- 554 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gelecek ve geçmişin adı.
Hayat; içinde geçmişle geleceğin bir arada bulunduğu zaman süresinin adıdır. Geleceğe bakarak gençliğinde hayallerini, geçmişe bakarak ihtiyarlığında pişmanlıklarını yaşarsın.
Hayatın içerisindeki yaşanmışlıkların hesabı içerisinde olana ise insan denir. İnsanlar yaşamak için mücadele etmek zorundadır. Her insan geçmişinde pişmanlıklarını yaşar. Belirli bir yaştan sonra şöyle geçmişine bakmaya başlar. Geçmişten gördükleri bazen içini öyle yaralar ki pişmanlıkları benliğini mahveder.
Geçmiş her insanın içinde vardır. Ben geçmişimi umursamıyorum diyen yalan söyler. Geçmişin içinde herkesin bir yok olmuşluğu vardır. Yok olmuşluk insanı öyle yaralar ki, geçmişindeki yanlışları keşkeleri, gerçekleştiremedikleri ve pişmanlıkları yok olmuşluğun içini doldurur.
Bazen ufka dalıp düşünmeye başlar. Derinlere dalar, gözleri sabit bir noktaya kilitlenmiş vaziyette yüzünü hafif bir gülümseme alır. Gülümsemesinin içinde yaşamış olduğu ufakta olsa bir mutluluk anısı vardır. Birden yüzünde bir acı belirginleşmeye başlar. Hiçbir zaman hatırlamak istemedikleri benliğini işgal etmeye başlamıştır. Hayatın içindeki mutsuzlukları, pişmanlıkları ve yanlışları gözlerinin önünden film şeridi gibi geçmeye başlamıştır. Geçmişle geleceğin arasında boğuşmaya başlar, çıkış yolu bulamaz.
Artık kapıları aralama vaktinin geldiğinin farkındadır. Ama kapıları açamaz, çünkü kilitte anahtarda küf tutmuştur. Zaman ise bunları temizlemeye yetersizdir. Zamanı başkalarına peşkeş çekmiş elinde kalanı ise yetersizdir.
Bir şans ister ama yoktur öyle bir imkân. Şansına küsmek içine sığınmaktan başka bir şey bulamaz. Şans verilseydi öyle imkânı olsaydı, yaptıklarını kendine saklayacaktı. Kendisi için var olacaktı.
Biraz zamana yolculuk yapmak lazımdı. Bu yolculuğun içindekileri görmeye çalışmalıydı. Ama zamanı geçen bir yaşamın içindeydi artık. Hepsi çok uzaklarda kalmıştı.
Yaşam nedir ki?
Yaşam karşılıklı iki aynanın gösterdikleridir. Bu aynanın biri ihtiyarlığın diğeri ise çocukluğun yansımasıdır. Biri diğerinde geçmişini diğeri de geleceğini yansıtır. Bunun farkına varmadan devam eden bir sürecin içinde hayat devam eder gider.
Yaşamın içinde gizlenmiş mutluluklar vardır. Kimileri kendine kullanır, kimileri de başkalarına kullandırtır. Kendi hakkı olanı başkasına vermekten çekinmeyenler mutluluğa hasret olurlar. Diğer deyişle başkalarının mutluluğunun tavan yaptığı yerde kendi mutlulukları dip yapar. Bunun diğer bir adı ise başkaları için yaşanmışlıktır. Herkese eşit dağıtılmış mutluluğu başkalarına peşkeş çekmek, mutsuzluğun kapılarını aralamaktır. Verilen mutluluğun karşılığını ileriki zamanlarda acı olarak geri alırsın.
Kimisi mutlulukların toplayıcısı olurken kimileri de acıların toplayıcısı olur. Yaşadığın hayatı başkaları için yaşayacağın diye bir kural yoktur. Başkaları için yaşadığın hayatın içinde acılarını, mutsuzluklarını biriktirirsin. Mutsuzluğun ve sıkıntıların başladığı anda çevren boşalmaya başlar, yalnızlığa doğru gidersin. Çevrenden uzaklaşanların senin mutluluğundan beslenenler olduğunu görürsün.
Görünüşte ve sonuçta ne olabileceğini, hayatın senin için neler hazırladığını bilmezsin. Bilebilsen kendine böyle bir hayat çizmezdin. Sana bahşedilenleri senden almalarına müsaade etmezdin. Huzur ve mutluluğu ailenin içerisinden çıkarmaz, onlar için kullanırdın. Kendi kanından kendi canından olanların hakkını onlarda bırakırdın.
Hayat böyledir işte, pişmanlıkları içinde barındırır. Sonuç olarak içi üzüntü ve keşkeler dolu hayattır. Yıllar sonra ömrün yeterse vardığın nokta ihtiyarlıktır. Senin olan sadece keşkelerin çürüttüğü hayattır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.