- 593 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Alzheimer Hastası
Yaşlı kadın, gecekonduda ki tahta ve darabalarla desteklenen kulübesinin penceresinden sokağı izlerken panikleyerek konuşmaya başlar.
- Biraz daha otursaydın Hayriye. Diyerek etrafına bakınır.
- -Hayriye, Hayriye! Dur gitme!
- ( Diye seslenir.)
- -Hemen nereye gittin?
( Diye telaşlanır. Elini başına götürerek )
–Aklımı mı kaçırıyorum ne?
(Der. Yüzünde şaşkınlık ifadesi belirir.)
-Konuşup duruyorum kendi kendime.
(Bakışları ile oda içinde aranır.)
-Çocuklarda yok gelmediler zaar. Günlerce bu tahta divanın üstünde oturdum kaldım.
(ellerini dizlerine vurarak dövünür.)
-Günler dedim de, sahi bu gün günlerden ne?
-Yapma be Nevriye! Nevrim döndü yine. Bilemez oldun vakitleri de tarihleri de, n’oldu sana? Nasıl geldin bu hale?
(Büzüşen parmaklarını açmaya çalışır başaramaz. Buruşuk el derisini iki parmağı ile kaldır. Geri bırakır. Bir süre açılmasını gözlemler. Derin den bir nefes alır. )
-Ooof! (Diye nefesini geri salar. Divana iyice yerleşir.)
-Hele bir soluklan kendini dinle. Hasan’a söylesem, dalga geçer benimle. İyisi mi ona hiç söylemeyim. Hem neyi söyleyecektim ki? Hay Allah! Unuttum işte.
Geçen, “pazardan meyve aldım” demişti. “Çürütme.” Diyerek tembih etmişti. Bir elma yesem gelirim kendime.
(Diyerek divana yapışır, vücudunu kaydırıp aşağı iner, dizlerinin ağrısını fark eder, diz kapaklarını eli ile ovuşturur.)
-Epeydir hiç bir şey geçmedi boğazımdan.
(Diyerek karnını tutar, mutfağa doğru yavaşça adımlar atarak yürür.)
-Hasan olsaydı. Elmayı dilimler getirirdi. Kabuklarını da bir güzel soyardı. Derman kalmadı hiç dizlerimde. (Duvardan tutunup sendeleyerek hole geç er. Mutfağın kapısının önünde belini dinlendirmek için doğrulur ellerini iki taraflı kapının yan çerçevelerine dayar.)
-Nerede bu kapı?
(Kapıyı bulamaz antrenin girişindeki kapıya yönelir. Açamaz.)
-Kim kilitlemiş üzerimden? (Diyerek tutuna tutuna gerisin geri divanın olduğu odaya döner. Pencereden dışarıya bakmaya çalışır, sokağa göz gezdirir. Ümitsiz divana tekrar yerleşir.)
-Kuşların sesi de olmasa can şenliğine muhtacım. Der.
-Onlar beni hiç yalnız bırakmıyor. Ben iyiyim, niye hastaymışım gibi üzerime düşüyorlar? anlamıyorum. Kafam ara sıra gidip gelmese, çok şükür. Buna da şükür. Yastığım yorganım hep yanımda.(Ellerini dua eder gibi yan yana getirip yüzünü sıvazlar.)
-Şimdi, elmayı nereye bıraktım? Az önce elimdeydi.
(sağına soluna bakınır divanın altına doğru eğilip örtüsünü kaldırır.)
-Yok! Kaybettim. Olacak şey değil. Hasan’a söylesem iyice bunadın der. Söylemem. Hiç söyler miyim?
(Diye kaşlarını yukarı kaldırıp indirir. Muzipçe kıs kıs güler. )
-Çok şükür aklım yerinde.
(Elini ağızına götürür. Parmağını ağız içinde dolaştırır. Diğer parmağını da dolaştırır. Bir tuhaflık hissetmiştir. Yeniden panikler.)
-Dişlerim! Dişlerim yok! Dişlerim nerede?
(Aranır.)
-Elma kabuklarına karışıp çöpe mi attılar acaba? Hay Allah kaybolursa böyle dişsiz ne yaparım?
(Dilini yanağına götürüp avurdunu bombeleştirdi. Eliyle kıskaç gibi yanaklarını sıkarak çöktürür.)
(pencereye doğru sol yanının üzerine döner. Sarkık bacağını eliyle yardım ederek divanın üzerine doğru çeker. Biraz daha pencere önüne yaklaşıp cama vurmaya başlar. Yoldan gelip geçen insanlardan yardım ister gibi el sallar. Tanıyan komşular görüp geçerler. Bazıları da arada bir uğrayıp hal hatır sorar. Onun hafızasında kadınların hepsi Hayriye, erkeklerin hepsi Hasan’dır.)
-Hayriye! Hayriye kız bir gel hele! (Diye bağırır)
(Kardeşinin kızı gürültüyü duyup çıka gelir.)
-Nene! Nene yine ne oldu?
(Diye seslenen genç kız bir taraftan bahçe kapısının mandalını açmaya çalışır. Nine hala eliyle gel işareti yapmaya devam eder.
Genç kız kulübenin kapısının kapalı olduğunu anlayıp pencerenin önüne kadar gelir seslenir.)
-Nine kapı kapalı, Ne istiyorsun? Söyle.
(diye seslenir. Yaşlı kadın camın arkasından hiçbir şey anlamadığı için kendini parçalarcasına cama vurmaya devam eder.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.