- 448 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YALNIZLIK BİR TRAJEDİ
YALNIZLIK BİR TRAJEDİ
Hatice Nine öğlen namazını kıldı, tesbihini çekti, duasını etti, örgü seccadesini toplayıp düzgün bir şekilde katladı, sandalyenin üstüne koydu. ’Hava yine çok güzel, maşallah,’ dedi ve dışarı çıktı. Yedi yıldır tek başına yaşadığı, tek katlı evinin beş basamaktan oluşan merdivenlerini indi. Küfeyi ve seleyi aldı ve evinin bahçesindeki sebzelerin ekili olduğu alana gitti. Domatesleri, biberleri, patlıcanları, suladı. O sırada Mırmır yanına geldi ve sevmesi için dizine kafasıyla sürtünmeye başladı. Mırmır’ın sevgi gösterisini karşılıksız bırakmadı. Onu sevdi bir süre, sonra işine devam etti. Yeşil soğanların ve sarımsakların diplerindeki otları elleriyle kopardı, yanında getirdiği küfenin içine koydu. ’Bunlar sevimli kuzum Kınalı’nın hakkı, şimdi de biberlerin olmuşlarından, domateslerin kızarmışlarından alayım kümesten de iki yumurta aldığımda nefis bir menemen yaparım, birkaç tane de yeşil soğan alırım, afiyetle yerim,’ dedi. Topladığı sebzeleri ayağının yanındaki küçük plastik seleye koydu ve doğruldu. Doğrulur doğrulmaz dayanılmaz bir ağrının beline saplandığını hissetti. İki eliyle ağrıyan yeri kavradı, ovmaya çalıştı ama dayanamayıp dizlerinin üstüne yere çöktü. Bu arada tansiyonu yükseldi ve soğanların içine sağ yanına yattı.
Beş dakika sonra telefonu çalmaya başladı. Bir süre tekrar çaldı, yine çaldı, yine çaldı... Antalya’da yaşayan büyük kızı Mine’ydi arayan. Annesi telefonu açmayınca yolun karşısındaki komşusu Habibe Teyze’yi aradı. Habibe Teyze öğleden sonra kahve içmeye geleceğini, hemen gidip bakacağını söyledi. Telefonu kapattı ve Hatice Ninenin evinin önüne geldi. Bahçe kapısını tıklattı, açılmadı. ’Hatice Nine!’ diye seslendi. birkaç kez. Sonra telefonunu çaldırmak geldi aklına. Çaldırdı ve telefonun sesini kısık bir şekilde duydu. Sesin geldiği tarafa doğru ilerledi, ’Hatice Teyze! , Hatice Teyzeee!’ diye bağırdı. Sesine karşılık alamayınca bahçe duvarına tırmandı. Gözlerine inanamadı. Hatice Teyze’nin yeşil soğanların içinde yattığını, Mırmır’ın ve Kınalı’nın yüzlerini yaladığını gördü. Hemen 112’yi aradı ve adresi tarif etti, beş dakika sürmeden ambulans geldi. Bahçe kapısını zorlayarak açtılar ve içeri girdiler. Habibe Hanım başlarında heyecanla bekledi. sevindirici bir haber almak için yüreği heyecanla çarpmaya başladı. Doktor, Hatice Teyze’nin nabzına baktı, sonra sunni solunum yapyaptırmaya başladı. Doğruldu, derin bir nefes aldı, ’Siz neyi oluyorsunuz?’ diye sordu. ’Komşusuyum,’ dedim. ’Maalesef teyze ölmüş, akrabalarını arayıp söyleyin. Şimdi biz ambulansa alıp götüreceğiz. Otopsi yapılması ve morga konması gerekiyor,’ dedi. Habibe Hanım’ın gözlerimden dökülen yaşlarla hemen kızı Mine’yi aradı. Annesinin öldüğünü söyleyemedi. ’Hatice Teyze kalp krizi geçirmiş, hastaneye kaldırdılar,’ diyebildi. Hemen sedyeye alıp ambulansa götürdüler. Giderken doktor ’Yalnız yaşamanın zorluklarından en hüzünlü olanı bu, yalnızlık tiyatrosunun en trajik perdesi işte, yalnızlık bir dramdır, yalnızlık bir trajedi,’ dedi ve ambulans oradan uzaklaştı.
İSMAİL MALATYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.