- 446 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şairin Günlüğü
Şairin Günlüğü
Gün Pazar..18:19 günü gecesi hava soğuk, şimşek çakıyor,
gök gürlüyor, yağmur ardı kesilmeden tipiyor. İçinde bulunduğumuz odanın tavanı pul pul yaşlandı. Akan yarık delik deşikleri
altına evde bulunan kap kacağı bıraktık nem ve yaş olan yerlere.
Olan olmayan (çul çaputu) döşedik. Ben hiç de aldırmıyorum,
yazımda dömük. "Hızır İlyas" destanın birinci cildinin son beşliklerini yazıyorum. Babam ise üzülmüş ve sinirli bir şekilde zengin ve gözü doymaz kimselere ilençler "beddualar" savuruyor.
Hey gidi aç gözlü insanlar. Yirmi dört saat yağmurun yağmasını
diliyorlar. Malları sınırı aşacak diye. bir sarayı Bulunan daha
bir saray yapmak istiyor, bir arabası bulunan yeni model daha bir araba arzusundadır. Onlar ancak öz yararlarını düşünüyorlar, bizim gibi damı başına akan ve kirada oturmaya parası
olmayan zavallı yoksulların hallerini sormuyorlar "ne yüzü dönmüş bir gündeyiz?!!! Her kes öz çıkarını düşünüyor kimse kimseye acımıyor.
Babamın bu sözlerini kulağım dolusu işitiyordum. Sığdıramadım ve döndüm babama. baba siz molla değil misiniz?!!! Evet dedi. Kurăn-i kerimi okudunuz mu? Belki yüzlerce defa cevap
verdi. Öyleyse madem ki, rızkı veren Allah’tır ve her başa gelen
Tanrı’nın yazısıdır, üzülmeye ve darılmaya ne hacet?!!!.
Yeniden destanımı sürdürmeye başladım:
Sıvak sıvak kopar düşer tarmamız
İbinmiş unumuz köpmüş yarmamız
Yetmiş birde düştü dış kantarmamız Konşumuzun kızı kaldı altında
Şirin canın ecel aldı altında (1)
Aradan kısa bir süre geçtikten sonra babamın çöganına dayanarak çıkıp dam üstünde göllenen yağmur suyunu süpürdükten
sonra üstü başı "çım çığ" indiğini duydum ve onda gayet üzüldüm ve derin bir düşünceye kapıldım. Yazık ki, biz yazar ve
düşünürler hayatın bir yanını düşünürken başka yanlarını unutur bir duruma çıka geliyoruz. Bizim de ayıp ve kusurumuz budur işte. Evet yaratıcılığa oranlama yaparsak, yüzde doksan dokuzunun sadece bir dala ve kalan bir tek payının bütün dallara
ayrıldığını göreceğiz. Bir de döndüm babama. Onun haline ve
üzüldüğüne üzüldüm. Çünkü düşünce sahipleri sadece kendilerini
değil başkalarını da düşünürler. Bizlerce acı, felaket, darlık ve
yoksulluk birer normal şeylerdir "şairler üzülsün halklar üzülmesin" diyorum. Babamın bu yaşlı halinde dama çıkıp yağmur
suyunu ve akan yerleri (kilde) sıvadığı Hızır İlyas destanına daha
bir beşlik ekledi,
Yattığımız evin damı axıyı
Axan yere babam xava yaxıyı
Allah danuğ elbet bize baxıyı
İsteriysen eğer gel halimiz gör
Çul çaput deremet merş malımız gör (1)
Açıklamalar:
(1) kantarma: damları birbirine bağlayan köprü.
(2) bu dize (1971) de evimizin dış köprüsünün düşmesiyle
gezgin kumaş arabasından bayram gömleği almak işin çabuk sokağa sıçrayan on yaşlarında olan bizim komşu kızının altında
kalması ve kanının (1945) de Hiroşima’da saçları yanan tutuşan
kız çocuğunun kanına karıştığına işarettir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.