- 19491 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hüznüm Tanık
Yüreğim sevda sesinde yanık, benliğim ise sensizliğin sürgünlerine atılan sanık. Hüznüm tanık; martıların acı çığlığı, sahillerle adımlanan taşlar, senin saçlarını ellerime düşüren mavi deli dalgalar, Kız kulesine sırlarımı açan sözlerim, yıldızların gözlerime dolan dertleri, her vaktimin anları bana tanık... Uzatma sürgün yüreğimi, gönderme hazin yolların kuruluğuna. Seni sorarım şafakların kanlarına, seni görürüm alnımın terleyen penceresinde, seni ararım kara dilin kaldırımında, seni sararım ufukların tebessümüne. Vakitlerimin damlasında akan sen, gözlerimin boğuntusunda bakan sen. Düşlerin hecesi seni fısıldar, zihnimin hançeri seni gönlüme saplar, damarlarımın içinde gezen sevda izi ruhumu kaplar. Senin ismin dudaklarıma kilitlenerek yorgun, hayallerimin kelebeği duygularımın sisinde yolcu. Bir teselli ver, yüreğimin hüznünü söndür. Bin tesirli söz sun, ellerimin uzanan hicranını anı kuyularına döndür. Nemli yazda, senli yazılarla ve sensiz anlarla ulaşmaya çalışıyorum. Titreyen sesimi, dalgalara itekleyen nefesimle sana yazıyorum, okuyan gözlerine yapıştırarak kazıyorum. Canımın içi, yazgımın kanlı dişi, kanıma damgalanan dili olan. Şiirlerimin bestesi seninle okunur, kafa kağıdım seninle dokunur. Kalabalığa usulca sokulurum, seni bulurum umuduyla tozlu adımları yırtarım, çehrelerle seni gözlerime ısırırım. Yaşamımın üzerinde aşan yankı, hicranımın alevinde aranan boşluk sanki. Yoksun artık, yoksul kalan kelimelerim ağlayışların sarsıntısında, yorgun duran yüreğim derya çığlığıyla boğuldu.
Özkan Karaca