz iyi mi? Sanırım kıyamet iyice yaklaştı.
Eyvah ki eyvah...Sorular hep çalışmadığım yerlerden geliyordu. ‘’Ulan o değil de kabirde de bu ve buna benzer sorular sorulursa resmen hapı yutarım.’’ Diye düşünmeye başladım kara kara. Benim düşündüğü gören Şeytan face booktan dürttü.
-Heeey sana söylüyorum ! Söyle bakalım dualarınızı ve dileklerinizi face book vasıtasıyla Allah’a iletecekseniz camiye, mescite ne gerek var?
Can havliyle cevap verdim.
-Camiler, mescitler olmazsa Müslüman bir ülke olduğumuz nereden anlaşılacak?
Şeytan yine gülmeye başladı.
- Ha ha haaaaa. Müslüman ülke mi? Rahatlıkla söyleyebilirim ki ben sizden daha Müslümanım.
-Şeyyy. Camiler Allah’ın evidir. O bakımdan da oraya Şeytan yani sen giremezsin. Senin olmadığın yerde huzur içinde ibadet etmek için cami yaptırıyoruz.
-Ben demek ki camilere giremiyorum ha? O zaman imamlarınız neden her farz namazdan önce ‘’ Saflarımızı sıklaştıralım, aramıza şeytan girmesin.’’ Diyor? Ulan kaz kafalı ! Ben Kabe’nize bile giriyorum. Yoksa haybeye mi bir dikilitaşı taşlayıp duruyorsunuz’’ Şeytan taşlıyoruz’’ Diye? Ha haa haaaa.
Dumanlar ve sisler arkasındaki ses bir kez daha şeytana seslendi.
-Söyle ona ! Madem ki bana niyaz ve dileklerini face booktan yapıyorlar ve yapacaklar,madem ki dua ve niyazlarında benim rızamı değil de takipçlerinin rızasını gözetiyorlar,madem ki Allah’ın evinden daha sevimli geliyor bir ateistin onlara için açtığı ev, madem ki benimle bağlantı kurmak için bir ateisti ve onun icadını aracı edecekler o halde tüm camileri onlara yasak ediyorum. Hatta Kabe’yi de yasakladım. Akıllarını başlarına devşirene kadar da bu yasak devam edecek.
***********
-Baba...Babaaa
-Hı
-Kalk yatağına git. Bilgisayar başında uyuya kalmışsın yine.
-Sela verildi mi?
-Duymadım
-Neyse ben kalkayım abdest alıp Cuma’ya gideyim.
-Ne Cuması baba? Özellikle sen yaştakiler bu salgın belası bitene kadar dışarı çıkmamalı. Devletimiz ‘’ Evinde Kal Türkiye ! ‘’ Diyor duymadın mı?
-Valla kafamı da kesseler ben Cumaya giderim. Hiç bir kuvvet beni Cumaya gitmekten alıkoyamaz.
Şeytan bir kez daha belirdi gözlerimin önünde. Hem de bu sefer uyanık olduğum halde.
-Naaahhh gidersin. Tüm camilerin kapıları kilitlendi. Ha haa haaa.
*********************
Evet bugün Miraç Kandili. Kandilimiz tüm İslam alemine kutlu ve hayırlara vesile olsun.
Bugün Nevruz Bayramı. Bütün Türk miletine kutlu olsun.
Bugün Aşık Veysel’in ölüm yıldönümü. Allah gani gani rahmet eylesin.
Bugün Dünya Şiir Günü. Tüm şairlere kutlu olsun. İlhamları bol, ferasetleri açık olsun.
Bugün Dünya Down Sendromlular Farkındalık Günü. Rabbim hepimize onları sevecek ve anlayacak yürekler ihsan eylesin. Onların eksik değil tam tersine bizden fazla olduklarını anlamayı nasip eylesin bizlere. Engelli bir vatandaş, engelli bir çocuk babası olarak tüm down sendromlu kardeşlerimize mutluluklar ve huzur dolu bir gelecek diliyorum.
Ve son olarak.
Allah rızası için...
Eğer zorunlu değilsen, keyfi olarak sokağa çıkma!
‘’ Virüs bana bulaşmaz, bana bir şey olmaz’’ ya da ‘’ Amaaaan bunca yaşamışım bundan sonra ölsem de olur.’’ Deme ! Senin ölmen değil sorun olan. Evet senin bir sokağın köşesinde zehirlenmiş bir köpek gibi titreye titreye ölmen inan kimsenin umrunda bile olmaz. Sorun senin etrafa yaydığın virüs... Başka insanlara bulaştırıp onların da ölümüne sebep olman sorun.
Bu günler elbette geçecek. Ama bir ay, ama bir yıl, ama birkaç sene sonra...Böyle bir günde sosyal medyayı yine takip et ama her yazılana, her söylenene asla inanma! Devletin yaptığı açıklamalar dışındaki açıklamalara itibar etme!
Temiz ol, temiz kal...Hem fikren hem de bedenen...
Aşık Veysel ile noktalıyalım
Aldanma cahilin kuru lafına
Kültürsüz insanın külü yalandır
Hükmetse dünyanın her tarafına
Arzusu hedefi yolu yalandır
Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz
Gül dikende biter diken gül olmaz
Diz diz eden her sineğin bal’olmaz
Peteksiz arının balı yalandır
İnsan bir deryadır ilimle mahir
İlimsiz insanın şöhreti zahir
Cahilden iyilik beklenmez ahir
İşleği ameli hâli yalandır
Cahil okur amma alim olamaz
Kâmillik ilmini herkes bilemez
Veysel bu sözlerin halka yaramaz
Sonra sana derler deli yalandır
YORUMLAR
su gibi akmış maşallah, derslerle doluydu, ders alana,emeğinize sağlık saygılar ve selâmlar Sami hocam
sami biberoğulları
Keyifle okuduğum bir paylaşım,konu güzel,seslenişler harika ve dosdoğru bir ifade.Tebrik ederim,saygılar.
sami biberoğulları
İlginç bir yazıydı keyifle okudum. Kur’an’da da yazdığı gibi; hidayeti Allah verir.
Saygılar.
sami biberoğulları
Değerli hocam
Fikirlerinize ve kültürünüze hayranım. Ama çok uzun yazıyorsunuz
Yazının sonuna gelece özünü kaybediyor okuyucu.
Giriş güzei, sonuç anlaşılır olsa dagelişme bölümünde biraz ipin ucunu kaçırıyorsunuz
Gibi hissediyorum değerli fikir ve görüşlerinizi taktir ve İmrenler okuyorum
Az öz ve doyurucu olsa daha çok okuyucuya ulaşacağınıza inanıyorum
Lütfen bana gücenmeyin kötü niyetim Yok.
Saygılarımla hoşça kalın
sami biberoğulları
Ben aklımda olanların hepsini yazayım istiyorum.Öyle olunca da yazı uzuyor. Bazen bu tür uzun yazıları bölümlere ayırıyorum, bu sefer de ilk bölümü okuyan diğerlerini okumuyor. Ama yine de nazar-ı dikkate alınması gereken bir öneriydi.
Benden de selam ve saygılar. Hayırlı kandiller.