- 1197 Okunma
- 12 Yorum
- 3 Beğeni
BENCE...
Ahmet aradı beni(MİRİM)
“Abi nasılsın?
“İyi değilim Ahmet sen nasılsın?
“Ben de iyi değilim.”
“Sen; TATAR RAMAZAN” filmini izledin mi?
“İzledim.”
“Orada bir replik var.-GEL DİYORDUN GELDİM İŞTE ABDURAMAN ÇAVUŞ- diye. Hatırladın mı?
“Evett?”
“Çık gel o zaman. Yüreklerimiz yangın yeri. Dertleri paylaşacak bir adam arıyorum.”
Araç yollarını bilmem. Kaç kilometre ne kadar benzin yakar, ne kadar paraya denk gelir bilmem.”
Çıktı geldi İstanbul’dan Isparta’ya.
Oturduk. Çaylar içtik. Saatlerce günü, gündemi konuştuk. Söz döndü dolaştı Deftere, defterdeki yazılara geldi.
“Okudun mu Nuray Çakmak’ın BİRAZ EMPATİ LÜTFEN başlıklı yazısını?
“Okudum. O yazıya yaptığın yorumu da okudum. Bir pilot cenazesinden bahsediyorsun. Çok kısa kesmişsin. Ağlamışsın da. Abi be o olayı bir anlatsana?”
“Geçmiş yıllarda Merzifon”da görevliyim. Bir gün…”
“Dur… Dur bana anlatacaklarını yaz da okuyucular da görsünler.
Çıktı gitti Ahmet.
Doyamadım ona. Doyulacak gibi değil ki dostluğu, kardeşliği, muhabbeti…
“Peki, senin dediğin gibi olsun kardeşim. O günleri anlatayım o zaman:
Hava Kuvvetlerinde, düz bir bröveyle mezun olur pilotlar. Uçuşları arttıkça üniformalarının ceplerinin üzerindeki brövelerinin işareti değişir. Köprüler eklenir üzerine.
Akdemir Üsteğmen (Soyadı ile anılırız bizler) . Şarkışlalı. İzmir’de pilotaj eğitiminde bir kızla tanışmış. Merzifon 5nci Üst’te çıkmış tayini. Düğünü Merzifon’da oldu. Düğününe subay astsubay neredeyse hepimiz katıldık. Hava Kuvvetlerinde Subay Astsubay ayırımı yoktur. Teknikdir Hava Kuvvetleri.
Yerdekiler onların uçması için destekleyicileridir. Ne güzel insandı Akdemir Üsteğmen. Ne kadar yakışıklıydı. Ne kadar mütevazıydi.
Diğer meslektaşları gibi eğitim uçuşları yapacak, ustalaşacak ve mesleğinde ilerleyecek
Filo komutanı ertesi günün uçuş programını açıklıyor. Akdemir Üsteğmen programda yok. Çıkıyor Filo Komutanına:
“Komutanım ben bu gün uçmak istiyorum”
“Yarın uç Akdemir yarın ki programa yazayım seni.”
“Ne olur Komutanım beni bu gün uçur”
“Peki.” Diyor Komutan “ “Peki”. Uçuş. Programını değiştiriyor.
Pist başındaki görevli arkadaşlar anlattılar.
“Her zaman iyiydir Akdemir Üsteğmen. O gün başka neşeliydi. Hepimizin ellerini sıktı. Sarıldı öptü bizleri.”
Uçuşlar bitti. Karargâhta bir telaş. Komuta katına inenler çıkanlar.
Öğrendik ki Akdemir Üsteğmen şehit olmuş. Uçağı Amasya’nın Akdağı’na döşmüş.
Teknik ekip gitti. Araştırma için gerekli parçaların yanında, Akdemir Üsteğmene ait birkaç parça etle geri döndüler.
Kayıtlara baktılar. Boyu, kilosu ne ise buldukları etleri de içerisine koyarak kumdan bir kefen yaptılar.
