- 510 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
Memleketten korona muhabbetleri
Malum, bizim memleket mizaha yatkındır.Hazır soru, hazır cevap milletiz vesselam.Dünya milletlerinden seç getir bizden tut getir.Hepimiz sahnede iki saat sıtant hap yaparız. Bana mısın? Demeyiz.
Her neyse ecnebi olanını yazamadım. Bu yazıyı Erzurumlu olduğum için diyalogları da Erzurum ağzı yazacağım siz kendi yöreniz olarak okuyun.Artık gerisini paşa keyfiniz bilir.
Gelelim bizim mahalleye.Bizim mahalle Osmanlıdan kalma kadim bir yerdir.
Kesme taşlı , sıra sıra çekme katlı işyerlerinden mütevellittir.Osmanlıdan bahs ettim ya bu cümlenin yerine "ibarettir " yazamazdım.Çoğu, çay çorba evinden ibaret çarşının müdavimleri ve dahi mugallitleri (Nüktedan) var.Hangi mekana gitseniz. Müdavimseniz sormadan , yabancı iseniz yalandan ;
-Çay içir misen gardaş? Der.
Yok içmiyorum deseniz de o çay gelir burnunuzun dibine dayanır.Yanında kaşık maşıkta olmaz.Etrafa bakarsınız aylak aylak.Her kesin avurtları şişmiş önce "fırt fırt" sonra "kıt kıt" sesler gelir.Siz de aynısını yapmak istersiniz bir kase şeker biter, sizin çay bitmez.Halbuki o şekeri damağınızla dilinizin arasında bir yerde dilin tatlı tat alan bölümüne saklamanız lazım.Her neyse kulak misafiri oldum yan masaya , iki yaşlı kahve insanı hararetli muhabbet ediyorlar.Sakallı iri yarı olanı,kısa ve tıknaz olana;
- Duydun mi memmet,korona Türçiye’ye giriş yapmış.
Öbürü berikine;
-Hekket ne zaman girmiş o kor olacak...
Bizim niye heberimiz yok.Avo İran’dan girmiştir.Tahran’ ın, Tehretsiz gavatlari...onnarın yüzünden gelmiştir.Bilisen avo Çinniler gendileri yapmışlar o vürüsi...milleti gırgıma getirecekler.
Beriki ötekine;
-He gardaş doğru dedin de.Vürüs İran’dan giriş yapmamış.Evrüpeden girmiş.Hem de gaçak yoldan girmiş.
O sırada kahvehaneye genç biri girdi.Selam verdi sandalyeye oturdu.Oturur oturmaz "Çaaaat" diye ses geldi.
Delikanlı anı panikle;
- İnşallah belim kırılmıştır.Babam Ayfon sekizimi yeddii bin liraya yeni almıştı.Ben ne edeceğim diye
O üzüntü ile kalktı gitti.
Sol masadaki herifin biri diğerine fıkra anlatıyordu.
-Kazım, yeni duydum bu fıkrayi sene annatmam lazım...
Kazım da heyecanla;
- Annat annat dedi.
- Gızın biri köylerinde evlerinden dedesigile gidirmiş.Evleriyle,dedesigilin evin arasında mezarlık varmış.Gız da her giden de gözlerini yarı açık yarı kapalı yapıp dua ohirmiş. O arada uzun boylu,yahışıklı,nur yüzlü bir genç kızın yanına gelmiş.
-Gorhma ben sene yardım ederem demiş.
Gız sevinmiş ve demiş ki;
-Sen ne eyi insansan bele
Gençte demiş ki;
-Sen hele beni ölmeden önce görseydin.
Onları bıraktım.Diğer masada çayların biri gidip diğeri geliyordu.Televizyondaki kanalların hepsi koronadan bahsediyordu.Konuşanların çok azı doçentti.
Sosyal medyada çıkan bir haberde ise;
Koronanın Çinliler değil cinler vasıtasıyla musallat olduğu, onun için gece yatmadan önce doksan dokuz kere " Korona ,orana burana korun ha" diyerek o beladan kurtulabilrmiişiz diye yazmışlar.
Şimdilik bu kadar görüşmek dileğiyle...
Son bi tekerleme aklıma geldi.Onu da yazayım yoksa gece yatamam.
"Kor olası korona ,Çinden mi gelmiş,laçinden mi ,kor olası korona Çinden gelmemiş ise nerden gelmiştir."
Ha bu arada bu tekerlemeyi şimdi ben uydurdum.
Aman ha diyeyim ;
-Koronodan ,kolonya ile korunasız,
Korunasız ki koronasız yaşayasınız"