- 580 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞLERİN PERDE ARKASI...
İlahi düşlerin perde arkasında çok derin bir tevazu bir de çöken omuzlarıma konan ihtiyar bir kelebek öyle ya; doğalı yirmi üç saat geçti üzerinden ve ne yazık ki kalan bir saatlik ömür dilimi bile onu zorluyor hele ki ısrarlı beneklerine gözlerim ilişirken ağladığına tanık oluyorum gerçi insan olmanın bir dürtü olduğuna inandırılmışken gördüğüm o ki; insanların dışındaki canlılar bile hayat denen rotayı zorlukla telaffuz ediyorlar.
Aklımın iplerini az evvel saldım boşluğa ve hoşluk dolu bir gülümseyiş beklerken katılaşan vücutlarını Kara Melek ihbar ediyor Yaratana ne yani: katılaşan yüreklerin devamında bu sahne miydi sunulması gereken üstelik günahı olmayan insanlar üçer beşer terk ederken yaralı dünyayı?
Beni bekleyen bir ünlem imleci iken bu sorular da nereden çıktı bir de insanlar demez mi; yazdıklarım onlara ağır geliyormuş ya, yazmadıklarımı duysalar biliyorum ki eninde sonunda taşlanacağım yine de ekmek dilimlerini uzaktan uzatıyorum insanlara ve gel-git akıllarına riayet etmeden gidip gelmelerin meali ne ola ki diye sorguluyorum da biteviye.
Güneş batalı saatler oldu ve el ayak çoktan çekildi.
Ellerim temiz de üstelik ve ayaklarım da hatta yıkamadığım tek bir duygum kalmadı: mis kokan bebeklere özendik herhalde hani cennetten bizlere gönderilen ve ağlamaları kulağımı çınlatıyor oysaki dolaylarımda tek bir bebek yok zaten yolda gördüğüm çocukları bile uzaktan sevmeme izin vermiyorlar anneleri ve anne olmamam onlara fazlasıyla batıyor üstelik bir kez bile dile getirmemişken, neden diye.
Anneler, babalar ne yani; suç duyurusunda bulunanlar çocukları mı olmalıydı ve işte hayata ket vuran milyonlarca detay ki resmin genelini çok yeni keşfetmiştim ve düşlerimi dolgu yapmayı sonlandırıp hayallerimi gerçekleştirecektim ve şimdi insanlığa tanınan zaman bir de zaman zarfları ne de olsa az evvel ulaştı adresime ama zarfın içinden ne çıkacağını umursamadan fırlattım odanın bir ucuna sonra da ellerimi dezenfekte ettim şükürler olsun ki ruhumla ilgili bir sıkıntı yok en çok da içimdeki iyi niyeti bozmadan yaşamın kıyısından acele filan da etmiyorum neye mi?
Misal mi?
Cüzdanımdaki para.
Yüreğimin hisse senetleri.
Dolaşım sistemimde kanım sürekli adrenalin pompalarken.
Nöronlarım ise akla zarar ve azalacaklarına çoğalıyorlar ve işte sadece bir gün yazmayı ertelediğim zamanın akabinde yolum düştü yine satırlara hem televizyondaki uzmanlar demiyor mu: burnunuzu dahi uzatmayın pencereden ve sadece uzaktan seyredin olanı biteni ya, olmayan bitmeyenler?
Hele ki içimde yıkılan Berlin duvarının ardından ya, yeni bir fay hattı kırılıp da devasa bir depreme sebebiyet verirse?
Allah korusun.
Allah en çok da aklımızı korusun.
Kısaca eski günlerin özlemini şimdiden duymaya başladım hatta canımı yakan insanların uzak kalması adına nasıl da üzgünüm.
Bu virüsten de beter olan zalimler nereye saklandıysa…
Zulmün sonlanmadığı yeryüzünde kapımızı daha kimler ve neler çalacakken…
Sözcüklerim dingin ve diri.
Ruhum az evvel duruldu.
