- 10239 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
14 ŞUBAT ÖZETİ!!!
Hepiniz hayretler içinde okumaya başladınız biliyorum... Benden sevgililer günü ile ilgili yazı yazmamı beklemek hepiniz için hepten dünyanın sonunun geldiğinin bir işareti sanki... Ne kadar anlamsız önyargılarınız var aslında hepinizin!!! Benim derdim hiçbir zaman sevgililer günü olmadı ki... Benim derdim sevgililer gününde ya da öncesinde ya da sonrasında yaşanamayan sevgiler... Aşklar belki de...
Ötesi umurumda bile değil. Yoksa benim gibi biri sevgiyi neden reddetsin ki. Aptalsınız!
Benim derdim sevgiyi abuk sabuk sebeplerle reddedenler ya da sürekli bunu marifet bilip itenlerdi. Mesela o kadar çok karşılaşıyorum ki bu aralar "ben sevemem, aşk aptallıktır, geçicidir, saçmadır, bencildir, biter, tükenir, korkuyorum, olmaz, ben kimseyi sevemem, aşka bana göre değil" gibi zeka seviyesi düşük sözlere...
Yazık! Zavallılar!!! Size oturup da sevgiyi aşkı anlatmaya çalışmak da aptallık! Oturup aşka dair bir şeyler yazıp sonra da onu inkar etmek ha! Bir tarafımla gülüyorum ben bu samimiyetsizliklere ve bence korkaklıklara. Neyse ki inanmamam için bir sürü sebep oluyor o insanların gözlerinde bunları söylerken... Sadece cesaretsiz ve korkak oldukları için içlerinde büyük bir kaynağı mahvediyorlar. Ne yazık! Olsun öyle ya da böyle sevebileceklerine inanıyorum. Bu da aptallık! Kısaca ben çok aptalım!
Mesela birini çok seviyorsunuz, içinizde bir ses durmadan sizden önce tekrarlıyor bunu. "SEVİYORSUN ONU! SEVİYORSUN ONU! SEVİYORSUN ONU!" diye... Siz deliriyorsunuz. Mesela bir gece önce yattığınız yerde "allahım bu hissettiklerim, bu duygu beni öldürüyor, aklımı kaybedeceğim lütfen bana yardım et! Lütfen durdur şu kalbimi" diyorsunuz ve uykularınızın içine ediyorsunuz! Sonra uyandığınızda aklınıza gelen ilk şeyin O olduğunu farkediyorsunuz. İnsanlar size "ne kadar güzel bir yüzün var" diyor siz bakıp "teşekkür ederim, farkında değilim" diyorsunuz. Aptallll :)))
Sonra ömrünüzce hep "tombik" bir hatun olmuşsanız insanlar size hep aynı cümleyi sarfediyorlar "ne kadar güzel bir yüzün var bir de zayıflasan biraz var ya herkes peşinden koşar, yakarsın ortalığı" diyorlar. Buna ilk başlarda kızıyorsunuz, yıllarca sırf bu yüzden 28 beden kot giymeyi erteliyorsunuz. Sırf inat yüzünden! Kendinize olan güveniniz yüzünden... Sonra bir gün mesela benim bugün; aklınıza bir açıklama geliyor ve bunu çok seviyorsunuz... "Ben gerçek aşktan ve sevgiden yanayım, hiç ticari düşünmedim!" diyip kendinizi bu yönden ve her yönden pazarlama geleneğine karşı çıkarak yine sizden bir bok olmayacağını kabullenerek yıllarınıza devam ediyorsunuz. Evet benden bir bok olmaz. Sonra birini hakikaten deli gibi seviyorsunuz. Üstelik o sizin hiçbir şey beklemediğinizi, birini karşılıksız sevebilecek kadar yürekli olduğunuzu unutarak sürekli itiş hareketlerine devam ediyor. AŞk yoktur, aşk bilmem nedir diyerek... İmalar, laflar, duvarlar, kaçışlar, ya da belki de içgüdüsel "kırmama" incelikleri ya da cinsel tercihleri!!! 14 Şubat ha! 13 Şubat’tan sonra 15 Şubat’tan önce… Herkese kendi sevgisi büyük gelir ya... Anlatsam "dur, ben hiç sevmemişim" dersiniz. Biliyorum. Hani boğularak ağlamak, bakarken daha da aşık olmak, aşık olmak da değil SEVMEK, hani delirecek gibi olmak, nefes alamamak, paylaşamamak, dokunamamak, anlatamamak, anlatmak istememek, paradan da, huzurdan da, mutluluktan da vazgeçmek vardır ya biri için... 14 Şubat safsatası böyle hissedenler içindir aslında. Bazen kendimi eski zamanlardaki büyük aşkların efsanelerinde, destanlarında ve romanlarında ilham olan kahraman kadınlardan biri gibi hissediyorum. Ne tuhaf ki bugüne kadar kabul edememişim hiçbir zaman şansım olmadığını. Bugün kabul ettim. Hahahahaha. Aptalım!
