- 858 Okunma
- 6 Yorum
- 2 Beğeni
26 ŞUBAT
Nihayet kendisi ile baş başa kalabilmişti...
Gecenin kimsesizliği ile olan dostluğu çok uzun yıllara dayanırdı Sevgi’nin.
Ne yorgunluğu ne de uykusuz kalışı onu bu alışkanlığından vazgeçirememişti.
.
Olmazsa olmazım dediği bu saatlerde düşlerinde dolaşmayı seviyordu.
Bunaltıcı bir sıcak vardı...
Köşesine çekilmek yerine balkona çıkmayı tercih eden Sevgi, çökercesine atmıştı kendini sandalyeye.
Başını geriye atarak yıldızları seyretmeye koyuldu.
Tek tek ve küme halinde gökyüzüne dağılmışlar, muhteşem bir görüntüyle sanki dünyaya göz
kırpıyorlardı.
Birden, hareket halinde olan başka bir ışık dikkatini çekti... Uçak, evet evet bu bir uçaktı.
Yüzünü buruşturdu, baktı... baktı, içi acımıştı besbelli...
Hayatın yalancı seyrine kendini kaptırıp, uzun uzun ağladı...
Neye, niçin ağladığını da kendi de çözemiyordu aslında.
**********
Uçağın kalkmasına çok az bir zaman kalmıştı...
Meraklı bakışlarla kalabalığı izlerken yüreği kıpır kıpırdı Sevgi’nin.
Yolcularını uğurlamaya gelenler bekleme salonunu terkederken yaşanan hüzün seli çok duygulandırmıştı onu.
Son on gündür annesini doya doya göremediğini düşününce içi acıdı.
...
Vedaları hiç sevmezdi, son ayrılırken de ailesine, anneciğine sarılıp, öperken ’ yarın görüşürüz meleğim ’ demişti.
Kimse bilmiyordu bugün uçacağını.
...
Her şey o kadar ani gelişmişti ki...
Bir ay içinde nikah, düğün, hazırlıklar tamamlanmış ve şimdi kendisini uzaklara, bilinmeyene götürecek olan uçağı bekliyordu Sevgi.
Ailesini, evini, odasını, yatağını daha şimdiden çok özlemişti...
Yanında sessizce oturan eşini merak etti birden. Yan gözle süzdü, yüzündeki bitkin ve sıkıntılı ifadesiyle yaşlı bir çocuğa benzetti onu.
Henüz bir aydır tanıdığı, hakkında hiçbir şey bilmediği eşi nasıl biriydi acaba, nasıl bir hayat bekliyordu Sevgi’yi...
...’ Kontroldan geçin ’ anonsu.
Son kez dönüp ardına baktığında, yüreğine düşen acıyı gizleyen bir buluttu.
...
Ve gurbet...
Hayat; içine dalmadan çözülmeyen zor bir bilmece.
Dağ gibi sorunlar ömür törpüsüydü, düze çıkmayı beklerken sinesine aşılamayan kalelerin surları örülüyordu sanki.
Hayallerini çok derinlere gömmüştü Sevgi.
**********
’ Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime ’
Kemani Serkis Efendi
**********
Hüznün sancılarıyla beliren düşünceler kalbini öyle yormuştu ki...
Gözlerini yumdu, dünlerinde kaybolmak istiyordu sanki...
...
- Sen hâlâ yatmadın mı?... Çocuk musun senn?...
Hasta olacaksın kalkkk...
Eşinin sesiyle irkilen Sevgi acı acı gülümsedi.
- Evet canım, yaşlı bir çocuğum ben, koşulların zorluğuna direnen!
YORUMLAR
Hayat bizi nereye götürüyorsa biz ordayız. Kaderin cilvesi. Beklenmedik anlarda beklenmedik hikayeler yaşıyoruz. Kimi mutlu kimi hüzünlü. Belki de yeni yollar yeni yollar keşfetmek için bulunduğumuz yeri terk etmemiz gerekiyor acı da olsa. Önemli olan geçmişe dönüp baktığımızda tebessüm edebiliyor muyuz? Tebessüm edebiliyorsak yaşananları yaşanmışlık deyip geçer gideriz.
Çok güzel bir öyküydü. Kutluyorum
Saygılarımla...
KurşunKalem
Şimdi akşam bak şu anda
Zindandayım ben zindanda
Zindan ne ki zindandan da
Beter gurbet akşamları
Demiş ya Ozan Arif Üstadımız, o sebeple yaşamayan bilemez gurbet ne demektir.
Sevgi'nin hissiyatını derinden hissettim. Kısa ama etkili bir öykü kaleme almışsınız. Tebrik ediyorum.
Sevgiler.
KurşunKalem
KurşunKalem
Teşekkürler sevgili Seniz, selamla
"Gurbet içimde bir ok
Herşey bana yabancı
Hayat öyle bir hanki
Acı içimde hancı"
.. Bu şarkı geldi yazını okuyunca aklıma..
Gurbetin zorluğunu anlıyor insan satırlarda gezindikçe..
Dupduru bir dille yazılmış yüreğine sağlık..
Sevgilerimle..
KurşunKalem
'Kader' sözcüğüne gençliğimde çok karşı çıktım ama bazı yaşadıklarım bunu sorgulamayı öğretti bana. İşte böyle bir anı çağrışımı...
Yazını okuyunca ablam geldi aklıma....
Gurbet diye en yakın illere bile gitmeyi reddeden ablam, aile yakınlarımızın öncülüğünde tanıştırılan bir delikanlıyla söz - nişan - nikah... on yedi günde evlenmişti. balayından sonra yola çıktıklarında tanışalı henüz bir ay olmamıştı.
Erken yatmaya meyilli olmalarından... dinledikleri müziğe, sevdikleri yemeklerden ... sosyal yaşam tercihlerine kadar o kadar benzer noktaları var ki... kendileri seçseydi bu kadar denk gelir miydi onu hep düşünmüşümdür örneğin....
Yıllarca yurt dışında kaldılar. Şimdi liseye giden torunları var.
Yazıyı okuyunca onunla çok da konuşmadığım bu duyguların ondaki yansımalarını ilk kez düşündüm desem yalan söylememiş olurum.
İnsan yaşamadığı bazı şeyleri düşünemiyor galiba...
Çocuğa gelince!... O çocuk hep kalmalı... Hem de hiç büyümeden....
Kalemine sağlık Sevgili Arkadaşım.
Kutlarım...
Serap IRKÖRÜCÜ tarafından 2/26/2020 4:04:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
KurşunKalem
birçok şeyin diyordur....
Varlığına teşekkürler SerapCan
Acısı derin, anlatımı bir o kadar duru... İki kez okudum ve Sevgi ile binip gittim o uçağa...
Harikasın! Sevgilerimle...