Cenaze törenindeyiz.
Önde o koç insanın tabutu. Peşinde Komutanlar. Yanlarında Akdemir Üsteğmenin eşi. Eşinin elinde büyük bir çanta. İğne vurmuşlar. Nereye gidiyor, ne oluyor bilmiyor. Çantasından örgü şişleri görünüyor. Belki de hamile. Doğacak çocuğuna patik örüyor…
İğnenin etkisi geçtiksen sonra onun yaşadıklarını bu gün otuz dört aile yaşıyor
Şehitlerimiz var. Bazı çatlak sesler çıkıyor. Yapmayın bunları.
Size hiçbir iğne vurulmadı gerçeklerden uzaklaşmanız için.
Koyun sağ elinizi sol göksünüzün üstüne. Bir daha düşünün…
YORUMLAR
Beni okuyan, yorum yazan yazmayan herkesten özür diliyorum.
Genelde yazılan her yoruma cevap veririm. Yorumda bir emek işidir. Biliyorum.
Ancak;
Her yorumu okuduğumda o günlere geri dönüyorum.
Bu yazıma yaptığınız yorumlara cevap veremedim diye ne olur af edin beni.
Selam ve Saygılarımla...
Böyle paylaşımlara yapılan bazı yorumlar da başlı başına bir yazı konusu... Sizin söz edilen yorumunuzun buraya yazı olarak yansıması gibi...
Her ölüm erken ölümdür hepsininki acıdır ama kabul edelim ki tanıdıklarımıza daha başka yanarız. Daha derin iz bırakır onların yokluğu...
Üstelik yaşanmışlıklar da varsa... acı katlanır.
Üsteğmenimizin mekanı cennet olsun, ruhu şad olsun.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık Bedri Bey...
Saygılarımla.
Çok hüzünlü olaylar gerçekten. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Acıya ortak olmak bizim için sadece laf ile gidip bir de o vatan evlatlarının annesi babasının yanında bir iki saat kalsınlar bakalım yürek dayanacak mı? Yüreğim kaldırmıyor artık abi, radyo da açmıyorum televizyonda izleyemiyorum.
Amasya'nın Suluova ilçesinin Deveci köyü, Amcam Nuri İnce'nin oğlu Recep İnce mühendis olarak okulunu bitirdi, ailenin karşı koymalarına rağmen yedek subay olarak göreve başladı. Terhis olmasına 3 gün kala, köyde gelecek diye bekledikleri zamanda şehadet haberi geldi. O zamanki acıyı anlatmak mümkün değil, 1993 yılından beri hala evde doyasıya gülmedi anne babası, evin tek oğlu, üstelik en küçüğüydü. O zamanlar parayla askerlik görevinden kaytarma var mıydı bilmiyorum, olsaydı bütün varlıklarını onun için harcayacaklarına eminim. Yüksekova'da hain bir saldırı sebep olmuştu şehadetine. Anne ve babanın içlerini soğutmasa da tek tesellileri vatanımızın birliği için olmasıydı. Şimdi düşünüyorum da ellerin memleketinde, üstelik onların eli silah tutabilecekleri bizim çocuklarımızın rızkını ziftlenirken .... Dilim varmıyor anlatmaya kusura bakma.
Abi bana bunu anlatırken gözlerinin nasıl dolduğunu bizzat gördüm. İçimi yaktın.
Sana da söyledim; askerin ölümü sıradan insanların ölümüne benzemez.
Bunu tahayyül edebilmek için ya bizzat yaşayacaksın ya da insan olacaksın !
Nuray hanımın dediği gibi empati kuracaksın. Empati de sadece insanlara mahsustur. O şehit analarının acılarını hissedemiyorsan hayvandan farkın yoktur.
Seni bir kez daha görmek çok güzeldi. Misafirperverliğin için çok teşekkür ederim.
Seni seviyorum abim. Öptüm ellerinden.