Bazen içimde patlıyor herşey. Çünkü biliyorum ki "paylaşım" ve "sevgi" hayatımda olduğunda dünyanın canına okuyabilirim… Belki de yok olmam lazım. Ben bazen bana bile fazla geliyorum. İnsanların kalbine, hücrelerine sığmayı nasıl bekleyebilirim ki... Zaten eminim... Çok eminim ki kimse beni sevemeyecek... Başaramayacak bunu!
Zaten hayatımda ilk defa bu kadar çaresiz ama bir o kadar da deli gibi hissediyorum!!!
Bununla başedebilmenin en kolay yolu …ir olup gitmek bir an önce! İşte sizin sevmeye, benim de "bu sefer" gitmeye cesaretim yok! Allahım aklıma hakim ol ya.
Ben hep giderdim. Hep... Kimseyi bu kadar çok sevmeye hakkım yok çünkü!!!
GİZLESEM HİÇ FAYDA ETMEZ... SÖYLESEM DE DAHA BETER... SORMA NEDEN! SORMA NEDEN!
Kolay kolay gülmüyor insanın yüzü... Ama bu sefer yorgunum ve bekleyecek ya da daha fazla susacak halim kalmadı. Gidiyorum ya ben. Siz uğraşın durun tükenen aşklarla... Geçmişinizi bugüne bahane etmeye...
DEVAAAM EDİİİİN!!!
Ticari şeylerle işim olmaz benim... Asıl sanatçı benim! HEPİNİZE GECİKMİŞ BİR KUTLAMA...
İYİ ALIŞVERİŞLER... BEN ALMADAN DA VEREBİLİRİM NE HİSSEDİYORSAM. İŞTE BU YÜZDEN "Asıl patron da benim!" :)))))) Gül geç... Kendini kandırma Çisel, kalman için artık çooooook geççççç!
SİZİN SLOGANINIZDA BU : "DERİİİN DERİİİN NEFES ALIYORUZZZZ, KENDİMİZİ VERMİYORUZZZZZZZ!!!!" HAHAHAHAH APTALLAR! :))))
ÇİSELONAT®
YORUMLAR
İşin ilginci biz eski tanışırız ... Ne ben bilirim Çisel yazar ne o bilir Kera şair ...
Yani biliriz de hani öyle deli değmemişizdir ...
Çisel sözüm ona bir de aynı burçtanız ... Bu yüzden belki sussak bile birbirimizi anlayanız ...
Her neyse lafı uzatmak derdinde değilim neticede bir oh çektim önce iyisi ile kötüsü ile atlattık ya günü ... Şimdi gönül rahatlığı ile yüreğim yüreğinden süzülenleri okudu ...
Biz hassas yüreklere ne gerek böyle günler ... Aşk desen var sevgi desen var hüzün desen var delilik desen var ...
Biz zaten öylesi doluyuz ... Bu ne yaman çelikli diyenler olacaktır bugün düştüğüm diğer notlara bakanlar ama olsun ... Mazeretim var ikizlerim ben ...
Daha çok yaz Çisel daha çok yağ yüreğimize olur mu ...