Rüzgâr hala esiyor ve ben hala sevme güdümle sahip çıkıyorum yakınımda uzağımda olan insanlara ve asla da bir talebim yok onlardan sadece oldukları yerde kalsınlar ve onları sevmeme izin versinler.
Çok da az kalmıştı hani: neye mi?
Tam da kendimi sevmeye bu kadar yaklaşmışken hele ki baharı coşkuyla tam da karşılamışken…
Evine erzak yığan insanlar iyi de ben bunu niye akıl etmedim ki?
Varsa yoksa iç dünyamı zengin ve bahtiyar kılmak adına…
Alacağım kitaplar var misal.
Ve takip ettiğim sayısız dergi.
Uzandığım sedir filan da yok ne de olsa gündüz vakti asla sevmem uzanmayı ve geceyi de düşlerken işte çat kapı geldi üstelik tüm hüznüyle ve umudunu da takıp takıştırmışken…
Gelen daha neler var neler elbette ilham perim sadece bir gün geri durup da koşa koşa atlarken kollarıma üstelik yakın temasta olduğum tek mefhum elbette öncesinde güzel Mevla’m…
Daha kimler kimler?
Koklamayı özlediğim çiçekler mesela gerçi daha bir hafta oldum saksı saksı çiçek almamım üzerinden geçen zaman ama…
Latif bir esinti işte titredi içim ve kulvarında özgürlüğün tüm dünya evde nöbete dururken ben tüm evreni nasıl da geziyorum ve içimdeki özlem dindi işte en çok da özlediğim tam olarak buydu yoksa ben nasıl nefes alır ve direnirdim bu hayata?
Sözcükler… bazen nasıl da nazlılar.
Bir de bana demezler mi; alıngansın diye…
Bir de fevri olduğum gerçeği.
Gerçeklerin zirve yaptığı mı?
Elbette sevmeye duyduğum özlem ve ölüm korkusu iken tüm evreni saran ben sadece bir gün sevmeyi erteledim ama yüreğimde olanlar elbette yerini muhafaza etti.
Kaç gün ya da hafta ya da ay?
Sona değil umuda duyduğum inanç.
Ve Allah’ın izniyle de feraha çıkacağımız…
Özlemini duyduğunuz ne ise lütfen ertelemeyin lakin içinizde kötülük, nefret ya da kin varsa lütfen uzak durun bizlerden, iyi insanlardan, çocuklardan, kadınlardan ve de kimse gözünüze kestirdiğiniz sadece gözlerinizi kendinize dikin ve lütfen sadece kendinizden nefret edin. Yetmedi mi zalimlerin yaptıkları?
Yetmedi mi bunca cinayet, bunca terör belası?
Yetmedi mi hayatı zindan ettiğiniz?
Elbette sözüm sadece sevgiden ve inançtan nasiplenmeden bu günleri yaşamımıza sebep olanlara…
İster biyolojik bir silah ister bir kumpas isterse hastalık addedilen bir virüsün de sebep olduğu.
Bağışıklık sisteminize de gelince lütfen inançla, sevgi ile güçlendirin savunma sisteminizi ve bunu yapmaktan acizseniz bari izin verin iyiliklerin ve güzelliklerin yaşamasına ve masum insanlar hayalleri ve sevgileri ile yol alıp tüm zulme rest çekmişken…
Ellerinizi yıkamak içinse çok geç çünkü ruhlarınızın pürü pak olması için verilen şansı çoktan kaybettiniz üstelik musluktan akan zemzem suyu da değil sadece yüreği ihlaslı ve sevgi dolu insanların sayesinde atlatacağız bu sıkıntılı süreci.
İhtiyatlı.
Temkinli olduğunuz kadar da temiz ruhlarınıza ihtiyacı var bu evrenin ve artık izin verin de evren arınsın kirinden pasından üstelik yaşamayı hak eden milyonlarca çocuk ve mazlum yürek varken yeryüzünde elbette yüce Yaratan sahip çıkacaktır yarattığı kâinata ve bunca insanın duası da asla karşılıksız kalmayacaktır Allah’ın izniyle.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.