Ana Bedduası
Sessiz ve sakin bir günün ardından artık tanışmalıydık. Orada karşımda duruyordu. Farklıydı, ayrıydık. Anlatmak istedikleri, inandığı değerler vardı, görüyordum.
Sordum nedir, ne istiyorsun diye. Sustu. Bildiğimi düşünüyordu, ya da yanlış bir şey yapacağından korkuyordu. Hassas bir terazi olmalıydı.
Peki ben ne biliyordum? Hiçbir şey. Anlatmayacaktı. Ya önemliyse? Ya aradığım şeyse?
Sustukça daha meraklanıyordum. Sence neden susuyordu? Beni sadece düşündürüyordu. Bunu istiyordu. Belki de ilk konuşan ben olmalıydım, ne desem sadece onaylayacaktı.
Belki yenerdik maddi dünyayı, onun elindeydi. Yoksa bir şeyler için geç miydi artık? Manevi gücünü hissediyordum. Ama yalvarmayacaktım. Nasıl doğru buluyorsa, öyle olsundu.
Ona yaklaşmaya korktum. Biraz geriledim. Hiçbir şey söylemeyecekti. Sessizlik bir cevaptı. Ama ben hiçbir şey anlayamamışken, sadece bir beddua etti...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.