- 423 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Büyümek
Zaman geçiyor ve biz büyüyoruz. Ne ayrılıklar, ne aşklar, ne bitişler, ne sonlar, ne hüzünler, ne sevinçler, ne heyecanlar, ne mutluluklar ve anılar bırakıyoruz arkamızda. Zaman geçiyor ve biz büyüyoruz.
Küçükken anneme hep büyümek istediğimi söylerdim. Kendimi daha güçlü hissetmek ve zorluklarla daha kolay başa çıkmak istediğimden. Annem de her seferinde büyüdüğünde küçülmek isteyeceksin derdi. Zaman geçti, büyüdüm. Bazen oluyor öyle keşke küçük olsaydım, bazen de iyi ki büyüdüm dediğim. Küçükken sorunlar bir şekilde kendiliğinden gerçekleşiyor ve bazen de geçen olaylara fazla anlam yükleyemediğinden, farkına varamıyorsun. Büyüdüğünde sorunlar seninle kat kat büyüyor ve daha çok farkına varıyorsun her şeyin, anlam yüklediğin şeylerin yıkılışını da izliyorsun.
Aramızda kalsın ama Annem haklıymış, zormuş büyümek. Büyümenin zorluğu sorunların artması değil de sevdiğin ve değer verdiğin insanların sende oluşan hayal kırıklıklarına farkına varıyorsun. Küçükken sevdiklerin seni üzdüğünde fazla üstünde durmuyorsun, minicik kalbin her şeye rağmen sevgiyle bakabiliyor. Peki neden insanın büyüdükçe sevgisi nefrete dönüşüyor?
Büyümek, güçlü, kuvvetli, her şeyin üstesinden gelen, yeri geldiğinde kendi kararlarını alabilen, her şeye gücü yeten ve her istediğimi yapabileceğimi düşündürürdü hep bana.
Aslında öyle düşündüğüm gibi de değilmiş, Büyüyünce kısıtlanırmış çoğu şey, insan her istediğini yapamazmış. Büyümek, küçükken kurduğumuz masallar gibi değilmiş. Aslında çocukken özgürdük hepimiz. Bir şeyleri yapma zorunluluğumuz ve fazlaca yüklenen sorumluluklarımız yoktu. İstediğimiz oyunları oynardık, tek derdimiz salıncağı kapmak ya da top oynamaktı, istediğimiz şeyler oyuncaktan ibaretti. Fiziksel yaralarımız olurdu, dizimiz kanar yine oyun oynamaya çalışırdık ve canımızı acıtan tek şey düşmemizdi, büyüyünce fizikselden çok kalbimiz yara alıyor, kalbimiz acıyor. Küçükken fazla korkumuzda olmazdı şimdi peki insan insandan korkuyor. Ve en önemlisi de bencil değildik, paylaşmanın güzelliğini bilirdik.
Büyüyünce kaldıramayacağımız yükler olduğunu düşündüğümüzde ya da kısacası en ufak başımız sıkıntıya düşse ‘ keşke çocuk olsaydım’ deriz. Burada ki keşke pişmanlık değil, çocukken ki sorunlarımızın sadece oyundan ibaret olduğunu farkına vardığımızdan. Büyüdük ama duygularımız, paylaşımlarımız, sevgimiz küçüldü. Nereye adım atsak çıkar kokusu alıyoruz. Ve küçükken fazla hayal kurardık, büyüdükçe küçüldü hayallerimiz.
Küçük şeylerde mutlu olan insanlardık, büyüdükçe doyumsuzlaştık. Mutluluğun peşinden koşucaz diye önümüzdeki çiçekleri de ezer olduk. Azla yetinmeyi bilmeyip daha çok istedik ve ne oldu yükümüz daha çok ağırlaştı.
Esas olan aslında çocukluğa geri dönmek değil, o saf niyeti kalbinde hala taşıyabilmek. Ne mutlu ki sana, hala kalbinde bir çocuk varsa…
Cahit Zarifoğlu’nun bir şiirini paylaşmak isterim;
Çimenler
Ip-ıslak
Ben ağlayınca
Bir serçe
Konar pencereye
Ben gülünce
Gök masmavi
Bakıyorum diye
Bir gün
Kapıyı çalacak
Komşu çocuklar
Ben yürüyünce
İşte
Böyle böyle
Büyüyorum
Bir gündüz geliyor
Bir gece
instagram: ilaydakardas3
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.